“Gençler oldukça gerçekçi”

Yeni nesil için ‘hiçbir şeyden haberi yok’, ‘politikadan anlamıyorlar’ gibi düşünce tarzlarının bu anket sonucuyla ortadan kalktığını ifade eden Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Fırat Demirkol, gençlerin aslında her şeyin farkında olduğunu, toplumsal olaylara duygusal değil daha gerçekçi yaklaştıklarını ifade etti. Dr. Fırat Demirkol rapor ile ilgili yapmış olduğu değerlendirmede, “Genel bir değerlendirme yaparsak birçok başlıkta gördüğümüz şey şu ki gençler oldukça gerçekçi ve tüm açıları ile değerlendirerek analiz yapıyorlar ve bu analizlerini de paylaşıyorlar. Aslına geçmiş kuşaklarla arasındaki en büyük fark bu. Düşüncelerini fikirlerini sakınmak istemiyorlar. Her şeyin farkındalar, gündemi takip ediyorlar, politizeler yani reaktif hareket ediyorlar, tepki gösteriyorlar. Sadece geçmiş kuşaklara göre yöntemleri farklı. Mesela artık sokağa çıkıp slogan atmak yerine tweet atmayı tercih ediyorlar. Ya da bir siyasi partiye üye olmak yerine yeri geldiğinde oy kullanmayacağım diyerek politik tepki ortaya koyabiliyorlar. Gençler için hep denilen hiçbir şeyden haberleri yok eleştirisinin ben ortadan kalktığını düşünüyorum çünkü gerçekten her şeyi biliyorlar. Konuya hakimler, her şeyin farkındalar, gündemi takip ediyorlar. Sadece artık kendi nesillerine ve çağlarına göre farklı bir yönetim süreci var” dedi.

Gençlerin yüzde 30’a yakını “gündemi takip etmek için hangi TV kanalları izliyorsunuz” sorusuna seyretmiyorum cevabı verdi. Geleneksel medyayı taraflı buldukları için gençlerin TV izlemediklerini söyleyen Fırat Demirkol, “Günümüzde gençler yoğun oranda sosyal medyayı kullanıyorlar. Siyasal tercihler veya siyasal haber alma mekanizması noktasında da sosyal medyayı öncelikli olarak görüyorlar. Bunun en büyük sebebi geleneksel medya ile alakalı olarak tek taraflı yayın yapıldığını düşünmeleri. Hangi kanalı açarlarsa kişiler sadece sürekli olarak kendi görüşlerini savunuyor, bunda hiçbir esneme yok. Fakat gençler bunu çok fazla istemiyorlar, kendilerini özgürce ifade edebildikleri alan sosyal medya. Orada kendi görüşlerini yazıp, toplumsal bir olaya tepki gösterip, beğenebiliyor, kızabiliyor, bunu orada ifade edebiliyor. En önemli konulardan bir tanesi sosyal medyada bir kamuoyu oluşturabiliyorlar. Bu da aslında o değişen gençliğin apolitik mi politik mi cevabının karşılığıdır. Politikler ve gündemi etkileyebiliyorlar. Bir konuyu gündeme getirip trend topik haline getirmeleri devletin bütün kademelerinde, siyasilerde oldukça büyük etkiler oluşturuyor. O yüzden gençler orada özgürce ifade edebildikleri ve her görüşün çok desteklensin ya da desteklenmesin sosyal medyada karşılarına çıkması onu görüp değerlendirmeleri noktasında birazcık geleneksel medyadan uzaklaştırdıklarını görüyoruz” şeklinde konuştu.

Partisiz muhalefet ve seçmen kitlesi geliyor

Sonuçlara göre yeni neslin aslında herhangi bir partiye körü körüne bağlı olmadıklarını da ifade eden Demirkol, “1990 yılların ortasından bugüne kadar gelen nesil artık biraz daha farklı bakıyorlar dünyaya. Özellikle 1960’ların 70’lerin politik ve siyaset tarzından biraz uzaklar. Bu yüzden şuanda partisiz muhalefeti veya partisiz bir seçmen kitlesini konuşuyoruz. Çünkü o dönemdeki net bir ideolojinin arkasına takılarak yola devam etmek veya bir liderin arkasından ne söylerse söylesin doğrudur ya da karşı taraf ne söylerse söylesin yanlıştır gibi bir yaklaşımla ilerlemiyorlar. Olay olay değerlendirip olay bazlı bakıyorlar. Bir gün bir kişiyi ya da bir partiyi eleştirirken ertesi gün diğer partiyi eleştiriyorlar. Birilerine bir olaydan dolayı karşı olmaları diğerlerine illa tamam o zaman ben bunun arkasından gidiyorum dedirtmiyor. Biraz aslında geçmiş kuşaktaki aradaki en büyük farklardan bir diğeri de bu olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Yine aynı şekilde gençlerin siyasi davranış ve tutumlar noktasında duygusal davranmadıklarını, objektif bakarak analizler sonucunda şekil aldıklarını da vurgulayan Demirkol açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Bundan sonraki süreç için devletin hangi kademesinde olursa olsun seçilenler, ‘artık ben nasıl olsa seçildim, benim şu kadar seçmenim var’ deme rahatlığında olamayacaklar. Gençler artık yapılan icraatlara göre ve söylenenlere göre kararını değiştirebiliyor. Çünkü o gün memnunken yarın yapılanlardan memnun değilse, ‘bu benim partim ya da adayımdır ben de sonuna kadar ne olursa olsun ona destekleyeceğim’ demiyor. İnsanların yaşadığı veya toplumdaki sorunlara göre kararını değiştirebiliyor. Aslında reel bir analiz yapıyor. Yani duygusal davranmıyor diyebiliriz. Bu anlamda seçilenler, gençlerin ve toplumun isteklerini, taleplerini dinlemek ve onlara cevap vermek durumunda kalacaklar.” (İHA)

Editör: TE Bilişim