Artık son bahar ve onun kokusunu alıyoruz. Bir anda yağan yağmur ve topraktan gelen o koku ne güzel. Hafif serin bir hava başladı. Yazın o bunaltıcı sıcağını artık gerimizde bırakırken, kışa doğru da yol alıyoruz. Hayat öyle işte, mevsimler birbirini kovalarken, bir bakmışız yıllar geçmiş.

Bu yıl da perdesini kapatan yaz, bizimle vedalaştı. Yazın rengarenk olan ağaç, çiçek ve börtü böceklerin rengi de sonbaharla birlikte değişiyor. Yapraklar sararmaya başladı ve güneş o yakıcı sıcaklığının etkisini yitiriyor artık.

İnsan ve doğa arasında birbirini etkileyen ve besleyen çok derin bir ilişki var. Dolayısıyla her mevsimin de insan bedeni ve psikolojisi üzerinde ayrı bir etkisi var.

Mevsimler bizi kucakladığı gibi, bizim de mevsimleri kucaklamamız gerekiyor. Sonbahar rüzgarı bizi yeniliklere götürürken, bizde ona teslim olmalıyız. Eğer biz mevsimlerle aheng içinde olursak mutlu oluruz. Çünkü huzur ve mutluluğun saklandığı mevsimdir sonbahar.

Sonbaharın savruluşu güzeldir. Çünkü yaşam insanlara her zaman bir şeyler sunar ve sonbahar ise sunulanlardan insanların faydalanmasını sağlar.

Genelde sonbahar hüzün mevsimi olarak anılır. Çünkü yapraklar ağaçları terk eder ve kuşlar da uzak diyarlara göç eder. Ama unutmayın, mevsimlere anlamlar yükleyen de biziz yine. O yüzden derim ki sonbaharı güzel düşünün.

Her sonbaharda Ataol Behramoğlu’nun Eylül Sabahının Serinliği şiiri aklıma geliyor. Ve bu Eylül de bu şiiri köşemizde yine sizinle paylaşıyorum.

Eylül sabahının serinliğini

Yaprakların serinliğini

Ciğerlerime dolduruyorum

Sessizlik ve serinlik

Birleşiyor

Yıkanmış güvercinler

Ve çok uzakta bir tren sesi

Her zaman yeniden başlamak duygusu

Doğuyor içimde

Her uyanışımda

Düşmanlarımı bağışlıyorum

Daha çok seviyorum dostlarımı

Her uyanışımda

Eylül sabahının serinliğini

Yaprakların serinliğini

Yüreğime dolduruyorum