Zamanın ve mekanın hızla değiştiği, çoğu zaman anlamsızlaştığı “modern” çağımızda, bazen koca bir metropolde hapsolduğunu bazen ise küçücük bir kasabada bütün dünyayı geziyormuş gibi özgür olduğunu hisseder insan. Mekanın zaman içinde üzerimizde yarattığı etki ise çoğu zaman tarihinin gizeminde tılsımını sunmayı bekleyen bir şehre dönüşebilmektedir. 

Bir şehirden ayrılmak, ya da yeni bir şehirde yaşamaya başlamak da elbette zordur. Bazen ağlayarak gittiğimiz şehirden, ağlayarak ayırılabiliyoruz. Bunun adı içtenlik, samimiyet ve nihayetinde sevgidir. Yanınız da hiçbir şey götürmek istemezken birde bakmışsınız ki, kafanızdaki bavulun içinde duruyor her şey. Keşke yeni bir şehre gitmekle düzelseydi her şey, keşke yepyeni bir dönem başlasa ve huzur olsa, mutluluk olsa. Zaman zaman bazı kötü anıları unutmak maksadıyla yapmak istediğimiz şeydir şehir değiştirmek, bazen de yapmış olduğumuz eylemler, yani gitmeler, kaçmak uzaklaşmak veya zorunlu gidişler kentten kente, şehirden şehire sığınacak bir liman ararız. Bazen gözyaşlarını döker, bazen de hüzünler kaplar bütün benliğimizi. Bırakın anıları unutmayı, artık terk ettiğimiz şehri ve içindekileri özlemek gibi bir durumla baş başa kalırsınız.

Sevgili okurlarım yıllar önce Silvan ilçesinde memur olan sevgili Serap Tunga arkadaşımızın kaleme almış olduğu Silvan ile ilgili duygularını sizlere aktarmak istedim.

-Aslında ben vedaları hiç sevmem ama yine bir vedanın eşiğindeyim. Bu öyle böyle bir VEDA değil, benim için hayatımdaki dönüm noktası.01.10.2007 günlerden pazartesi bir ramazan ayı ve sabahın 10'nun da Silvan denen Diyarbakır'ın belki de en gizemli ilçesindeyim hani Silvan’dayken oranın güzelliğini anlamıyorsun, ta ki Silvan’dan çıkana kadar.

Hayatı Silvan’da tanıdım hayat Silvan’da başladı benim için. Daha dün gibi hatırlıyorum ağlayarak gelişimi ve buradan gitmek isteyişimi. Oysa dile kolay bu 7 yıl 8 ayda Silvan’a bayağıda alışmıştım. Silvan’da ilklerim çok oldu benim. İlk kez kendi ayaklarım üzerinde durdum ilk kez yalnız başımaydım ilk kez hayatı bir başıma götürdüm ve ilk kez iş hayatındaydım ve ekonomik özgürlüğüm olmuştu; aslında hayatımda yalnızlığın ne demek olduğunu bana öğreten yer olmuştu Silvan.

Hiç insanın kaçmak istediği ile kalmak istediği yer aynı olur mu? Benim oldu işte. Kimi zaman kendi memleketim olan Malatya’ya gidince özler olmuştum Silvan’ı kimi zamanda Silvan’dan nasıl kaçarım diye düşünür olmuştum. Silvan benden hayata dair çok şey belki de götürdü ama hayatıma sadece ve sadece birazcık bir şeyler kattı. Bazen demişimdir aklıma göre değil de gönlüme göre bu ilçeye kimi zaman sığmadım sığamadım ve o zamanlar bu masmavi gökyüzünü göremedim o kadar dünya dar geldi ki, bana sadece gitmek kaçmak istedim buralardan. Ama kimi zamanda o kadar mutlu günlerim oldu ki bu Silvan’da, memleketime bile gidesim gelmedi. Silvan’da çok güzel arkadaşlıklarım oldu benim ve hayatımda belki de ilk kez Kürtçe müzik dinliyordum ama Kürtçe müzik bu kadar mı dinlenirdi, ben o kadar dinledim işte. Silvan’ın yeri bende hep bambaşka kalacak. Ayrılıklar hep zamansız olurmuş ya şimdi benimde ayrılığım belki yine zamansız oldu ama işte hayatı tanıdığım bu Silvan’dan artık ayrılmanın vakti geldi. Silvan’a ağlayarak geldim yine Silvan’dan ağlayarak ayrılıyorum. Herkesle helalleşemedim; Umarım herkes bana hakkını helal eder. Benden taraf hakkım HAK EDENE Helal-i hoş olsun. Hep derdim ya bu hayat yolculuğumda nereye kadar Silvan? İşte buraya kadarmış Silvan. Artık ayrılma zamanı geldi, belki içime akıttığım gözyaşlarım, Silvan’dan ayrı kalmanın hüznü bütün benliğimi sarmıştı.

ELVEDA SİLVAN..! Sen hep böyle gizemli ve güzel kal. SENİ ÇOK SEVİYORUM HOŞÇAKAL SİLVAN..

Bizlerde bu şehrin yurttaşları olarak seni çok sevdik. Özverili çalışman, insanlara olan sıcak ilginden çok hoşnuttuk, bizler de seni unutmadık sevgili Serap Tunga. Kendisine hayat yolunda ve mesleki hayatında başarıları dilerim.  Bir mekana değer katan tüm dostlara sevgiler, saygılar…