Bir ezan vaktinde şu Erzurum’u,
Terk edip de gittin Aşık Reyhani.
“Gidirem” deyince çaktım durumu,
Bahtına darıldın Aşık Reyhani.

Gidişinle nice yürek dağlattın,
Palandökeni öksüz, yetim bıraktın,
Namert sofrasına daim ıraktın,
Mertlere yoldaştın Aşık Reyhani.

Elindeki sazın sahipsiz kaldı,
Seni sevenleri çile, dert aldı,
Nicesi meydanda sazını çaldı,
Sen kadar olmadı Aşık Reyhani.

Eden ettiğini mutlaka bulur,
Dünya her insana imtihan olur,
Bir mezar taşında adımız kalır,
Gelir de geçeriz  aşık Reyhani.

Erkeklik her zaman var iken serde,
Her şeyi bıraktım olduğu yerde,
Çileyi çekerken düşmüşüm derde,
Sen gibi yanmışım  Aşık Reyhani.

Çevirdim yönümü Bursa’ya yana,
Namertler hasreti düşürdü cana,
Zalimce kazdılar kuyuyu bana,
Mezarım saydılar Aşık Reyhani.

Şair Demir derler Şeyhmus’tur adım,
Henüz on beşimde seni tanıdım,
Mertliğin hırkası delik üstadım,
Bülbül güle küskün, Aşık Reyhani.