ÖZEL HABER / Mehmet Mucahit CEYLAN

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, PKK’nin silah bırakma ve kendini feshetme kararına ilişkin Güneydoğu Ekspres’e önemli değerlendirmelerde bulundu. PKK’nin silahsızlanma sürecinin zamanlamasına ilişkin konuşan Coşkun, İsrail’in saldırgan politikaları ile Suriye’de Esad rejiminin çözülmesinin bölgede yeni bir güç dengesi oluşturduğunu belirtti.

Bu değişimlerin Türkiye’yi iç meselelerinde adım atmaya zorladığını vurgulayan Coşkun, “Bu sürecin gerçekleşmesinin en önemli nedeni bölgesel dinamikler, yani bir taraftan İsrail’in bölgede yürüttüğü saldırgan siyaset, diğer taraftan da Suriye’de 61 yıllık Esad rejiminin çökmesi, bölgede yeni bir harita ortaya çıkarttı, yeni bir güç haritası ortaya çıkarttı. Dolayısıyla bölgedeki bütün devletler kendilerini yeni duruma göre konumlandırmak zorunda kaldı. Türkiye’nin de bu durumda kendi iç tahkimatını yapabilmesi, gelen dalgaya karşı daha güçlü bir şekilde durabilmesi için öncelikli olarak Kürt meselesinde silah boyutunu devre dışı bırakması gerekiyordu ve PKK’yı silahsızlandırması gerekiyordu. Gerçekleşen sürecin temel nedeni bu” dedi.

“KÜRT SOSYOLOJİSİ DEĞİŞTİ”

PKK’nin bu kararla ne kazanabileceği sorusuna yanıt veren Coşkun, bu adımın bir pazarlık süreci değil, çok katmanlı bir dönüşümün sonucu olduğunu ifade etti. Coşkun, şunları aktardı:

“PKK’nin yapmış olduğu açıklamalarda bu süreci bir al-ver süreci olarak nitelendirmediğini biliyoruz, yani bu klasik bir al-ver süreci değildir diyor. Bence bu süreci birkaç gelişmenin bir sonucu olarak düşünmek lazım;

Coşkun2

Birincisi, Suriye’deki yapının Şam ile entegre olması. Bu PKK açısından son derece önemliydi, oradaki gelişmelerin hızlanması süreci de hızlandırdı.
İkincisi, dünyanın değiştiğini PKK de kabul ediyor. Yani bu çağda bir ulusal mücadeleyi silahla yürütmenin imkanları son derece zor. PKK bunu açıklamalarında ifade etti.

Üçüncüsü de Kürt sosyolojisinin değişmesi. Yani Türkiye’de Kürtler artık siyaset içerisinde yol almayı istiyor, o nedenle PKK kendi misyonunu tamamladığını, bundan sonraki mücadelenin siyasi bir fonda devam edeceğini ifade etti. Dolasıyla PKK’nin bu silah bırakma kararını bu üç önemli faktörün bir bileşkesi olarak değerlendirmek lazım.”

“HÜKÜMETİN HEDEFİ ÇATIŞMASIZLIK ORTAMI”

Sürecin hükümet açısından taşıdığı anlamı değerlendiren Coşkun, PKK’nin silahlı varlığının Türkiye’ye ekonomik, hukuki ve siyasi yük getirdiğini ifade etti. Silahlı çatışmanın sona ermesinin hükümet için siyasi bir başarı olduğunu kaydeden Coşkun, bu gelişmenin hükümetle DEM Parti arasında yeni bir yakınlaşma zemini oluşturabileceğini belirtti. Anayasa değişikliği gibi kritik adımların da bu atmosferde daha kolay atılabileceğini söyleyen Coşkun, şöyle konuştu:

“Hükümetin tabi ki en önemli amacı bu silah meselesini ortadan kaldırmak. Çünkü PKK’nin silahlının varlığı Türkiye’de çok ciddi problemleri de beraberinde getiriyordu. Hem hukuki alanda hem siyasi alanda hem ekonomik alanda ciddi açmazlarla ülkeyi karşı karşıya bırakıyordu. Dolayısıyla 40 yıllık bir çatışmayı bitirmiş olmak, hükümet açısından siyasi bakımdan büyük bir başarı. Öte taraftan bu süreç aynı zamanda hükümetin DEM Parti’yle yakınlaşmasına da sebebiyet verecektir kuşkusuz. Eğer hükümet bir anayasa değişikliği yapmayı isterse, dilerse, veya bu konuda bir hazırlığı varsa, o zaman bu süreç içeresinde atılacak adımlar bu anayasa değişikliğiyle daha kolay, daha yapılabilir hale getirebilir.”

“ASIL MESELE ENTEGRASYON SÜRECİ OLACAK”

Son olarak sürecin başarı şansını değerlendiren Coşkun, silah bırakma kararının önemli bir eşik olduğunu, ancak asıl zorluğun entegrasyon sürecinde yaşanacağını belirterek şunları ifade etti:

“Yani PKK’nin kendini fes etme kararı alması, ciddi bir merhale aldığımızı gösteriyor, bunu öncelikle teslim etmek lazım. Çünkü silahın ortadan kalkması, Türkiye’de atmosferin değişmesine bir katkı sağlayacak. Ancak, silahı bıraktı veya kendini fes etti diye bütün her şeyin bittiğini söyleyemeyiz, önümüzde uzun bir süreç var. Yani bu silahsızlanan örgüt mensuplarının eve nasıl dönecekleri, onların toplumsal hayata nasıl entegre olacakları gibi önümüzde devasa sorunlar da bulunuyor. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte hükümetin bir taraftan bu silahsızlanmayı, bir taraftan eve dönmeyi, bir taraftan da PKK mensuplarının hukuki, siyasi ve toplumsal hayata katılımını sağlayacak tedbirleri alması gerekiyor. Burada bence en önemli konu zaman yönetimi. Yani çok fazla zamana yaymamak lazım. Çünkü zamana yaydığınızda bozucu unsurlar devreye girebilir. O nedenle en kısa süre içerisinde bu adımların atılıp sürecin tamama erdirilmesi gerekiyor.”

Muhabir: Mehmet Mucahit CEYLAN