Koronavirüs sürecinden, karantinalarından, söylemlerinden, uzmanlarından ve tırovırolarından hepiniz bıktınız biliyorum. Nerden biliyorum? Hepiniz sosyal medya hesaplarınızdan bunu adeta haykırıyorsunuz.

Bizler de bıktık. Hergün onlarca koronavirüs haberi yapmaktan neredeyse ruhsuzlaştık. Bizler evde olup, evde çalışmak zorunda olanlar bu dertlerimiz var. Birçoğunda da haklıyız. Tabi bir de dışarıda olup, dışarıda insanların içinde çalışmak zorunda kalanlar var. Onlar da "keşke biz de evde kalabilseydik, evden çalışsaydık" diyorlar. Yani hepimizin ayrı dertleri var. Zaten dertlerimiz hiçbir zaman bitmiyor.

Ama bir şekilde bu duruma alışık olmak zorundayız. Belki de bundan sonraki hayat böyle devam edecek. Belki de yeni bir sosyal yaşam tarzımız olacak. Belki de artık hiç kimse ile tokalaşamayacağız, önümüze her çıkan öpüp sarılamayacağız.

Bütün bunlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Muhtemelen bir yıl içinde de alışacağız ve eski davranışlarımızı yadırgar hale geleceğiz. Böyle bir toplumuz her şeyi çok çabuk unutabiliyoruz. Ama şu süreçte insanlar olarak doğada o kadar çok alanı işgal etmişiz ki, gerçekten bizim dışımızdaki canlılara nefes alacak alan bırakmamışız.

Dünyanın birçok yerinde hiç görmediğimiz hayvanlar sokaklara çıkmaya başladı. Hava temizlenmeye başlandı. Denizler berraklaşmaya başladı. Aslında doğa yeniden kendini toparlamaya başladı. Bu süreç 6-7 ay daha sıkı bir şekilde sürerse, küresel ısınma noktasında da iyi bir ilerleme kaydedilebilir.

Ama yok süreç erken biter ve aç kurtlar gibi etrafa saldırırsak emin olun çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalırız. Küresel bir ekonomik krizin geleceği zaten çok aşikar. Buna nasıl bir hazırlık yapılacağına yönelik BM ve NATO kara kara düşünüyor. Aslında kapitalist sistem bir çıkmaza girmiş durumda.

Bu çıkmazdan umarım hiç çıkmaz ve ekonomik döngü de doğal bir hal almaya başlar.