İYİ Parti kurucularından Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, partisinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ile ilgili yaptığı “FETÖ” suçlaması iddiası ile ilgili yaptığı açıklamalar ve biraz da eş zamanlı olarak CHP-İYİ-HDP ve Saadet partilerinin birlikte yeni bir anayasa hazırlığı çalışmaları 2018’de başlattıkları konusunda ileri sürdüğü görüşler gündeme oturdu. Oturmakla kalmadı tarafların sinirlerini de gerdi diyebiliriz. Geçen haftayı tartışılan bu sıcak gündem maddeyle geçirdik. Tabi bu konuda gözler Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin genel başkanlarının yapacakları açıklamalara çevrildi.

İlk olarak İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in yapacağı açıklama ve Ümit Özdağ ile ilgili alacağı tutum merak konusuydu. Zira partisinin bütün il başkanları imza vererek Sayın Özdağ’ın partiden ihracını istemişlerdi. Bu imzalar Buğra Kavuncu ile ilgiliydi fakat asıl konu HDP ile yapılan anayasa çalışmaları ve bunun sonucunda hazırlanmış olan taslak veya metnin içeriğinin yol açacağı tepkilerdi. İçerikte mevcut anayasanın tartışılamaz ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez olan maddelerin değiştirildiği iddiaları tartışılmaya devam etmektedir.

İYİ Parti, İstanbul İl başkanı Buğra Kavuncu’ya sahip çıkarak parti meclisi de toplanarak oy birliği ile Ümit Özdağ’ı partiden ihraç etti. Bu arada Genel Başkan Meral Akşener de bir açıklama yaparak, HDP ile anayasa çalışmalarına şu veya bu şekilde katılmadığını kesin bir dille reddetti.  CHP Lideri kemal Kılıçdaroğlu da yeni anayasa ile ilgili yapılan tartışmaları hayretle izlediğini belirterek söz konusu olan yeni bir anayasa çalışmalarının kesinlikle yapılmadığını ileri sürdü.

HDP Tarafı Neden Sessiz?

Hal böyle iken konu ile ilgili olarak HDP cephesi hala sessiz. Peki, ama HDP neden sessizlik içinde? Oysa HDP sessiz olmamalı, çünkü böyle bir çalışma varsa veya yoksa HDP tarafı açıklama yapmak durumundadır. HDP’nin böyle bir çalışma ile ilgili açıklama yapmaması ne anlama geliyor? Eğer böyle bir çalışma yapılmışsa birilerini mi koruyor yoksa tartışmanın gidişatına göre bir tutum belirleme içine mi girmiş durumda?

Şu sürece bakın, ben de Sayın Kılıçdaroğlu gibi hayretle izliyorum. HDP ile çalışma içerisinde olma neden herkesi, her genel başkanı “yalanlama” noktasına getirmiş durumda? Bu gibi işlerde HDP, Millet İttifakı’nın bütün liderleri tarafından reddedilmektedir.  Son yerel seçimlerde de HDP hiçbir zaman resmi ve yasal bileşenden sayılmadı. Ama oy vermeye gelince “HDP, yasal bir partidir, iktidar onu kriminalize etmeye çalışmaktadır” deniyor. Yüzde 13 civarında oy alan bir bileşene bu kadar ancak sahip çıkılıyor. O halde şu soruyu sormak gerekiyor:

İddia edildiği gibi yeni bir anayasa çalışmalarına HDP ile birlikte girilmişse, demek ki bir sıkıntı yokmuş ve yasal partiymiş. O halde konu diğer bileşenlerin üst düzey ağızları tarafından neden özellikle “yalanlama” ve “reddetme” inkar edilmektedir?

Öyle anlaşılıyor ki Millet İttifakı’nın yasal bileşenleri olan CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi, “yasal” olan HDP’yi kullanmaktadır. Durum böyle ise HDP, bu bileşenleri kullanıyor mu veya kullanabiliyor mu?

İddia edilen yeni bir anayasa hazırlık çalışmalarına Millet İttifakının elbette üst düzey yöneticileri katılmamış olabilir. Ancak kendilerini temsil eden ve anayasa hukuku alanında uzman olan şahsiyetler katılmış olabilir.

Demokrasilerde böyle çalışmaların olması bize göre normaldir, yapılmalı hatta açık bir şekilde yapılmalıdır. Yapılan çalışmalar kaydı alınmalıdır ki, sonradan üzerinde spekülasyonlar yapılmasın. Öyle tahmin ediyoruz ki, olmuşsa eğer bu çalışma, kanaatime göre yapılmış, kaydı da vardır diye düşünüyorum. Bu kayıtların kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir ki, konu ile ilgili kafa karışıklıkların önüne geçilebilsin.

Millet İttifakı’nı oluşturan bileşenlerin liderlerine sormak gerekmiyor mu: HDP’nin varlığı sizin için ne zamana kadar kaygı unsuru olacak? Daha kaç kere ile “HDP ile hiçbir birlikteliğimiz yok” ve HDP yönetimi de bunu susarak karşılayacak?  

Bu gibi tutumlar, geliştirilmek istenen demokrasiye çok zarar vermektedir. Bu konular siyasette taktik konusu olamaz, stratejik değeri olan konulardır. Öte yandan bu şekilde yapılan politikalar muhalefeti iktidar karşısında daha da zayıflatmaktadır. Net olmak, cesaretli tutum ortaya koymak siyasette başarıya giden yolun anahtarıdır. Böyle davranmakla Millet İttifakı, dikiz aynasında uzaklaşan nesne gibi iktidar olmaktan uzaklaşmaktadır.

HDP ise,  Millet İttifakı’nın “yalanlama” ve “reddetme” tutum alışları arasında bir oyuncağa dönüşmüş durumdadır. HDP yönetimi artık her şeyi başta Kürtler olmak üzere bütün Türkiye’ye hatta dünya kamuoyuna açıklamak zorundadır. Aksi durumda HDP’nin ismindeki “halklara” bir demokratik faydası olamaz. HDP’nin sessizliği tutarsız muhalefet anlayışının ömrünü uzatmaktadır sadece.

Saygıyla…