Bir devlet kendi insanlarının ödediği vergilerle dünden bugüne ayakta durabilmiştir. Gün onu ayakta tutan insanlara el uzatmanın günüdür.

Ayağımıza kadar gelmiş korona virüsün neden olacağı barışı, infaz yasasıyla elimizin tersiyle belirsizliklere itmeyelim.

Anayasa, 10. Madde 1. Fıkra, şöyle diyor;

Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce felsefi düşünce; din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.

Devlet kin tutmaz,

Devlet rövanşist düşüncelerle halkına yaklaşmaz,

Devlet insanı yaşatayım ki ben yaşayayım, der.

Devlet koruyan ve kollayandır.

Devlet hele böyle zamanlarda, dünyayı sarsan bu uluslararası felaketle insanı baş başa bırakmaz. Bırakmamalıdır.

Devlet mutlaka anayasamızın 10. Maddesi, 1. Fıkrası gereğince hareket etmelidir.

Devlet, bu küresel salgında insanları göz göre göre kaderiyle baş başa bırakmaktan, ölüme terk etmekten yana olmamalıdır.

Görüyoruz, duyuyoruz hapishanelerde bir bir insan ölümleri başladı. Bunu ancak devlet barışçıl davranışları ile önleyebilir.

“Yoksa ölen ölür kalan sağlar bizimdir” anlayışı ile bir yere varılamadığı gibi, barış da ötelenmiş, demokrasi zedelenmiş, dış itibar da güme gitmiş olur.

Düşüncesinden dolayı, düşüncelerini kaleme aldıklarından dolayı, kendince doğru bildiklerini savunduklarından dolayı ki bence haksız yere içeriye atılanların, küresel salgınla baş başa bırakılması ölümle baş başa bırakılması anlamına gelir. Bu yarı insani, gayrı vicdani durum kamuoyunca da hiç hoş görülmeyecektir. Bu nedenle siyasi mahkumların düşünce suçlularının ivedilikle önümüzdeki günlerde mecliste görüşülecek olan ‘İnfaz yasasından’ barış adına, kardeşlik adına, demokrasi adına yararlandırılmalıdırlar.

Bugün nasıl her günden daha fazla el ele vermeye, dayanışmaya gereksinim varsa; adil devlete, sosyal devlete, insanına evladı gibi bakan devlete de gereksinim vardır.

Biz de mahpushanelerin kapısını; bizimle farklı düşünseler bile; namuslu, dürüst, düşünmekten başka suçu olmayan, düşündüklerini yazmaktan başka bir eylemi olmayan, siyasi düşünceleri bizden farklı da olsa eline silah almamış insanlara ardına kadar açalım.

Korona virüs, barışa doğru atılmış ilk adımın nedeni olmalı dilerim.

Haydi devlet;

Elini uzat dostluk kazansın.

Elini uzat ülkemin insanı kazansın.

Elini uzat Türkiye kazansın,

Elini uzat barış kazansın.

                                   &

Bakın;

Korona virüs kapıya dayanınca dünya kesesini halka açtı. ABD 1 trilyon dolar ayırdı. Her eve çek bırakacak. Almanya ve İngiltere işten atılanların maaşını karşılayacak. İspanya’da işten çıkarma yasak. Fransa faturaları askıya aldı.

Korona virüs bize sosyal devlet olmanın örneklerini göstermeye vesile olmalı.

Zira senden benden diye ayıran bir zihniyetle bir ülkeye refah gelmez, o ülkenin insanları ve de yönetenleri mutlu olmaz,  mutlu görünseler bile. O ülkenin yönetenlerinden vefadan söz edilmez.

Devlet çalışanına, çalışırken ödediği vergilerle devletin ayakta durmasını sağlayan insanlarına yardım elini uzatmalıdır. Sosyal bir devlet olduğunu unutmamalıdır.

Şimdi sıra kirvemde. Ona da birkaç laf edeyim.

Kirveme öğütler;

Kirvem, kendini kurtarmanın tek yolu kendinden olmayanları da kurtarmaktan geçer.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Sağlıklı kalmamız için evde kalın.

Dostça kalın.

2021 yılı DİYARBEKİR YILI olsun       

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir Balıklıgöl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.