ÖZEL HABER- Güneş OCAĞA

Toplumsal Barış ve Diyalog Derneği (TOD-DER) Eş Sözcüsü Murat Kan, derneğin kuruluş amacı ve toplumda barışı sağlamak için yürüttükleri çalışmalar hakkında Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e önemli açıklamalarda bulundu. Şiddetin çözüm yöntemi olmaktan çıkarılması gerektiğini vurgulayan Kan, “Toplumsal barış, aynı zamanda yeni bir toplumun inşasıdır” dedi.

Toplumsal Barış ve Diyalog Derneği Eş Sözcüsü Murat Kan’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Yaklaşık bir yıldır faaliyetlerinizi sürdürüyorsunuz. Kurulma amacınız neydi, kısaca bahseder misiniz?

“Uzun bir tartışma ve hazırlık sürecinin ardından bir basın toplantısıyla derneğimizin kuruluşunu ilan etmiştik. Tabii her dernek ya da kurum bir ihtiyaçtan dolayı kurulur diye düşünüyorum. Bizde bir ihtiyacın ürünü olarak kurulmuş bir derneğiz. Toplumsal Barış ve Diyalog Derneği’ de toplumsal bir ihtiyaçtan dolayı kuruldu. Toplum içinde barış diyalog, dayanışma ve uzlaşı kültürünü geliştirme amacıyla derneğimizi kurduk. Kuruluş sürecinde de vurguladığımız gibi esas amacımız bu barış diyalog ve uzlaşı yöntemini topluma yayarak sorunların çözümünde şiddeti tercih edilen, edilecek olan bir yöntem olmaktan çıkarmaktı. Bunları belirtirken kesinlikle çok olumsuz bir tablo çizmek derdinde değiliz. Ancak kendi değerlerini yitiren, egemen olanın hâkim kılmaya çalıştığı bir yaşam ilişki ve pratik gerçeklik var. Bu gerçeklik aynı zamanda bizim kuruluş amacımızı da belirledi. Ve biz toplumsal uzlaşı ve diyalog kültürünü geliştirmek amacıyla farklı çözüm mekanizmalarının gelişebileceğini demokratik katılımcı ve ahlaki politik bir toplumun örgütlenmesinin aynı zamanda toplumsal sorunların da çözümü olabileceğini düşünerek bütün yukarı da sözünü ettiğimiz çerçeveyi tüzüğümüze de yansıtarak bir kararlaşma sürecine gittik. Bu konuda tüzüğümüz incelenmeye değer. Şimdi bu toplumsal gerçekliğin yansıması olduğunu düşündüğümüz problemlerle uğraşıyoruz. Bu genel çerçeve bizim çalışmalarımızı da belirledi.”

“KURULUŞUMUZ YENİ ÇÖZÜM SÖRECİNE DENK GELDİ”

Ne gibi çalışmalar yürüttünüz?

“Bizim derneğimizin kuruluş sürecinin aynı zamanda yeni çözüm süreç dönemine denk gelmesi önemliydi tabii. Sürecin kendisinin yarattığı bir dinamizm ve hareketlilik vardı. Temel mücadele yönteminin ‘Demokratik Uzlaşı’ olduğu vurgusu oldukça önemliydi. Bu aynı zamanda bir yandan demokratik barış çalışmalarının yürütülmesi diğer yandan da toplumsal sorunların ele alınıp tartışılmasına ve çözümüne ilişkin bir fırsatta doğurdu. Bizde toplumsal sorunları çözüm perspektifiyle toplum içindeki kangrenleşmiş sorunları ele alıp çözmeyi amaçladık. Bu doğrultu da planlamalar yaptık. Şiddet, uyuşturucu,kan davaları, fuhuş, kumar, bahis ve bitcoin gibi sorunların toplumu esir alan bir seviyeye ulaştığını gördük. Ve bu sözü edilen olgulara karşı bir ‘toplum savunusunun’ şart olduğunu vurguladık. Bu bağlamda da bir yandan kimi kampanyalar planlarken ayrıca toplumun kanayan yarası olan kan davaları v.b içerikteki sorunlarla uğraşmayı amaçladık. Basın toplantısıyla derneğimizi ilan etmemizden sonra çok olumlu geri dönütler aldık. Genelde halkın tepkisi böylesi bir derneğin açılmasının elzem olduğu hatta bu konuda geç dahi kalındığı yönündeydi. Bu bize daha da güç verdi. Halkın temel sorunlarının neler olduğunun da farkındalığının yarattığı etkiyle problemlerini çözmeye çalıştık. Bize gelen sorunlar aslında toplumun belli kesimlerini ilgilendiren köy, aile ya da bireysel sorunlardı ancak bu sorunlar aynı zamanda toplumsal bütünlüğü de parçalayan sorunlar olarak göze çarptı. Bunların çözümü bir yerde toplumsal bütünlüğü sağlama, uzlaşı ve dayanışma kültürünün gelişimi açısından da önemliydi. Bu sorunlarla uğraşırken toplumumuzun eski kodlarına döndüğünü, kendi sorunlarını kendi yöntemleriyle çözmeye çalıştığını da gördük maalesef. Yoksulluk, yoksunluğun yarattığı ‘’kendi gemisini kurtaran kaptandır’’ felsefesi topluma hakim kılınmaya başlamış. İnsanların zihniyetlerinde ve toplumsal sorunları ele almada yaşadığı sığlık bütünüyle ciddi bir sorun olarak kendisini de dayatan bir yerde. Bu sorunları aşmakta bir yandan buna dair aktüel, entellektüel bir yaklaşımı zorunlu kılarken bir yandan da pratik çözümlerinde geliştirilmesini dayatmakta. Bizde bunu esas alarak pratikte gelen sorunları çözmeyi amaçladık. Ayrıca kentin diğer dinamikleriyle de ortaklaşarak birlikte sorunları çözmeyi amaçladık. Bu amaçla da kentin dinamikleri olarak ifade edilebilecek birçok demokratik kitle örgütü, sivil toplum örgütü ya da meslek örgütü başta olmak üzere farklı amaçlarla kurulmuş birçok derneği de ziyaret ederek amacımızı paylaştık. Ve bilgilendirmelerde bulunduk. Bu yönüyle de olumlu yaklaşımlar gördük. Çalışmalarda da ortaklaştık. Birlikte planlamalar yaptık. Bu bizim için önemliydi.”

“GELEN SORUNLARIN BİR KISMINI ÇÖZDÜK”

Kaç kişiyi barıştırdınız sayı verebilir misiniz?

“Derneğimizin misyonu anlaşıldıktan sonra gelen bir hayli sorun oldu. Bu sorunlar nitelik olarak toplumumuzun bulunduğu yer itibariyle önemliydi. Bu sorunlar şiddet eğiliminin de toplumda hangi düzeye geldiğinin görülmesi açısından da çarpıcıydı. Yılları bulan kan davaları, aile içi kavgalar ve anlaşmazlıklar ayrıca ticari ilişki ve anlaşmazlıkların yol açtığı sorunlar olarak toplumun farklı kesimlerince getirilen ve çözülmesi gereken ciddi sorunlardı. Bu sorunların bir kısmını çözdük. Bir kısmı hala gündemimiz de. Ancak biz bu sorunları nicelik olarak ele almıyoruz. Toplumumuzun aynası gibi. Toplumsal bütünlüğün parçalandığı, siyasetin sorunları çözüm iradesi gösteremediği yerde sorunların büyüyerek içinden çıkılmaz bir hal aldığını söyleyebiliriz. Bununla ilgili de önümüze gelen sorunlara dönük çözüm iradesi gösterince halkta da olumlu bir intiba bıraktık. Bununla ilgili ciddi çalışmalarımız da var. Sorunları çözme irademiz de. Aynı şekilde çalışmaya da devam edeceğiz. Onlarca sorunu çözmeye çalıştık. Halktan insanların bu konuda bizi irade olarak kabul edip sorunlarını bize getirerek çözme çabası da bizce çok önemliydi. Bu konuda halkın Toplumsal Barış ve Diyalog Derneğini sorunlarını çözebilecekleri bir yer olarak görmesi bizim için önemli bir şey. Bunun bizde yarattığı duygu daha fazla özveri de bulunarak sorunları çözme iradesi göstermek olacaktır.”

DİYARBAKIR’IN BARIŞTAKİ ROLÜ

Diyarbakır’ın toplumsal barıştaki rolünün önemi nedir?

“Diyarbakır-Amed Kürt ve Kürt siyasetinin kalbi. Tarihsel olduğu kadar güncelde de önemli bir kent. Siyasal yapısıyla, demokratik kitle örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, mesleki örgütleriyle yani bütün dinamikleriyle toplumsal barışı arzulayan bir kent. Toplumsal barış içinde emek veren, fedakarlık yapan ve özveride de bulunan bir kent. 27 Şubattaki Barış ve Demokratik Toplum çağrısı sonrasında da bu çağrının iktidarca kabulüne dönük girişimlerin olduğu bir kent. Kentin dinamikleri barıştan yana irade beyanında bulunmuşlardır. Bu sesin duyulması ve buna uygun adımların atılmasıyla toplumsal barışın sağlanacağının bilincindeyiz. Bu beyanın karşılığını bulması ancak kent dinamiklerinin daha fazla sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkündür. Bu toplumsal barışı ancak biz sağlayabiliriz. Diyarbakır rolünü oynarsa bu mümkün olur. Bunun bilinciyle barışı ilmek ilmek örmeliyiz, örgütlemeliyiz. Bunun yaratacağı imkânlar bütün toplumun rahatlaması demektir. Bu aynı zamanda toplumsal sorunların çözümü yönünde atılmış ciddi bir adımdır da. Bütün olumsuzluklara rağmen Diyarbakır’da böylesi bir sürece öncülük yapabilecek potansiyele sahip bir kent. Bunun sözünü de söyleyebilecek, buna öncülük de yapabilecek bir kent diye düşünüyorum.”

HERKESE BİR ÇAĞRI

Topluma herhangi bir mesajınız var mı?

“Çalışmalarımıza ilişkin bir çerçeve çizerken aslında verilmesi gereken mesajları da vermiş olduk. Yine de bir mesaj vermek gerekiyorsa toplumsal barışın aynı zamanda bütün sorunların çözümü olduğu gerçeğidir. Çünkü toplumsal sorunlarımızın kaynağı yıllardır süren savaştır. Bu savaşın yarattığı etkiler ve tahribatları gerçekten bu toplum için ağır oldu. Toplumsal bütünlüğümüzü yitirdik. Toplum kendisi olmaktan çıktı. Kendisine yabancılaşan bir toplumsal gerçekliği egemenler oluşturdu. Bu nedenle toplumsal barış aynı zamanda yeni bir toplumun inşası ve bir toplumsal savunudur da. Hepimizin kendi cephemizden bu çağrıya kulak vererek destek olmamız gerekiyor.”

Muhabir: Güneş OCAĞA