İbrahim İnanç Yıldız – ÖZEL HABER

Yolları dengbêjlik üzerine kesişen iki kadın Kurdê ve Henîfa’nın kaderleri de birbirine benziyor. Diyarbakır’da sahne alan Kurdê, dengbêjliğe değer verilmemesini eleştirerek, “Bu dünyada güzel bir şey görmedik. Bundan sonra görsek de faydasız” dedi.

Diyarbakır’da Dengbêj Kurdê, Mordem Sanat tarafından düzenlenen Solo Fest4’te sahne aldı. Normalde “hocam” dediği Dengbêj Henîfa ile sahne alan Kurdê, bu sefer yalnızdı. Henîfa hasta olduğu için etkinliğe katılamazken, Kurdê onun yerini de aratmadı. Silopi’den Diyarbakır’a gelen Kurdê, etkinlikte dengbêjlik üzerine önce hikayesini anlattı, sonra şarkısını okudu.

İkisinin de kaderleri birbirine benziyordu. Kurdê (57), babasının annesinin üzerine kız kaçırması üzerine 10 yaşında berdel olarak verilip evlendiriliyor. Henîfa (46) da 10 yaşında çocuk yaşta evlendiriliyor. Her ikisinin evinde dengbêjlik bir gelenek olarak kendilerine aktarılmış. Sonrasında birbirlerinden habersiz Kurdê ve Henîfa’nın yolları dengbêjlik üzerine kesişiyor. Silopi’de Laleş Kültür Sanat Merkezi’nin açılmasıyla beraber neredeyse ayrılmaz ikili olmuşlar.

Diyarbakır’daki etkinlik sonunda Kurdê, gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuştu.

KADERİ AYNI OLAN İKİ KADIN DENGBÊJ1
10 YAŞINDAN BU YANA DENGBÊJLİK

Diyarbakır’da sesini ve rengini göstermek üzere bulunduğu için memnun olan Kurdê, “Ben bir anneyim, anneler her türlü eziyeti çekiyor, en büyük zahmet annelere düşüyor” dedi.

Hem anne hem de baba tarafından dengbêjliğin olduğunu söyleyen Kurdê, 10 yaşından bugüne kadar dengbêjlik yaptığını dile getirdi. Çocukluğunda ilk olarak evin su ihtiyacını gidermek için köyün çeşmesine giderken şarkı söylediğini belirten Kurdê, daha sonra sesi güzel mi diye merak ettiğini ve tenekeye doğru söyleyip dinlediğini söyledi. Dengbêjliği biraz kendi kendine öğrendiğini ifade eden Kurdê, Cemalê Mihê, Salih, Sofi Süleyman, Cêmalı Süleyman, babasını dinlediğini ve dengbêjlik için bu isimlerin kendisine çok kattığını söyledi. Kurdê, “Botan bölgemizdeki tüm dengbêjlere, ister müslüman, ister hristiyan olsun, ister Kürt, ister Türk olsun, ister Ezîdî olsun, hepsine saygı duyuyoruz. Herkes kendi halkıyla güzeldir. Hepsine saygımız var. Ayrımcılık taraftarı değiliz biz” dedi.

KADERİ AYNI OLAN İKİ KADIN DENGBÊJ3
YAŞAMLARI AYNI, BİR FAYDA GÖREMEDİLER

Hayatın her alanda dengbêjliği sürdüğünü söyleyen Kurdê, “Biraz iklim düzeldikten sonra, belediyeler halkın eline geçti, onların etkinliklerine gittik. Sonra bizim yerimiz açıldı ve dengbêjlik çalışmalarına böyle başladık. Arkadaşım buraya gelemedi ama onun adına da konuşabilirim. Yaşamlarımız da aynı. Diyebilirim ki ikimiz de bu dünyada güzel bir şey görmedik. Bundan sonra görsek de faydasız” dedi.

DENGBÊJLİK İLE GURUR DUYUYORLAR

Kurdê, konuşmasına şöyle devam etti:

“Süt sağmaya gittiğimizde söylerdik, harman yerinde söylerdik, düğünlerde söylerdik, yaslarda söylerdik, yasın sahipleri çağırırdı bizi, aşk üzerine söylerdik, Newroz kutlamalarına gittik. O günlerden bugüne devam ediyor. 20 yıl var, ben ve arkadaşım Henîfe daha aktif olarak dengbêjlik yapıyoruz. Gücümüz yetene kadar da yapmaya devam edeceğiz. Ama yaşlandıktan sonra dilimiz dönmezse artık yapacak bir şey yok. Bugün çok mutluyum ki bir Kürt kadını olarak buradayım, dengbêjliğim ile gurur duyuyorum. Asla vazgeçmeye niyetim yok.”

KADERİ AYNI OLAN İKİ KADIN DENGBÊJ2
BASTONLA BİLE OLSA SAHNEYE ÇIKACAKLAR

Kadın dengbêjlerin büyük sıkıntı yaşadığını belirten Kurdê, “Kiminin ağabeyi, kiminin babası, kimisinin annesi engel olmaya çalıştı. Ama ben de arkadaşım Henîfe de, biz kimseye kulak asmadık, zincirlerimizi kopardık. Çok sorun yaşadık. Çok fazla içimizdeki acıları anlatmaya gerek yok. Sabahlara kadar anlatabileceğimiz dert ve sıkıntılar vardı. Ama kısa ve öz olması daha iyi. Olan oldu. Elimizden gelene kadar, bastonla bile olsa sahneye çıkabiliyorsak çıkacağız. Halkımız için hazırız. Umarım halkımız da bizim kadrimizi bilir yaşadığımız müddetçe. Öldükten sonra değil. Cemalê Mihê gibi, Şırnaklı Salih gibi dengbêjler unutuldu, kimse adlarını bilmiyor. Hiç kimse, bir gazeteci Cemalê Mihê mezarına gidip demiyor anlatayım, Şırnaklı Salih için de öyle. Şırnaklı Salih bu binayı dolduracak kadar klam bilirdi. Cemalê Mihê de öyle... Ama Kürt halkı dengbêjlerinin kıymetini bilmiyor. Türk milleti çocukları dahi bir şey söylese başlarının üstüne çıkarıyorlar. Bizimkiler dikkate almıyor. ‘Bunlar ne diyor’ diyorlar. Bize böyle yaklaşıyorlar” dedi.

KIYMET VERİLMİYOR!

Dengbêjliğin gittikçe azaldığını belirten Kurdê, “Çünkü kadir kıymet verilmiyor. İmkanları yok. Geçinemiyorlar. Mesela ben bir kadınım. Gidip akşama kadar fıstık topluyorum. Bu yüzden kararmışım (gülüyor). Henîfe Mersin'de limon topluyor, sebze topluyor, ekmek pişirmesi gerektiğinde ekmek pişiriyor. Botan'da iki kadın dengbêjiz, bize bir imkan sağlanabilirdi. Nitekim Silopi Belediyesi hâlâ bizimkilerin elinde. Ama bir talebimiz olduğunda ‘belediye borçlu, parası yok’ diyorlar. Diğer belediyeler için de öyle... Hiç olmazsa, örneğin Avrupa'ya gidebilmemiz için imkân sağlasınlar. İki kez gitmek istedik, gidemedik. Diyarbakır'dakiler gitti, biz gidemedik. Biz iki kadınız, iki anneyiz, niye bize yardımcı olmuyorlar?” diye sordu.

GENÇLER DENGBÊJLERE: BU NEDİR DİYOR

Gençlerin daha çok internette ve TikTok’ta zaman geçirdiğini dile getiren Kurdê, dengbêjlerle karşılaştıklarında “Bu nedir?" diye sorduklarını belirterek, çok umursamadığını söyledi. Kurdê, “Silopi'de ‘Elmalara gelin, patatese gelin’ türünde şeyler söylüyorlar düğünlerde ve buna dengbêjlik, diyorlar. O dengbêjlik değil. Dengbêjlik o dur ki insanlar etrafında toplansın, sakin bir şekilde dinlesin, ne dediğini anlamaya çalışsın. Silopi'deki müzik grupları örneğin, vallahi de ne söylediklerini anlamıyorum ben. ‘Gurmo gurmo gurmo’ ne söyledikleri anlaşılmıyor. Ama onlarda biz müzik grubuyuz, diyorlar. Kimse dengbêjliğe kulak vermiyor. Örneğin ben bir dengbêjim. Bazen düğünlerde davet ediyorlar, gitmiyorum, kulak verip dinlemeyeceklerse niye gideyim? Hepsinin aklı dansta, halayda. Silopi'de yeni dengbêj yok. Sofi Süleyman iki yıldır hasta, yatalak, felçli kimse sormuyor onu. Basın hiç ilgi göstermiyor. Öyle olunca çocukları nasıl dengbêjliğe özenecek. Eli boş gidip eli boş döndüğümde bana diyecekler, yapacak başka bir işin mi yok, evinde yiyecek ekmeğin mi yok” dedi.

Editör: Ali Çekdar KORKMA