ÖZEL HABER - FARUK BALIKÇI
Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Yenievler Mahallesi’nde, Ambar Çayı sulama kanallarının geçtiği 150 bin dönümlük alanda bir yabancı petrol şirketi arama ve depolama çalışmalarına başladı. Proje, acele kamulaştırma yöntemiyle hayata geçirildi. Diyarbakır Barosu ve Ekoloji Derneği bu karara itiraz ederek yürütmenin durdurulması için 3. İdare Mahkemesi’ne iptal davası açtı. Mahkeme keşif yaptı, şimdi bilirkişi raporu bekleniyor.
SU VE TARIM ARAZİLERİ TEHLİKEDE
Baro ve dernekler, projenin yer altı ve yer üstü su kaynaklarını tehdit ettiğini, tarım arazilerinin zarar göreceğini ve çevrede yaşayan köylülerin geçim kaynaklarını kaybedeceğini belirtti. Dava dosyasında, proje alanındaki su kaynaklarına dair hiçbir bilimsel analiz veya koruma planının bulunmadığına dikkat çekildi.
DSİ: GEREKLİ İZİNLER ALINMAMIŞ
Devlet Su İşleri (DSİ) de projeye yönelik görüşünde, sondaj ve sismik faaliyetlerin su kaynaklarına zarar verebileceği yönünde görüş beyan edip, bu nedenle dosyada debi ve su kalitesi ölçümlerinin olması, yer altı sularının korunmasına dair yönetmeliklere uyulması gerektiğini belirtti. Proje faaliyetinin su ihtiyacının karşılanması için açılacak sondajlar için bölge müdürlüğünden izin alınmasına vurgu yapan DSİ, ayrıca alanın tarım dışı kullanımı için de izin alınması gerektiğini belirtti.
BARO’DAN MAHKEMEYE: İPTAL EDİN
Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet İnan, kentin ve kamunun yararını gözeten enerji ihtiyacının karşılanmasının önemli olduğunun farkında olduklarını ifade etti. İnan, mahkemeye sunduğu beyanda, “Fakat bizim tartışmaya açtığımız enerji üretimi yapılırken su varlığımızın, toprağımızın ve tarımsal üretimimizin yok edilmemesi hususlarıdır. Çünkü tarımsal üretimi dışa bağımlı hale gelmiş ve su varlığı kendisine yetmeyen bir ülkenin, kendi enerjisini üretmesinin de hiçbir anlamı kalmayacaktır. Hatta su varlığının riskli seviyelere gelmesiyle, tüm enerji üretim faaliyetlerinde su kullanılması hasebiyle enerji üretimi de yapılamayacaktır. Bizzat petrol faaliyetlerinin kendisinde sondaj soğutma işlemlerinde tonlarca su kullanılmaktadır. Ve önemle belirtmek gerekir ki, mahkemenizin davaya konu işlemi iptal etmesi petrol arama -çıkarma faaliyetlerini sekteye uğratmayacaktır. Tam tersi, bundan sonraki petrol arama-çıkarma faaliyetlerinde yer altı su rezervlerinin gözetilmesine ve değerli tarım arazilerinden önce alternatif alanların sorgulanmasına ön ayak olarak, sürdürülebilir bir petrol-enerji politikasının zeminini hazırlayacaktır” dedi.
“KÖYLÜLER MÜLKSÜZLEŞTİRİLİYOR”
Kentte son 3 yılda petrol arama faaliyetlerinin hızla arttığını, özellikle tarım alanlarının bu nedenle yok olduğunu belirten İnan, şöyle devam etti:
“Diyarbakır’da son 3 yılda inanılmaz derecede petrol arama çıkarma faaliyeti başladı. Mera ve tarım alanı yok edilerek yapılıyor. Yaşam alanlarının iyice dibine giren ve çok tehlikeli olan devasa bir proje, tarım topraklarını ve yer altı yer üstü sularını olumsuz etkileyecektir. Hayatımızı doğrudan etkileyen ve yaşam hakkına tehdit boyutuna ulaşan iklim kriziyle beraber su kıtlığı ve sağlıklı gıdaya ulaşım problemi artık önümüzdeki en önemli meseledir. Aynı zamana acele kamulaştırma yöntemi uygulandığı için köylüler mülksüzleştirilerek geçim hakkı, yaşam yok ediliyor.
“SU KUYULARINA KİMYASAL KARIŞTI”
Petrol arama çıkarma faaliyetlerinin su varlıkları üzerinde bir tehdit söz konusudur. Birçok su kuyusuna petrol ve kimyasal maddeler bu faaliyetler sırasında suya karıştı. Yabancı şirketler Diyarbakır topraklarına dayandı. ÇED raporunun hiçbir tedbir alınmayarak doğa ve yaşamı gözetmediği ortadadır. Hayatımızı doğrudan etkileyen ve yaşam hakkına tehdit boyutuna ulaşan iklim kriziyle beraber; su kıtlığı ve sağlıklı gıdaya ulaşım problemi artık önümüzdeki en önemli meseledir. Projenin iptalini bekliyoruz.”