Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA) 1. Kongresi Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde ikinci gününde devam etti. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın da dahil olduğu “3. Dünya Savaşına Karşı Yeni Dönem Mücadele ve Çözüm Perspektifi” başlığı altında dördüncü oturum gerçekleştirildi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı, bu panelde “Barış ve Demokratik Toplum İnisiyatifinde Kadın Öncülüğü” başlığı altında 15 dakikalık bir sunum yaptı.

Tülay Hatimoğulları, 2021 yılında Beyrut’ta kurulan NADA’nın bölgedeki kadınlar açısından enternasyonalist bir kadın yapılanması olarak büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti.

Bölge kadınlarının bu yapıyı sahiplenmesi, görünür kılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Tülay Hatimoğulları, “Ayrıca NADA gibi kadın örgütlerinin yanı sıra karma yapılarla da bu tür çalışmaların yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün yaşadığımız savaşların, çatışmaların, sömürünün temelinde erkek egemen sistem yatmaktadır. Kapitalizmle bütünleşmiş olan erkek egemen sistem, dünya üzerindeki kaynakların çok büyük bir kısmını erkeklerin elinde toplamaktadır” dedi.

‘EN AĞIR BEDELİ HALKLAR ÖDÜYOR’

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri başta olmak üzere bu sistemin yol açtığı krizlerin ve savaşların bedelini en ağır şekilde ödeyenlerin halklar olduğunu dile getiren Tülay Hatimoğulları, “Savaş süreçlerinde kadınlar hem tecavüz, kaçırma, köleleştirme gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kalmakta hem de zorla göç ettirilmekte, mülteci konumuna düşmektedir. Kadın bedeni savaşın bir ganimeti olarak görülmektedir. Êzidî ve Alevi kadınların yaşadığı vahşet bu durumun en somut örneklerinden biridir. Yine savaşlardan kaçarak göç yollarına düşen kadınlar ve çocuklar cinsel istismar ve kaçırılma gibi ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Kadınların karşı karşıya olduğu bir diğer büyük tehdit ise antidemokratik otoriter rejimler ve siyasal İslam’dır. Kadın hareketinin zayıf olduğu ülkelerde bu tür yapılar çok daha kolay örgütlenebilmektedir. Bu durum özellikle DAİŞ ve Boko Haram örneklerinde kendini net bir biçimde göstermektedir. Bu örgütler sadece bulundukları ülkeleri değil çevre coğrafyaları da tehdit etmektedir” ifadelerini kullandı.

‘BARIŞ İÇİN TARİHİ BİR SAYFA AÇILDI’

Tülay Hatimoğulları devamında şunları söyledi: “İzninizle Türkiye’den Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu Barış ve Demokratik Toplum çağrısından kısaca bahsetmek isterim. 27 Şubat’ta yapılan bu çağrı üzerine PKK kongresini topladı. Ve 12 Mayıs’ta fesih kararını açıklayarak, demokratik siyaset yöntemini geliştirecek yapılanma kararı aldığını ilan etti. Bu gelişmeler sadece Türkiye’ye değil; Irak, İran, Suriye’ye de etkisi olacaktır. Barış ve demokratik siyaset için tarihi bir sayfa açılmıştır. Bizler de başta Kadın Meclisimiz olmak üzere hem Türkiye kadın hareketi hem Kürt kadın hareketi ortak bir mücadeleyle bu sürecin ilerlemesi için çalışıyoruz. Bu tarihi gelişmeyi şu an sizlerle paylaşmaktan büyük bir onur duyuyorum. Bu gelişme Ortadoğu’nun kanayan yarası Kürt sorununu çözme konusunda tarihi bir adım. Umarız ki barışla ve demokratik toplumun inşasıyla neticelenir.”

‘BARIŞIN SAĞLANMASI ELZEMDİR’

“Kadınların Ortak Bir Vizyonla Siyasi Çıkışı- Barış İçin Kadın Ağı” başlığı altında sunum yapan Ghada Musa şunları belirtti: “Kadınların siyasi temsili üzerine konuşacağım. Kadınların güvenlik, barış inşası alanlarındaki konumları silahlı çatışmalarla doğrudan ilişkili durumlarla iç içedir. Savaşı önleyebilecek veya sona erdirebilecek güçlü, etkin bir kadın siyasi hareketiyle mümkündür. Barışın sağlanması elzemdir. Kadınların siyasi rollerini, güvenlik ve barış inşasına olan katılımlarını artırmak gerekiyor. Yapısal yönlerden önce sistemsel yönlere odaklanmalıyız. Feminist kültür kolektif ve iş birliğini yansıtır. Erkek egemen kültürü reddeder. Feminizm aynı zamanda kadınların ötekileştirilmesini ortadan kaldırmayı amaçlar.”

‘NADA SINIR ÖTESİ BİR YAPIDIR’

“Dünya Demokratik Kadın Konfederalizminde NADA’nın Rolü” başlığıyla sunum yapan Rûken Ahmed ise şu belirlemelerde bulundu: “Bizim bugün bir araya gelişimizin sebepleri, kadın konfederalizmini yaratma konusundaki yöntemleri tartışmaktır. Kriz ve kapitalist sistemin zorluklarının arttığı dünyada alternatif yaratmaya ihtiyaç var. Bu bakış açısıyla küresel kadın komiteleri oluşturmayı amaçlayan demokratik kadın konfederalizmi önem taşıyor. NADA bu tartışmalar sonucu ortaya çıktı. NADA, dünya demokratik kadın konfederalizminin yayılması amacını taşımakta. Bu proje kapsamında etkin kadın örgütlenme ağları geliştirmeye çalışan bir platform, sınır ötesi bir yapıdır. Küresel ve yerel kadın hareketlerini birbirine bağlayacak, örgütlenme ve direniş kavramlarını yeniden bir tanıma kavuşturma amacıyla bir araya geldi.

Suriye, Irak, Yemen ve Libya gibi ülkelerde kadınlar çatışmalar nedeniyle sistematik şekilde baskıya maruz kalıyor. Bu çatışmaların en tehlikeli sorunlarından biri de zorla yerinden edilmedir. İnsani yardıma ulaşma konusunda zorluk çeken kadınlar, mülteci kadınlardır. Bu da bizi kadın özgürlüğü konusunu ele alma konusunda bir zorunluluğa götürüyor. Erkek egemen sistemin kendisiyle yüzleşmeden ortaya çıkartılan reform arayışları geçici çözümler hatta çözümsüzlük yaratmaktadır.”

‘KADINLAR DİRENİŞ SEMBOLÜ HALİNE GELDİ’

“Çağımızın Sorunlarına Kadın Cevabı Olarak Kadın Devrimi” başlığı altında sunum yapan Şehrezad El-Casêm şunları ifade etti: “Tarihin başlangıcından bu yana, ataerkil sistemlerle yönetilen toplumlar erkeklere hayatın tüm alanlarında egemenlik vermiştir. Bu sistem, insanlığın gelişimini etkileyen derin krizler ve sorunlar yaratmış, kadına karşı mücadeleye ve onun dışlanmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda toplumlar yaratıcı enerjilerden mahrum kalmış, geri kalmışlık süresiz bir şekilde uzamış ve toplumsal krizler yaşayan kuşaklar ortaya çıkmıştır. Bugün dünya, bu sistemin çözülmesi gerektiğinin farkındadır ve bu kez halkların adaletini sağlamak için öncülüğü kadın ve onun devrimi yapmaktadır. Bunun somut örneklerinden biri, Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadın devrimi deneyimidir. Kadınlar, öz yönetim projesiyle toplumsal hayata etkin katılımın canlı bir modelini sunmayı başarmıştır. Kadınlar, Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) aracılığıyla DAİŞ’e karşı direnişte merkezi bir rol oynamış ve dünya çapında kadın direnişinin sembolü hâline gelmiştir.”

Kongre, yarın üçüncü gününde devam edecek.

Kaynak: MA