Yaşadığım Bursa bir cennet şehir,
Unutulur mu Dicle denilen nehir?
O Lebeni aşı, Karpuz ve Mehir,
Tadını unutan namerttir ana.

Kimse yapamıyor sen gibi aş’ı,
Pirincin içinde hep buldum taşı,
Bacım Sultan’ı ve, diğer kardaşı;
Unutan alçaktır, namerttir ana.

Her zaman kalbimde sevginiz vardır,
Başımın üstünde yeriniz vardır,
Şu gurbet yüzünden aklım firardır,
Dua’m sizinledir bilesin ana.

O torunun “Dilan” özledim diyor,
Bendeki hasreti o da bilmiyor,
Adını andıkça gözüm doluyor,
Zalım gurbet sensiz olmuyor ana.

“Mazlum”da, “Umut”ta kendi halinde,
Hasretin yaralar açar sinemde,
Gurbet kavururken, o bamtelinde;
Notalar hüzünle çalar be ana.

Gelinin de diyor bu yaz gidelim,
Anamın elini çokça öpelim,
Bir iki ay kalıp sonra dönelim,
Yol; bir türlü kısmet, olmuyor ana.

Dünyalar tatlısı birde “Baran” var,
Evde sağı solu başıma yıkar,
Her yeri yıksa da; kim, kim takar?
Resmini görünce şaşırır ana.

Olur da ölürsem yaban ellerde;
Kötü anmasınlar beni dillerde.
Hakkını helal et yarın mahşerde,
Sanma senin oğlun namerttir ana.