HABER/Jan BELEK
Türk-İş’in eylem takvimi uyarınca Diyarbakır’da önce Seyrantepe mevkiindeki Karayolu Bölge Müdürlüğü Yerleşkesi’ne gelen Başkan Ergun Atalay, Yol-İş’e bağlı emekçilerle buluştu.
Kamu emekçileri ile kısa bir görüşme yapan Atalay, “İşler iyiye gitmiyor, telafisi mümkün olmayan bir yola doğru ilerliyoruz. Ülkeyi yönetenler ya akıllarını başlarına alıp makul teklifimizi kabul ederler, ya da önce DEMİR –YOL, daha sonra Madenciler ve sırasıyla diğer sendikalar genel greve gideceğiz” dedi.
Atalay, daha sonra saat DSİ 10. Bölge Müdürlüğü'nde TES – İŞ’e bağlı kamu emekçileriyle bir araya gelerek, ilk kitlesel basın açıklamasını yaptı.
“MASA SUSARSA, ALAN KONUŞUR”
Atalay, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün Diyarbakır'dayız. Sabahleyin karayolu işçileriyle beraberdik. Şimdi de Devlet Su İşleri işçileriyle beraber burada 600 bin işçinin kamu sözleşmesiyle ilgili Türk iş’in taleplerini, işçilerin taleplerini sizlerle paylaşacağız. Geçen hafta Çarşamba günü Maliye Bakanlığı'nın önünde Türkiye'deki bütün sendika başkanları, yöneticileri ile beraber 6 bin arkadaşımızla beraber Anıtpark'ta toplandık. Maliye Bakanlığı'nın önünde bir buçuk saat yüründü. Sıkıntımızı, derdimizi kamuoyuyla paylaştık. Masa susarsa alan konuşur. Aynen bugün de o oluyor. Masa sustu. Bugün 81 vilayetteyiz.”
“ÜLKEDE DEVASA BİR EKONOMİK PROBLEM VAR”
Ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıya dikkat çeken Atalay, şöyle devam etti: “Şu anda bu ülkede asgari ücretlinin sıkıntısı var mı? Var. Emeklinin sıkıntısı var mı? Var. Kadının sıkıntısı var. Engelliğin sıkıntısı var. Ekonomik bir problem var mı? Hem de devasa boyutta var. Bundan 24 ay evvel dolmadı. Bir sözleşme yaptık. Arkadaşlarımızın tamamına yakını memnundu. Şu anda geldiğimiz nokta ortada. Sözleşmeden 6 ay sonra ne para kaldı, ne pul kaldı.”
“GREVDEN BAŞKA GİDECEK KAPIMIZ YOK”
Atalay, açıklamasının devamında hükümete seslenerek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Maliye Bakanı ve Çalışma Bakanı, ülkeyi yönetenler olarak kamu işçisinin bu haklı talebine kulak versinler. Bizim eylem yapalım, miting yapalım, grev yapalım, böyle bir sevdamız yok. Ama gideceğimiz başka kapı yok. İşte bugün buradayız. Haftaya üç tane daha eylem takviminiz var. Onu uygulayacaksınız. Akabinde de Temmuz'un 15'ine kadar grev kararı almak durumundasınız.
Ülkenin bu kadar sıkıntılı olduğu bir ortamda bizim bu taleplerimize kulak vermezlerse, bizim şu anda huzurumuz yok. Bizim huzurumuz yoksa evde de huzurumuz yok. Huzurumuz yoksa iş yerinde de verimimiz yok. Bizim huzurumuz yoksa başkalarının huzuru bozulur. Onun için fazla bir zamanımız kalmadı. Kamu işçisinin, Türkİş’in, buradaki devlet su işlerinin zamanı yok. İnanın, kulak verin. Yarın öbür gün geç olur, kaçan trene binemezsiniz. Gazozun havasını kaçırmayın. Havası kaçan gazoz, gazoz olmaz su olur. Onun için biz burada evimize huzur istiyoruz. İşimize huzur istiyoruz. İnsan gibi yaşamak istiyoruz.”