ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA / Veli BALTACI

Diyarbakır Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Şiyar Bozhan, kentte mali müşavirlerin yaşadığı sorunları ve kentin ekonomik mali tablosuna dair gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e özel açıklamalarda bulundu. Bozhan, “Mali müşavirler, bu ülkedeki mesleki ekonomik faaliyetlerin hem belgelerinin toparlanması, hem beyan ve verilerin verilmesini yapıyorlar. Esas işleri budur. Meslektaşlarımız kolay kolay sokağa dökülen gruplar değildir. Daha çok bürolarında işlerinde ve güçlerinde olanlardır. Fakat bu son zamanlarda özellikle bir, iki yıl içerisinde Türkiye'deki ekonomik veriler ve tablolarla da alakalı sorunlar yaşıyorlar.

Gelir İdaresi ve Maliye Bakanlığı vergi toplamayla ilgili yoğun bir tahsilat durumuna geçti. Bu ülkede de vergiler mali müşavirler üzerinden toplanıyor. Mali müşavirler, zaten esas kayıt, beyanlar nedenlerinden dolayı yoğunken, bu son zamanlarda kamuoyu ve müşterilerimizin de gözünden kaçtığı çok ciddi bir iş yükü ile karşılaştı" dedi.

Diyarbakır'ın Mali Tablosu En Gerilerde3


BÜTÜN İŞ YÜKÜ MALİ MÜŞAVİRLERİN ÜZERİNDE

Sadece Nisan ayında Maliye Bakanlığı'nın bildirmiş olduğu 56 bildirimin olduğunu ifade eden Bozhan, şöyle devam etti: "Bunların hemen hemen hepsi meslek gruplarımızın kontrolü ve çalışması onayından geçiyor. Meslek mensuplarımız kendi asıl işlerini yaparken, yoğun bir iş yüküyle de karşılaştılar. Bu iş yükü meslektaşlarımızın üzerinde yoğun bir baskı ve stres yarattı. Özellikle de bayram gibi tatillerde bu baskı ve stres daha da arttı. TMMOB nezdinde Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi’yle birçok girişimlerde bulunduk. Bunlarda da beklenti karşılanmadığı için TMMOB öncülüğünde Türkiye'nin 81 ilinde 75 odamızın sahipliğinde sokaklara çıktık. Sorun ve taleplerimizi haykırdık. En önemli sorunumuz iş yüküdür. Bu iş yükü belli bir kısımdan sonra artık angaryaya dönüşüyor.

Diyarbakır'ın Mali Tablosu En Gerilerde5

Bu ülkede şuan dijital ve elektronik ile ilgili bir süreç yaşanıyor. Bazı kayıtlar ve veriler kendi ellerinde varken, tekrar tekrar bizlerden istenilen hale geldi. Çünkü bu son zamanlarda yine enflasyon sürecinden geçiyoruz, enflasyon muhasebesi ile ilgili bir düzeltme sorunu ortaya çıktı. Gelir İdaresi paraya ulaşmak için bu mali tabloların revizesini istiyor. İş dünyası bu enflasyon düzeltilmesinden kaynaklı ortaya çıkacak değer artışları nedeniyle vergiyle karşı karşıya. Bu iki işlemin arasında tüm iş yükü mali müşavirlerin sırtında kaldı. Mali müşavirler de, bu iş yükü için maalesef ücretlerini alamıyor. İş dünyası 'biz hem vergi vereceğiz, hem de bu ücreti vereceğiz' gibi bazı sorunlarla yüz yüze gelmeye başladılar meslektaşlarımız. Haliyle ücretlerimizi de alamadığımız için bizim iş yükü bizim için hem sıkıntılı bir iş yüküne dönüştü, hem de angaryaya dönüştü. Meslektaşlarımız bu konuda gerçekten ciddi sorunlar yaşamaya başladı.”


“ÜLKENİN HASTALIKLI DURUMUNU ÖNCEDEN GÖRMÜŞLER”

"Bizim mesleğimiz hasta olacak birinin ne zaman hasta olacağını bilir" tanımlamasını yapan Bozhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü o verilerin ve o tabloların bilançoları önceden bize gelir. Bir işletmenin durumu nasıl, nereye doğru gidiyor biliriz. Dolayısıyla ülkenin ekonomisinin de nereye gideceğini biliyoruz. Gelinen bu süreci 3-4 yıl öncesinden biliyorduk. Birçok ülkede ekonomik kriz vardı, bu ülkeler faiz oranlarını artırarak bir nebze de olsun krizin önüne set çektiler. Bizim politikamız ise tam tersi oldu.

Diyarbakır'ın Mali Tablosu En Gerilerde4

Dolarların 4-5 seviyede olduğu, faizlerin 12-13 seviyesinde olduğu bir dönemde biz faizleri 9-8 ve hatta 7'ye düşürdük. Bizim o dönemlerde faizleri artırmamız gerekiyordu. Maalesef ki, bu ekonomik politikalar, siyasi iktidarın bakış açısıyla da yönetildiği için bugüne geleceğimizi biz zaten öngörüyorduk. Haliyle Diyarbakır da bu ülkenin ekonomisinin bir parçası. Diyarbakır, Türkiye'de ekonomisi en olumsuz etkilenen kentlerin başında geliyor. Çünkü hem Türkiye'deki coğrafik yeri itibariyle, hem sosyolojik, hem politik ve diğer meselelerden kaynaklı Diyarbakır ve halkı ekonomisiyle, işvereniyle ötekileştirilmiş bir pozisyonda. Dolayısıyla Diyarbakır'ın ekonomisini de Türkiye'nin içerisinde ortalamaya vurduğumuz zaman ortalamanın da gerisinde kalan bir kent konumunda."


“DİYARBAKIR FİNANSA ERİŞEMİYOR”

Diyarbakır'ın şuan finansa erişemediğine de vurgu yapan Bozhan, "İş dünyası faaliyetlerini sürdürürken finansa ve krediye erişmesi önemli bir konu. Dünyanın hiçbir yerinde bir işletme kendi öz kaynak ve sermayesiyle iş yapmıyor. Haliyle dışarıdan borçlanarak ve krediye başvurarak işini yapabiliyor. Kentin en önemli sorunlarından biri de krediye erişim sorunudur. Bu sorun da yine kentin özgün kaynaklarından oluşan bir sorun. Bu sorun da, ipotekle teminata karşılık bir kredi veriliyor ya, buradaki bir gayrimenkul normalde birim fiyatı 5 lirayken, değerlendirme ve ipoteklerden kendi değerinin üçte birine düşüyor. Haliyle bu sefer gayrimenkullerin ipotekteki değerleri kendi değerlerinin daha fazlası olarak değerlendiriliyor.

Batıdaki iş dünyası teminat ve ipotekler üzerinden daha bu avantajı yaşarken, bizim kentteki iş dünyasının yatırımcıları 10 birimlik bir gayrimenkul ipoteğin karşılığında 3 birimlik bir krediye ulaşabiliyor. Bu da kendi içerisinde haksız rekabete sebep olan başka bir nedendir. Bu ülkedeki endeksler ve o kriz dediğimiz olgu süreçle alakalı. Yani bu yıl gelecek yıldan daha mı iyi olacak, daha mı kötü olacak. Mali ve ekonomik politikaların uygulanmasıyla da alakalı. Mali disiplin, para politikası istikrarlı bir şekilde yönetilirse, enflasyonun düşmesi, üretimin artırılması, istihdamın artırılması gibi diğer olgularıyla paralel yönetilirse bu ülkenin ekonomisi bir şekilde yine kendini toparlar" dedi.

Muhabir: Güneş OCAĞA / Veli BALTACI