Geçtiğimiz günlerde inanç turizmi ön planda olan Eğil’e gittim.

Dicle kıyısında yükselen o tarih kokan atmosfer, 2 peygamber kabrinin bulunduğu alanda yine onlarca insanı bir araya getirmişti.
Şehrin dört bir yanından gelen ziyaretçiler, tur kafileleri, inanç turizmini ön plana çıkaran bu özel ilçeyi adeta canlı bir müzeye dönüştürüyordu.
Ancak, bu güzelliğin içinde rahatsız edici bir manzara da vardı.
Kabirlere ulaşan yollar fazlasıyla dar.
Girişteki otopark yetersiz.
Araçlar viraj boyunca sıralanmak zorunda kalıyor.
Bu durum hem ciddi bir güvenlik riski taşıyor hem de ziyaretçilerin geliş-gidiş temposunu iyice aksatıyor.
Kimi araçlar iki santimetre farkla birbirine sürtmeden geçiyor. Bir anlık dikkatsizlik bile kazaya neden olabilir.
Eğil’e gelen bir misafir, manevi atmosferin tadını çıkaracağına, “Aracımı nereye park edeceğim?” stresine giriyor.
Oysa turizmin en temel kuralı bellidir: Konfor ve güvenlik sağlanmadığı sürece sürdürülebilirlik olmaz.
Misafir karşılamak sadece kapıyı açmakla bitmez; yolu da güvenli, otoparkı da yeterli olmalı.
Bu durum yalnızca Eğil’e özgü değil.
Diyarbakır’ın diğer ilçelerinde de benzer eksiklikler göze çarpıyor.
Kulp’ta doğa turizmi var ama altyapı yetersiz.
Ergani’de tarihi dokuların etrafı düzensiz yapılaşmayla boğulmuş.
Çermik’te kaplıcalara gelen insanların otopark ve yönlendirme sorunu hâlâ çözülmüş değil.
Sur’da tarihi güzellikler var ama çevre kirliliği ve bakım eksiklikleri toplam deneyimi gölgede bırakıyor.
Her ilçenin ayrı bir potansiyeli var ama potansiyelin kendisi yetmiyor; onu besleyecek bir planlama gerekiyor.
Turizm dediğimiz şey sadece “tarihi varlık” ya da “kültürel miras” değil; ulaşımdan çevre düzenlemesine, park alanından yönlendirme tabelalarına kadar uzanan bir zincir.
Zincirin en zayıf halkası ise tüm emekleri gölgede bırakıyor.
Diyarbakır’ın turizm pastasından daha fazla pay alması için öncelikle kendi evimizi düzenlememiz gerekiyor.
Eğil gibi çok değerli bir ilçede bile bu sorunlar yaşanıyorsa, diğer ilçelerdeki sıkıntıları tahmin etmek zor değil.
Yerel yönetimlerin, ilgili kurumların ve turizm alanında çalışan herkesin ortak bir akıl ile masaya oturması şart.
Daha geniş yollar,
Yeni ve güvenli otopark alanları,
Tur güzergâhlarının düzenlenmesi,
Tabela, bilgilendirme ve yönlendirme sistemlerinin güçlendirilmesi,
Engelsiz ziyaret alanlarının oluşturulması,
Bunlar artık lüks değil; ihtiyaç.
Her ilçenin potansiyelini parlatan şey, altyapısına yapılan doğru yatırımlardır.
Ziyaretçinin konforu önce gelmelidir.
Çünkü misafir memnun değilse, o bölgenin ekonomisi de uzun vadede memnun olmaz.
Eğil’deki manzara bize bunu bir kez daha hatırlattı.
Turizmi geliştirmek istiyorsak önce yolu genişleteceğiz, sonra gönülleri kazanacağız.