HABER/Veli BALTACİ
Mardin, Mezopotamya’nın kadim topraklarında, zamana meydan okuyan taşları, dar sokakları ve benzersiz mimarisiyle Anadolu’nun en özel şehirlerinden biri. Her köşesinde tarih yatıyor; Asur, Süryani, Kürt Arap ve Osmanlı izleri, bu kentin dokusuna sinmiş.
Gündüzleri Mardin sokaklarında yürürken, taşların arasından yükselen minareler, medreseler ve camiler size binlerce yıl öncesinden selam verir. Taş işçiliğinin en zarif örnekleri, taş evlerin cephelerinde ve avlularında sergilenir. Gündüzü gerçekten seyranlıktır; tarih, sanat ve kültür iç içe geçer.
DAR SOKAKLARDA TARİHE YOLCULUK
Mardin’in meşhur dar sokakları, şehrin kalbine açılan kapılardır. Arnavut kaldırımlı yollar, kemerli geçitler, taş evlerin balkonları ve terasları, ziyaretçiye adeta masalsı bir atmosfer sunar. Her sokağın ayrı bir hikayesi vardır; bazen bir han, bazen bir medrese ya da eski bir çarşı sizi zamanda yolculuğa çıkarır. Mor Gabriel Manastırı’nın huzurlu sessizliği, Kasımiye Medresesi’nin heybetli taş duvarları, insanın ruhunu dinlendiren duraklardır.
MARDİN MUTFAĞI: GÜNDÜZ SOFRALARININ ZENGİNLİĞİ
Mardin’in gündüzü sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda damaklarda unutulmaz tatlar bırakır. Baharatların cömertçe kullanıldığı yöresel yemekler, sofraları şenlendirir. Kaburga dolması, içli köfte, mevsimine göre taze sebzelerle yapılan zengin mezeler, haşhaşlı çörekler ve cevizli tatlılar Mardin mutfağının başlıca lezzetleridir. Şehirde her köşe başında sizi sarmalayan bu eşsiz tatlar, gündüzün keyfini taçlandırır.
GECENİN GERDANLIĞI: MARDİN’İN BÜYÜLÜ ATMOSFERİ
Mardin gecesi ise bambaşkadır; “gerdanlık” misali şehri saran yıldızlar altında, şehir başka bir ruh kazanır. Mezopotamya ovasına bakan teraslardan, yanan minarelerin ve evlerin ışıklarıyla parıldayan şehir manzarası, adeta bir tabloyu andırır. Geceleri sokaklarda yankılanan çok dilli sohbetler, kadim kültürlerin birlikteliğinin sesi gibidir. Mardin’in gece havası, misafirperver insanlarının sıcaklığıyla birleşince unutulmaz anlara dönüşür.
KÜLTÜRLERİN KESİŞTİĞİ KESİŞİM NOKTASI
Mardin, farklı dinler, diller ve kültürlerin bir arada yaşadığı nadir yerlerden biridir. Süryani Ortodokslar, Müslüman Kürtler ve Araplar, Ermeniler ve diğer topluluklar, yüzyıllardır kardeşçe yaşamış, bu da şehre eşsiz bir mozaik ruhu kazandırmıştır. Mor Zafaran Manastırı, Zinciriye Medresesi ve Ulu Camii gibi tarihi yapılar, bu çok kültürlü yaşamın somut izleridir.
DOĞAL GÜZELLİKLER VE TARİHİ MEKANLAR
Mardin sadece tarihiyle değil, çevresindeki doğal güzellikleriyle de büyüler. Deyrulzafaran Manastırı’nın sakin vadileri, Midyat’ın taş evleri, Hasankeyf’in tarihî kalıntıları, Mardin’in çevresinde keşfedilmeyi bekleyen hazinelerdir. Her biri şehre ayrı bir değer katar, ziyaretçiye unutulmaz anlar yaşatır.
MARDİN’İN SICAK İNSANLARI
Tüm bu güzelliklerin ötesinde, Mardin’i özel kılan en önemli unsur şüphesiz insanlarıdır. Güler yüzleri, misafirperverlikleri ve kadim kültürlerin taşıyıcıları olarak, ziyaretçilerini evinde hissettirirler. Onların anlatacağı eski hikâyeler, şehrin ruhunu daha da derinleştirir.