ÖZEL HABER / Mehmet Rumet SOYLU – Veli BALTACİ
Merkez Sur İlçesi Tahir Elçi Sokağı'ndaki Yeni Kapı'da yer alan bir kafede açılan sergiye, büyük ilgi gösterildi. Gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuşan Gökçe, sanatı ve sergisine dair bilgi verdi. En önemli eserlerinden bir tanesinin Mem û Zîn olduğunu vurgulayan Gökçe, bu eseri çizdiğinde çok heyecanlandığını söyledi.
ÇOK ÖZEL VE YOĞUN EMEK İSTEYEN BİR SANAT
Çok özel ve yoğun emek isteyen tezhip sanatının tamamen bir sabır işi olduğunu ifade eden Gökçe, "Tezhip sanatı, el yazması kitapların yapraklarına uygulanan süsleme sanatıdır. 3 yıl boyunca bunun eğitimini aldım. Aldığım eğitimler sonrası, bunu bir sergiyle taçlandırmak istedim. Ama sergi öncesi bir süre üzerinde çalıştığım eserlerimi sadece arkadaşlarım ve çevremle paylaştım. Zaman içinde arkadaşlarımın ısrarları ve kendimi hazır hissettiğim için, çalışmalarımı sanat severlerle buluşturmaya karar verdim. Daha önce de ders aldığımız zaman, hocamızın açtığı sergilere bir iki eserimle katılmıştım. Bugün ise eserlerimi sergiledim ve bu benim için çok büyük bir mutluluk" dedi.
TEZHİP SANATININ ÖZELLİĞİ
Uzun yıllardır resim üzerine çalıştığını ve bir terapi gibi geldiğini söyleyen Fatma Gökçe, “Sergimin ana teması tezhip sanatı üzerine. Uzun yıllar bu sanat dalına karşı çok özel bir ilgim vardı. Zaman içinde bunun sadece ilgi ile kalmasını istemediğim için kurs alarak daha da perçinlemek istedim. Aldığım derslerin son derece yararını gördüm. Yeri gelmişken, herkesin özellikle kadın arkadaşlarımızın böylesi etkinliklerle meşgul olmasını tavsiye ederim. Tezhip, Kur’an’ı Kerim süslemede çok güzel duruyor. Çoğunlukla altın suyu kullanılarak yapılan bir sanat dalı. Olabildiğince meşakkatli bir iş ama sonuçları itibari ile çok güzel” diye konuştu.
“BU İŞİ YAPABİLİRİM ARTIK”
Eğitiminin ilk döneminde çini boyama tekniği ile başladığını belirten Gökçe, şöyle devam etti:
"Zaman zaman yağlı boya da çalışmışlığım da vardır. Nitekim çizdiğim Şahmeran da öyle bir çalışma. Daha sonra beğendiğim tabloları çizebileceğimi düşündüm ve o yönde kendimi motive ettim. Beğenip yapmayı planladığım bir çalışmanın çıktısını alıyor ve boyutlandırmam gerekiyorsa o işlemi de yaptıktan sonra çizmeye başlıyorum. Bir iki kişisel denemeden sonra, ‘evet bu işi yapabilirim’ dedim kendime. Tabi takdir sanatseverlerindir, ama yapabildim diyebiliyorum."
MEM Û ZIN ÇOK ÖZEL BİR ESER
Bütün çalışmalarının kendisi için önemli ve özel olduğunu ifade eden Gökçe, şunları söyledi:
"Ama bazıları var ki ayrı bir özelliği vardır. Mesela Ehmedê Xanê’nin meşhur Mem û Zîn eserini çizmeye çalıştığımda çok heyecanlanmıştım. Minyatür ama tezhip tekniği ile yapmaya çalıştım. Mem û Zîn figürü ile birlikte bir beyit var. Bunu, 5 ay gibi bir zaman diliminde yaptım. Ama bir günde de biten eserlerim var, uzun solukla eserlerim de var."
'ESMA-ÜL HÜSNA ÇALIŞMAK HEYECAN VERİCİ'
Tezhip sanatı üzerine olan Esma-ül Hüsna (Allah’ın İsimleri) çalışmasında 1 gram altın kullandığını aktaran Gökçe, "Bu çalışmam da uzun sürdü. Çok ince ve sakin çalışmak gerekiyor. Allah’ın isminin olduğu bölümleri yuvarlak bir altının içine yerleştirdim. Neredeyse milimetrik çalışıyorum. Çalışmalarımda numaralandırmış tezhip fırçaları kullanıyorum. Çok ince olan bu kıl fırçalar. En ufak detayın bile çizilmesine katkı sunuyor" diye konuştu.
MEKAN EKSİKLİĞİ VAR
Serginin yapılması için mekanının kapılarını açan Tülay Pusat Ak ise, “Diyarbakır’da son zamanlarda bu tür etkinliklere talep oldukça fazlalaştı. Ancak üzülerek söylemem gerekir ki, mekan sıkıntısı yaşandığına tanık oluyoruz. Fatma hanımın öyle bir arayışının olduğunu öğrenince mekanımı kullanabileceğine karar verdik. Yeni bir mekan olmamız olmasına rağmen bu tür etkinliklere kapımız artık açık" dedi.