Yazımızın bu bölümünde ABD’nin Afganistan’a asker gönderişini ve ardından Taliban’ın savaşı derinleştirmesi,  bununla beraber ABD’nin askerlerini geri çekme isteği ve sahaya Türkiye’nin girişinin ne anlama geldiğini irdelemeye çalışacağız.

Türkiye’nin Afganistan ile tarihi bağları olan bir ülke. Modern Türkiye Cumhuriyeti’ni resmen ilk tanıyan ülke Afganistan’dır. Afganistan’ın Türkiye için ne denli stratejik bir öneme sahip olduğunun fakında olan cumhuriyetin siyasi aktörleri bu ülke ile daha ilk yıllarda dostluk antlaşmaları imzalamışlardır. Bu süreci iyi analiz eden mevcut hükümet “Her yerde varım” diplomatik ve politik akılla hareket ederek Afganistan’da ABD’nin çekilmesiyle oluşacak boşluğu doldurma siyasetini uygulama cesaretini ortaya koydu.

Türkiye’de muhalif kesim ABD’nin Afganistan’da olmasını sorgulamazken Türkiye’nin orada-burada olmasını hep sorgulayan bir yaklaşım içerisinde olmaya devam etmektedir. Varsanız kazanırsınız, yoksanız kazanamazsınız şeklinde özetlenebilecek bir politik yaklaşım dünyada uygulanmaktadır yaşadığımız asırda. İşte bu nedenle süper güçler, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da vs…

ABD, Askerleri Afganistan’da

ABD ve Birleşik Krallık önce hava bombardımanı daha sonra da takviye güçlerle beraber Afganistan'a asker indirdi. 2002'de Amerikan ve İngiliz askerleri Kuzey İttifakı ile savaşa katıldı. Daha sonra gerginlikler üzerine NATO güçleri (Koalisyon güçleri) Afganistan'a asker indirdiler.

5 Oca 2015’te Türkiye ise ilk defa , Afganistan'a iki yıllığına asker gönderdi.  Daha sonra görev süresinin dolması nedeniyle Türk askerlerinin Afganistan’da kalması için görev süresi hep uzatıldı.

Ve Taliban Güçleri Kabil’de

Dün (15 Ağustos 2021) dünyanın önde gelen haber ajansları son dönemlerde başkent Kabil’e dayan Taliban askeri birliklerinin kente girdiğini duyurdu. Çok geçmeden başta ABD ve Türkiye olmak üzere Taliban’ın Kabil’e girişini ve kenti turladığını resmen duyurdu. Taliban askeri birlikleri, askeri araçlarla konvoy halinde başken Kabil caddelerinde şov yaptı adeta.

Bu gelişmenin ardından Taliban’dan ilk açıklamalar da gelmeye başladı. Taliban sözcüsünün yaptığı açıklamalara bakılırsa, örgütün radikal politik değişimler yaşadığı emareleri görülecektir. Örneğin, açıklamada “Toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak bir hükümet kurulacaktır” ifadeleri örgütün artık çoğulcu demokraside yana bir politik anlayışa sahip olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldı.

Bir başka dikkat çekici ifade ise şöyleydi: “Kadınlara dokunulmayacaktır; hatta kadınlar korunacaktır”  şeklinde açıklama ise çeşitli toplum kesimlerini ve demokratik ülkeleri rahatlatan ifadeler olarak yorumlandı.

Afganistan Bir “Çıkmaz” ise Bu, ABD’nin Sonu mu?

Donald Trump başkan iken, yaptığı açıklamadaEski Başkan Trump, Şubat 2020'de Taliban ile yaptığı anlaşmada belirli koşullar karşılığında ABD askerlerinin Afganistan'dan 1 Mayıs 2021'e kadar çekileceğini taahhüt etmişti.Trump, Afganistan sorununun ABD’ye ekonomik anlamda pahalıya mal olduğunun farkındaydı. Fakat bu geri çekilme ona “nasip” olamadı. Bu nasip hali hazırda ABD Başkanı olan Joe Biden’in payına düştü. 20 Ocak'ta görevi devralan Başkan Biden, sayıları 2 bin 500 civarında olan askerlerin çekilmesi takviminin 1 Mayıs'ta başlayıp 11 Eylül 2021'e kadar tamamlanacağını açıklamıştı. Ancak Biden, Eylül 11’e kadar kalamadı desek abartı olmaz. ABD, çekilirken Türk askerlerinin Afganistan’da görev yapmasını istedi. Türk Hükümeti, ABD’nin bu talebini geri çevirmedi.

Çok geçmeden başta muhalefet partileri olmak üzere muhalif düşünen bazı çevreler, “Türk askerlerinin Afganistan’da ne işi var? Madem ABD geri çekiliyor biz niye Mehmetçiklerimizi Afganistan çıkmazına atalım?” diye karşı çıkmaya başladı.

Evet gerçekten iddia edildiği gibi Afganistan bir çıkmaz mı ABD, buradan çekildi yoksa ABD arkasında yeni oyunlar ve senaryolar bırakarak mı askerlerini çekti?

Şimdi Türkiye’de devlet aklı başta olmak üzere tüm politik çevreler bu soruların cevabını bulma gayretinde. Türkiye yeni bir oyunla mı karşı karşıya? Örneğin başkan Erdoğan gerekirse “Talibanla görüşürüz” açıklamasında bulundu. Acaba ileride ABD’den Türkiye’ye şöyle bir talep gelir mi?

“Madem Taliban ile görüşmenizde bir sakınca yoktur, o halde Suriye’nin kuzeyinde bir statü sahibi olan PKK-YPG ile görüşmelere başlamanızda neden bir sakınca olsun?”

İşte can alıcı ve stratejik önemi olan nokta buradır Türkiye için. Şimdi Türkiye politik aklı bu bağlamda ileride Türkiye için bir çıkmaz yaşanacak mı sorusunu anlamaya çalışıyor.

ABD için Afgan Çıkmazına gelince; Hala ABD dünyada askeri ve istihbarat bakımından en büyük süper güç olma özelliğini korumaktadır.  Bu anlamda bu ülke dünyaya yön veren senaryoları hala yazmaya devam etmektedir. Fakat ABD ekonomik bakımından ciddi kriz ve sorunlarla karşı karşıyadır. ABD işgal ettiği veya girdiği her bölgede arkasında hem derin siyasi krizler bırakmakta hem kendisi büyük ekonomik kayıplara uğrayarak geri çekilmektedir. Irak ve son olarak Afganistan’da olduğu gibi… Suriye’de ise ABD’nin ve onunla beraber PKK-YPG’nin akıbeti ne olacak sorusu da sıkça sorulmaktadır. Demokrasi ve insan haklarının tesisi iddiasıyla işgallerine meşruiyet kazandırma söyleminde olan ABD, hiçbir yerde bu anlamda kurumsallaşmayı başaramadı. Aksine arkasında bir “nefret dalgası” oluşturarak işin içinden çıkmayı başarma yollarına girdi hep.

ABD-Taliban Arasında Bir Oyun Var mı?

Taliban Güçleri başkent Kabil’de başta cumhurbaşkanlığı sarayı olmak üzere yönetime ait bütün kurumları ele geçirmiş durumda. Liderleri silahlı korumalar eşliğinde boy gösterisi yapmaya devam edecekler gibi. Ama öte yandan yeni yönetimlerini hızlı bir şekilde kurumsallaştırmaya da çalışacaklar. Burada Taliban etki alanları içerisinde kendi anlayışlarını hayata geçirmeye çalışacaklar. Demokratikleşmeye dair emareler var açıklamalarında. Peki ya tersini yaparlarsa ne olur?

İşte burada Taliban-ABD arasında bir danışıklı dövüş olasılığına dikkat çekiliyor. Taliban farklı uygulamalara başladığı vakit ABD’nin sert bir müdahalesine zemin hazırlanabilir bu durumda. Diğer yandan Afganlıların Biden’e kendilerini yalnız bıraktıkları için tepkileri ortaya konulmaktadır. Bu noktadan bakılırsa öteden beri Amerika ile Taliban arasında bir anlaşmanın olduğu sonucu ortaya çıkar. Afganlıların tepkilerine bakılırsa Amerika kendilerini yüz üstü bırakmıştır. Zaten ABD’nin böyle politikaları vardır. Nitekim 1975’lerde ABD Molla Mustafa Barzani’yi de kendi başına bırakmıştı. Belki ABD bunu yarın PYD’ye de yapar, ne dersiniz?

Saygıyla…