Günümüzde küreselleşmenin ve neo-liberal ekonomik anlayışın etkisi ile STK’ların etkinliği giderek artmaktadır. Bu yazımda misyonları büyük ancak kapsamları oldukça daralan sivil toplumculuğa ve Silvan ilçemizdeki realiteye değinmek istiyorum. sivil toplum toplumsal iş bölümünün devlet dışı yapılması olarak tanımlanabilecekken gelinen aşamada sivil toplum kuruluşlarındaki aşınmayı ve daralmayı görmemek mümkün değil. Elbette birçok nedeni vardır.

Dünyada özellikle gelişmemiş ülkelerin temel sosyal alanlarıyla ilgili kamusal hizmetin yetersiz kaldığı durumlarda STK’lara ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Gelişmiş ülkeler açısından ise devletin mutlak egemenliğine duyulan güvenin sarsılması ve bireylerin özgürlük alanlarını genişletmek istemesi sivil toplumu yükselen bir değer konumuna taşımıştır.

Ancak Silvan’daki mevcut STK’lara baktığımızda bağlamından kopuk, olan bitenden bihaber veya sorunları kulak ardı eden bir yaklaşım ortaya çıkmıştır.

İlçede gelişen birçok olay olgu yaşadığımız ortak toplulukta vicdanen ve ahlaken ortaya koymamız sümen altı etmeden konuşup tartışma kültürünün gelişmesi gerekiyor. Duyarsız kalınan meselelerden biri de 8 Mayıs tarihinde ATA ittifakı Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, sosyal medya hesabında tarihi Silvan İlçemizle ilgili bir paylaşımda bulunmuştu. Sinan Oğan’ın o paylaşımı: “Bugün  Van’da seçim çalışmalarını tamamlayıp akşam üzeri Adıyaman’a geçmek için yola çıkan seçim otobüsümüz Silvan’da HDP’liler tarafından saldırıya uğradı. Normal şartlarda son dakika karar değiştirip uçak ile Ankara’ya dönmeseydik saldırıya uğrayan konvoyda biz de olacaktık. Çok şükür can kaybı ve yaralanan yok ama seçim otobüsümüz bir miktar hasar aldı. Otobüsümüzü durdurmaya çalıştılar ancak aracımız durmayarak kurulan saldırı barikatını yarıp geçti. Otobüsü Jandarma bölgesine çektik. Konvoy’da benim olduğumu zannedip saldırıldığını düşünüyoruz. Ortam gerilmesin diye aslında bu saldırıyı duyurmayacaktım. Ancak bir kısmı anonim ve trol hesaplardan bir kesim Erzurum’daki provokatif eylem üzerinden bizi yargılamaya çalışıyor ve akıllarınca “çekil baskısı yaratmak istiyorlar” Sevgili Kemal Kılıçdaroğlu destekçileri madem öyle hadi buyurun Kemal beyi desteklediklerini HDP’yi de kınayın, bu saldırıyı da kınayın, bu saldırı sonrası tepkinizi sizi destekleyen HDP’ye de gösterin! ” Şeklinde paylaşımlarda bulunulmuş.

Siyasi ajitasyon mudur? Kadim bir kentteki tüm yurttaşları terörize etmeye çalışmak mıdır? Anlam veremedim. Bir cumhurbaşkanı adayının -Ülkenin en tepedeki mevkiye talip bir siyasini-  herhangi bir somut veri olmadan belirli bir partiyi ve o parti mensuplarını hedef göstermesi siyasi çaresizlikten öteye gitmediği açıktır. Ayrıştırıcı, dışlayıcı ve suçlayıcı ifadeler geçmişte bu halka çok acılar çektirdi. Bunu kabullenmemek barışçıl demokratik toplum değerlerini savunmak gerekir.

Bu nedenle STK’larının toplumsal barışın tahsisi konusunda üzerine düşeni yapması, bürokratizmden arınması, yurttaşlarla ortak dertlerde ve güçbirliğinde buluşması gerektiğini düşünüyorum. Tüm sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri bir araya gelip özellikle sancılı seçim süreçlerinde kriz masası kurup oluşabilecek problemler karşısında iradelerini ortaya koymaları çok değerli bir pratik olur.