Vücudumuzun bağışıklık sistemi, tıpkı diğer sistemler gibi kusursuz harika bir yapı. Onu yormaz, kronik hatalar yapmazsak saat gibi çalışır ve görevini yerine getirir.

Bağışıklık sistemi kendinizi daha zinde hissetmenizi, daha enerjik daha fit daha güçlü ve sağlam görünmenizi sağlayan en büyük savunma aracımızdır. Aracımız dediğime bakmayın, kendisi inanılmaz karmaşık bir yapıya sahip olmakla beraber hatasız çalışmaktadır ve elbette görevleri saydığım birkaç madde ile sınırlı da değildir.

Bu sistem hem içerden örneğin kanser gibi hem de dışardan gelen örneğin enfeksiyon ve virüsler gibi zarar verme potansiyeli yüksek düşmanlara karşı bizi ve sağlığımızı korur.

Ayrıca çevresel etmenler olan toksinler ve zararlı maddelerden de bizi arındırıp sıkıntısız bir şekilde canlılığımızı sürdürmemizi sağlayan sistem yine kendisidir.

Peki, nelerden oluşur bu kusursuz sistem?

Bağışıklığımız lökosit denilen beyaz kan hücrelerinden oluşur. Bunların bazıları sadece kanda dolaşarak devriye görevi yaparlar. Timüs bezimiz ve kemik iliğimizde üretilen bu koruma görevlileri bir uyaranla bir zararlı ile karşılaştığında antikor üretirler. Bağışıklık sistemimizde ayrıca başka önemli elemanlar da var, ama işin büyük bölümünü lökositler yüklenirler.

Bağışıklık her zaman güçlü mü ya da nasıl zayıf düşer?

Bağışıklık sistemini zayıflatan pek çok şey var. Örneğin, yeterli ve dengeli beslenememe özellikle de proteinden yetersiz beslenme bağışıklığı ciddi oranda zayıflatır bizi hastalıklara ve tehlikelere açık hale getirir.

Ayrıca bu kusursuz çalışmasını devam ettirebilmesi için mikro besin ögeleri dediğimiz vitamin mineral ve antioksidanlara da ihtiyaç duyar.

Aşırı kilo problemi diğer bir deyişle yağlanma da bağışıklık sistemini güçsüz düşürebilir özellikle şeker oranı yüksek beslenme göze çarpan büyük hatalardan.
 

Yaşam şeklimizin içinde bulunan diğer faktörler mesela hareketsizlik ve uykusuzluk da bu mucizevi sistemin çalışmasını olumsuz etkileyen durumlardan.

Bazı durumlarda mecburen kullandığımız kortizon ve kemoterapi ilaçları da bağışıklığımızı olumsuz etkiliyor.

Son dönemde biraz duyarlılığımızın ve farkındalığımızın arttığı gereksiz antibiyotik kullanımı da yine bağışıklık sistemimizin pek de sevmediği şeyler.

O zaman bağışıklığımızı nasıl güçlü tutacağız?

Bir sağlıklı beslenme profesyoneli olarak bunun cevabı ilk ve en önce tabii ki yeterli dengeli beslenmektir. Yeterli ve dengeli beslenmek sadece karnımız doyurmak veya az kalori alarak kilomuza dikkat etmek değildir.

Tüm besin gruplarından makul miktarlarda ve aşırı işleme tabi tutmadan tükettiğimiz besinler başta bağışıklık sistemimiz olmak üzere tüm sağlığımızı olumlu yönde etkiler.
Özellikle D vitamini, B12 vitamini, B6 vitamini, A vitamini, C vitamini düzeylerinizden her zaman haberdar olun.

Ayrıca demir, çinko, selenyum seviyeleriniz ne halde bilgi sahibi olun. Omega-3 ten muhakkak yeterli beslenin veya gıda takviyesi alın.

Korumak yetmez ben bağışıklık sistemim daha güçlü olsun istiyorum diyorsanız, süper besinler veya antioksidanlar diye tabir ettiğimiz maddeleri de beslenmenize veya gıda takviyenize eklemenizde yarar var. Bunlar likopen (domates karpuz), kuversetin (elma karpuz), beta karoten (havuç bal kabağı) sülfür (karnabahar lahana) allisin (sarımsak) gibi.

İŞTE SÜPER BAĞIŞIKLIK TÜYOLARI

- Yeterli ve düzenli kaliteli protein tüketin
- Probiyotik açısından zengin beslenin başta yoğurt kefir turşu olmak üzere
- Muhakkak güneşlenin ve D vitamininizi yeterli seviyede tutun
- Omega-3 zengini besin (balık vb) tüketimini artırın

- Özellikle antioksidan kapasitenizi artırın bunu en kolay tüm mevsim sebze ve meyvelerinden rengarenk beslenerek sağlayabilirsiniz