Düşünüyorum da sanırım bölecek bir şey kalmadı ki Metronun amblemi olan M harfi yerine U harfi yazılsın, deniyor.

Düşünüyorum da Metronun amblemi M iken de yapım parasını biz ödüyorduk; U da olsa yine biz ödeyeceğiz.

Peki size ne oluyor.

Bence lüzumsuz masraf yapmaktan öteye gidecek bir şey olmayacak. Kaldı ki o lüzumsuz masrafın parasını da yine biz ödeyeceğiz.

İtibarın tasarrufu olmaz anlayışı bile çok aşılmış olmuyor mu?

Sağ ve sosyal demokratların çoğu Türkiye’de tek bölen var diyorlardı. Türkiye’yi bölmek istiyor denilirdi.

İş Metronun adını bölmeye kadar geldiyse ben de

Türkiye’yi bölmeye çalışan bir bölen değil birden çok bölen var diyorum.

İktidardan yana olanlar ve iktidara karşı olanlar,

Laik olanlar ve anti laik olanlar,

Aleviler Sünniler,

Sağcılar, solcular, liberaller…

Türkler, Kürtler, Ermeniler…

Suriyeli göçmenler, Afganistanlı göçmenler, batıdan gelen göçmenler ki onlar da kendi aralarında bölük pörçük. Yunanistan göçmeni, Selanik göçmeni, Bulgar göçmeni, Arnavut göçmeni… Böyle uzayıp gidiyor.

Ve hepsi de kendi dillerini kullanıyor, kendi kültürlerine sıkı sıkıya bağlı.

Bunca ayrı gayrılık varken Hükümetin yaptırdığı metroya U amblemi önce yapılanlara M amblemi ikilemi nereden çıktı.

Bir bilen var mı?

Arkadaş parasını veren ben, bunun üzerinden prim elde etmeye çalışan siz. Olacak iş mi bu?

Söylemeye dilim varmıyor.

İktidara gelmek için, hükumet olmak için; birlik ve beraberlikten dem vuracaksınız; iktidara geldikten sonra, hükumet olunca bütün bu vaatleri bir kenara bırakıp ya bendensin ya terörist, benzeri ayırımlar diz boyu gitti oldum olası.

Bu nedenle ben dış bölenden değil, Vallahi iç bölenlerden daha çok korkarım, daha tehlikeli bulurum desem yalan olmaz.

Sonuç; benim paramla yaptıklarınızı, benim başıma kalkmayın ve de o yapılanlarla da övünmeyin.

Bölücülüğe varan ayrımcılığa girmeyin.

Nokta

&

Bir bakalım kimler ne demiş.

Gazetelerden;

Atilla Kıya;

“Prof. Dr. Ali Erbaş , siz ülkenin dini lideri değil , diyanet işleri başkanısınız ve Türkiye laik bir ülke.. Anımsatmak ihtiyacını hissettim.” dedi.

Cem Toker;

“Ben şahsen bu adamın fikir ve söylemlerini Türkiye Cumhuriyeti için çok çok tehlikeli görüyorum.

Diyanet, bu ve gibilerinin böyle zehirli fikirleri toplumda prim yapmasın diye kurulmuştu.” dedi.

Ali Erbaş eleştirilere: “İnanç insan ile Allah arasında olsun, ticarete, siyasete, yargıya yansımasın' diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar!…” şeklinde cevap verdi.

&

Bir söz de benden

Bana kalırsa kişi öncelikle kendi gözündeki çapağı silmeli daha sonra kutsallara yön vermeli, yüz yıllık kabulleri değiştirmeye girişmemeli…

Sonuç; hiç kimse Şeyhülislam değildir. Olamayacağını da bilmelidir, derim.

&

Kulağa hoş gelen sözler

Ucuz bazen pahalıdır…

Anlayana.

&

YAŞAMAN LAZIM;

MASKE TAK,

MESAFEYE ÖZEN GÖSTER,

KENDİNİ ve ÇEVRENİ TEMİZ TUT.

AŞI OL!

KARDEŞİM AŞI OL!

&

Türkiye Ne Zaman düzelir?

Etrafını en çok eleştiren, yargılayan, küçük gören kişiler; aslında kendi içlerindeki utançla yüzleşmeye korkan kişilerdir.

Bu korkuyu yenersek Türkiye düzelir.

&

Ulu Camiye;

Engelli insanların da girebilmesi için

Rampa yapılmalı...

&

Şimdi de sıra haftanın öğüdünde

Kirveme öğütler

Bugünkü öğüdüm yeni öğretim yılı nedeniyle öğrencilere;

Okulu önemseyiniz. Ancak her şeyin okuldan ibaret olmadığını aklınızdan çıkarmayınız.

Roman okuyunuz. Çünkü roman okumak, hayatın inceliklerini kavramak için muazzam fırsatlar sunar.

Öğretmenlerinizi sevip sayınız. Ama sadece öğretmenleriniz rehberliğiyle yetinmeyiniz.

&

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacakları

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.