Özel Haber- Fatma Temel / Veli Baltacı

Seçimle ilgili analizlerde bulunan Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Genel Koordinatörü Yüksel Genç, 31 Mart’ta gerçekleşecek olan yerel seçimlerle ilgili bölgedeki saha gözlemlerini gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e anlattı.

DEM PARTİ VE AK PARTİ REKABETİ

Bölgede AK Parti ve DEM Parti arasında ciddi bir rekabet olduğunu söyleyen Genç, “Bizim araştırmalarımızda şimdiye kadar yaşanmış pratiklerde bölgede iki güçlü parti var. Biri DEM Parti diğeri AK Parti. DEM Parti, özellikle Kürt seçmenin ağırlıklı olduğu hatta birinci siyaset konumunda. AKP ikinci parti konumunda. Diğer siyasi partiler ne yazık ki belediye kazanacak gibi görünmüyor. Kuşkusuz kimi özgün kentlerde, kent dinamiklerine bağlı olarak, kentteki aşiret yapıları ya da bazı özel adayların gösterilmesine bağlı olarak bazı küçük ilçe ve beldeler kazanabilir. Ama ağırlıklı olarak bölgenin DEM Parti ve AKP arasında belediyeleri kazanacağını görüyoruz. Şimdiye kadar AKP’nin kazandığı bazı kent merkezlerinde AKP aleyhine değişebilir. Son yaptığımız saha çalışmasında AKP’nin belediyesini yürüttüğü Muş, Bitlis, Tatvan ve Ağrı gibi merkezlerde belli bir zayıflama yaşanmıştır. DEM Parti ve AKP arasında ciddi bir rekabet olduğunu, bu belediyelerin el değiştirme olasılığı olduğunu her iki siyasetinde süreci doğru okuması halinde ancak kentlerdeki durumu lehine çevireceğini söylemek lazım” dedi.

“SERHAT’TA KRİTİK EŞİK VAR”

DEM Parti’nin kayyımla yönetilen belediyelerin bir kısmını alacağını öngörmek mümkün olduğunu belirten Genç, “Serhat’ın kimi kentinde kritik bir eşik var. Bölgenin genelinde görmediğimiz çoğulcu pozisyonu Kars’ta, Iğdır’da, Ardahan’da kısmen Muş’ta, Erzurum’da ve Ağrı’da görebiliyoruz. İki partinin önde olduğu değil neredeyse dört beş partinin iddialı olabildiği kentlerdir. Dolaysıyla oradaki iddia düzlemi seçime nasıl girecekleriyle ilgili, örneğin Serhat’ta Cumhur İttifakı biçiminde tekli adaylarla girilirse ve daha önceki Millet İttifakı’nı oluşturan partiler iktidar lehine adaylar gösterir ve DEM Parti’ye karşı birleşirseler kuşkusuz DEM Parti’nin bu kentlerdeki durumu kısmen sıkıntıya girebilir. Ama onun dışında Serhat kentlerinde AKP’de, MHP’de, CHP’de, DEM Parti’de iddialı” dedi.

KENT UZLAŞI’NIN ÖNEMİ

DEM Parti’nin ‘Kent Uzlaşısıyla’ tabanlar arasında kurulacak ittifakı hedeflediğini söyleyen Yüksel Genç, şöyle devam etti:

“Kent uzlaşısı kavramı aslında DEM Parti’nin Türkiye siyasetine kattığı bir değerdir. Çünkü ‘kent uzlaşısı’ her ne kadar yerel odaklı gibi görünse de yerelden itibaren tabanın partiler arası değil tabanlar arası uzlaşı ve tabanlar arası tercihin kendisini amaçlayan bir kavramdır. Fakat bu kavram çok yeni ve uygulama sahası açısında henüz karşılığını tam olarak kurabilmiş değil. Ne kadar başarılı kurabileceğini seçim süreci bize gösterecek. Adeta bir önceki seçim sürecinin tepki toplayan ittifaklaşma biçimlerine duyulan refleksin sonucu gibi görünüyor. Bir yandan DEM Parti’nin üçüncü yol stratejisi ve teorisiyle oldukça uyumlu görünüyor. Sivil toplumun katılımı ve ortaklaşmasını odakladı ve sivil toplumun siyaset yapma alanını açma ideası taşıdığı için önemli bir kavram ‘kent uzlaşısı’. Ne kadar somutlaşacağını içini dolduracağını hep beraber göreceğiz. DEM Parti’nin en başta kendi tabanı olmak üzere sivil toplumun diğer sahalarında ‘Kent uzlaşısı’ ile neyi kastettiklerini, somut olarak neye tekabül ettiğini, her kent açısından neyi ifade ettiğini söylemesi gerekiyor ki seçmen sandıkta tutumunu ‘Kent uzlaşısını’ bir başarısı olarak yansıtabilsin. Aksi halde soyut bir kavram.”

KAYYUMLAR TAHRİP ETTİ”

Kayyım atamalarının hem cinsiyet eşitliği konusunda hem de kadınların kamusal alanda karar verme süreçlerini tahrip ettiğini dile getiren Genç, şunları kaydetti: “Kayyım pratiği 2016’da bu yana bölgeye en çokta bu sosyal özgürleşme ve eşitleme düzlemi açısında olumsuz etkiledi. Özellikle cinsiyet eşitliği konusunda, kadınların kamusal alanda ve karar süreçlerinde, temsil sahalarında daha eşit yer alabilme fırsatlarını yaratmış olan DEM Parti ve geleneğindeki siyasetin kendisine atanan kayyımların yaptığı ilk şey yerelde tam olarak eşitlenme koşullarını ve olanaklarını ortadan kaldırmak oldu. Ne yazık ki çok sayıda kadın müdürlükleri, daire başkanlıkları ve kadın dernekleri ya değiştirildi ya içeriği toplumsal cinsiyetçiliğin aşılması ve cinsiyet eşitliği üzerine kurgulanmış olan mantalitenin değişmesi üzerine devşirildiği görünüyor. Bu uygulamalar ne yazık ki bölgede hız kazanmış olan gelenekselliğin aşılması, toplumsal cinsiyetçiliğin aşılması, kadın erkek arasındaki eşitlik düzleminin güçlendirilmesine dönük olanakları ve alanları da tahrip etti. Sadece bu açıdan da değil aslında, kayyımların atanmasıyla beraber ana dilde eğitim, belediyelerce desteklenen ana dil öğrenme merkezleri, ana dilde kültür sanat yapabilmek gibi oluşturulmuş merkezler ya a belediyelerce desteklenen birçok merkezin kendisi de ya kapatıldı ya da dönüştürüldüler. Kayyım atamaları bölgede gelişmekte olan kültürel dinamiklerini de tahrip etti.”

Muhabir: FATMA TEMEL VELİ BALTACI