Faruk Balıkçı – Özel

Güneydoğu Ekspres- Bu hafta söyleşimizin konuğu olan Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ile yaşanan ekonomik krizin bölgedeki etkisini ve sanayicilerin sorunlarını konuştuk. Bedirhanoğlu, en önemli 3 sorunun finansa erişim, Silvan Projesi ve ulaşım sorunu olarak adlandırırken, Irak Bölgesel Kürt yönetiminin ‘Bağımsızlık refarandumundan’ sonra siyasi gerginliğin ekonomik ilişkilere de yansıdığının altını çizerek, “Daha önce 10 milyar dolar ihracat, şu anda 5-6 milyar dolara düştü. Bu gerginlikten yararlanan İran bu fırsatı kullanarak pazara girdi” diye konuştu. Bedirhanoğlu, sorularımızı şöyle yanıtladı.

Finansa erişim, Silvan projesi ve ulaşım sorunu

*Bölgedeki sanayicilerin en önemli 3 sorunu nedir?

Birincisi bölge işadamlarının finansa erişimi sorunu var. Bu sıkıntılar sadece bankalar düzeyinde değil, hipotek verdiği malda, ekspertizde baktığımızda sıkıntı yaşıyoruz.

İkincisi Silvan Projesi. Silvan Barajı’nın bitirilmesi demek, bu projenin en azından GAP’ın son ayağının bitirilip bir anda araziler sulanarak ekonomik hayata katkı sunacaktır. Bir de ulaşım meselesi var. Türkiye ile Kürdistan bölgesel yönetimi ile olan ilişkilerin gelişmesinde, batı illerine geliş gidişleri kolaylaştıran otoban ve demiryolu ağlarının hayata geçirilmesi gerekir. Diyarbakır’ın önemli bir lojistik, yatırım ve turizm merkezi yaratılmasının önünde ulaşım engeli var. Bu ulaşım meselesinin çözülmesi gerekir.

‘Uluslararası piyasada rekabet etme şansımız kalmadı’

*Ekonomik kriz bölgedeki sanayicileri nasıl etkiledi?

Çok ciddi bir şekilde bizleri etkiledi. Bazen sorunumuzu anlatırken farklı tablo vererek çok da iyilik yapmış olmuyoruz. Özellikle son dönemlerde genişleyen tekstil alanında ciddi sıkıntılar yaşandı. En küçük bir işletmede 500 kişi istihdam ediliyor. İstihdam edilenlerin kadın da olması ve bölgede ekonomik bağımsızlıklarını kazanması da önemli. Tekstilcilerin maliyeti ve girdileri çok arttı. Önemli bir sektörümüzdü. Krizden önce işleri iyiydi. Ama bu kriz onları çok etkiledi. Uluslararası markalar ulusal markalar. Eskiden 10 liraya yaptırıyorsa şimdi 30 liraya yaptırmak zorunda kaldı. Aynı gömleği Pakistan veya Hindistan’da 10 liraya yaptırıyor. Dolayısıyla buradaki tekstilcileri tercih etmiyorlar. Uluslararası pazarda rekabet etme şansı da kalmıyor. Maliyetler artınca üretilen mal ve hizmete de yansıyor. İki yıl önce 2 bin 800 olan asgari ücretin yükselmesiyle sanayicinin masrafını da çok ciddi şekilde katladı.

‘Çatışma ve şiddet ortamının yarattığı iklim neden olarak görüldü’

*Batıdaki finansa erişim yaşamazken, neden Bölgedeki sanayici finanse erişimde sıkıntı yaşıyor?

Bölge, uzun süren çatışma ve şiddet ortamını yaşadı. O ortamın yarattığı bir iklim vardı. Bankaların kendini çok sağlama alma çabası vardı. Adam sana 10 lira veriyorsa ipotek istiyor. 10 liralık mal 5 liraya fiyatlandırılıyor. 10 liralık malınızın yüzde kırkına kredi veriyor. Yani 2-3 lira. Bu bizim diğer bölgelere rekabet gücümüzü de zayıflatıyor. Diyelim ki İstanbul’da birisi gayrimenkulü 10 liraysa 10 lira karşılığında kredisini alabiliyor. Bizim 10 liralık gayrimenkul karşılığında 2-3 lira alabiliyoruz. Eskiden kalan alışkınlıklar devam ediyor.

Aslında bölgenin geri kalmışlığı bölgenin potansiyel eksikliğinden değildir. Uzun yıllardır yaşanan çatışma ve şiddet ortamından kaynaklıdır. Oysa turizm, sağlık, eğitim, tarım ve hayvancılıkta öneme sahibiz. Uçsuz, bucaksız ekilebilir alanlarımız var. Tüm bunlara baktığımızda yatırım iklimi olsa ulusal ve uluslararası alanda yatırım yapılır. Yatırım iklimi dediğimiz çatışma ve şiddet ortamının olmadığı bir durumdur. Şu anda çatışmalı bir ortamda yok. Ancak böyle bir algı vardır. Bu algıyı kırmaya bizim çabalarımız da yetmiyor. Yatırımcı için en temel şey güven ve istikrardır. Demokrasi ve hukuk ise yabancı yatırımcılar açısında önemlidir. Hepimiz açısından önemli. Ama yabancı yatırımcılar demokrasi ve hukuka bakıyorlar. Son olarak Ukrayna-Rusya ve İsrail-Filistin savaşları da ekonomiyi olumsuz etkiledi. Bölgeye yayılırsa ciddi sıkıntılar bekliyor hepimizi.

*En çok ihracatın yapıldığı bölgesel Irak Kürdistan bölgesi ile ekonomik ilişkileriniz nasıl gidiyor?

Kürtlerin bağımsızlık referandumundan sonra siyasi gerilim ekonomiye de yansıdı. Yılda 10 bin dolar ihracatımız 5 bin dolara düştü. Türkiye'nin en büyük rakibi İran bu pazara girdi.

Bölge iş adamlarının en çok ihracat yaptığı bir yerdi. İğneden ipliğe kadar bir alışverişimiz vardı. Böyle bir müşterimiz vardı. Kürt bölgesel yönetiminde bir markete girdiğinde ürünlerin yüzde sekseni Türkiye’den. Kendinizi Türkiye’de herhangi bir markette hissediyorsunuz. Yol boyunca Türkiye’ye ait markaları görürsünüz. Kendinizi Türkiye’nin herhangi bir ilinde hissedersiniz.

Birkaç yıl önce Kürdistan Bölgesel Yönetimi bir bağımsızlık referandumu yaptı. Bu referandumda ilişkiler gerilmeye başladı. Bu ilişkileri de gerdi. Ancak referandumdan sonraki gerilim ekonomik ilişkilerde yansıdı. Türkiye’nin Ortadoğu’da en büyük rakibi İran’dır. İran’da bu fırsatı kullandı, oraya girdi. Bizim de ihracatımızda gözle görülür bir düşüş oldu. Zaman içerisinde bu ilişkiler bir yumuşama seyrine girdi. Yalnız henüz o eski ilişkileri yakalayamadık. Halen bazı güvensizlikler var. Biz diyoruz ki buna gerek yok. Siyasetçiler bir karar veriyor. Bölgedeki sınır ile ticaret yapanlar etkileniyor. Türkiye, bölgesel Kürdistan yönetimine bir yılda yaklaşık 10 milyon dolar ihracat yapıyorduk. Şimdi 5-6 milyar dolara düştü. Pazarların bir kısmını İran’a kaptırdık. Bu gerilim sınır kapısındaki uygulamalara da yansıyor. Tedarikçilere de yansıyor. Diyarbakır-Erbil seferine de yansıyor. Biz Diyarbakır olarak önemli bir sağlık merkeziyiz artık. Kürt bölgesel yönetiminde yaşayanlar gelsin sağlık hizmetini Diyarbakır’da yapsın. Orta sınıf burayı tercih eder. Ancak uçak seferi yeterli değildir. İstanbul öncelikli uçak seferleri yapılıyor. Tüm bunları da Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ile paylaştık.

Cevdet Yılmaz ile STK buluşması

*Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Diyarbakır’da yaptığınız toplantıda neler konuşuldu?

Ülkenin yöneticileri bölgeye geldiklerinde ne mesaj verecekleri hem bölge kamuoyu açısından hem genelde dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bölgenin sorunlarını kendisine rahatlıkla iletebildiğimiz bölgenin yetiştirdiği bir siyasetçidir. O anlamda Diyarbakır’a geldiğinde hemen hemen herkes çağrıldı. Geniş kapsamlı bir toplantı yapıldı. Toplantıyı olumlu buldum. Verimli geçti. Çünkü uzun süreden beri toplantılar yapılmamıştı. Bölgenin iş camiası ve sivil toplum örgütünün sorunlarını ifade etmeleri için bir fırsattı. Bizler de bunları ifade ettik. Silvan Barajı’ndan tutun da Diyarbakır’daki THY’nin sefer sayısına kadar. Çevre yolundan demiryoluna kadar sorunların önemli bir kısmını iletme fırsatı bulduk. Son dönemlerde ekonomik sıkıntılar yaşandığını hepimiz biliyoruz. Aslında seçimden önceki kadrolara baktığımızda hem aktörleri bakımından hem de yol ve yöntemler bakımından yaşadığımız ekonomik krizi ve sıkıntıyı atlatabileceğimiz ile ilgili iş camiasının ciddi bir kaygısı vardı.

Cevdet Yılmaz göreve geldikten sonra ekonomik sıkıntılar biraz daha artmış olmasına rağmen yol ve yöntemler bakımından bu krizi daha iyi yönetebileceklerine dair kaygılarımız biraz daha azaldı. Çünkü hem özellikle ekonomik yönetimi elinde bulunduran kurmaylarının tek tek yapısına baktığımızda bu işi iyi bilen bir ekip. Kriz yönetimini yönetim konusunda da önemli tecrübeleri vardır. Ekonomik sıkıntı dediğimiz şey geniş kapsamlı bir şey. Toplumun her kesimi çok ciddi etkileniyor. Kaygılarımız azaldı derken bir önceki kadrolara baktığımızda bu işi yönetebilecekler mi biçiminde kaygımız vardı. Ancak seçimden sonra bunların iyi yöneteceklerine dair bir izlenim edindik.