Telefonumun whatsapp’ın gelen bir mesaj;

“Abi üç gencimiz Dicle Nehri’nde boğuldu…”

Telefonun diğer ucunda yıllardır tanıdığım bir dost.

22 bin nüfuslu Diyarbakır’ın Bağıvar Mahallesi Muhtarı Paşa Turan.

Ajanslara “son dakika” gelişmesi olarak yansıyan gelişme üzerine dakika dakika haberleşiyoruz;

“Abi Emniyet geldi”

“Abi ambulans geldi”

“Abi AFAD gelmedi”

“Abi AFAD hala gelmedi”

“Abi vatandaş cesetleri nehirden çıkardı”

İhbarın 112’ye düştüğü saat 12:06

Teyit edilmesi 5 dakika sonrası.

AFAD’ın varış saati 13:34

Gecikme mi, kusur mu, ihmal mi?

Bunun tespitini alayla ilgili soruşturma başlatan yetkili merciler belirleyecek.

Ama ortada üç ölüm var.

Üçü de lise öğrencisi.

Bağıvar’da bulunan yatılı Vali Aydın Arslan Fen Lisesi’nde okuyan bu başarılı öğrencilerin adı Enes Can, Osman Yetişgin ve Yunus Vural.

Osman Yetişgin (16) Silvan’dan, Enes Can (17) Şırnak’ın İdil ilçesinden, Yunus Vural (16) ise Mardin’in Mazıdağı ilçesinden.

Üçü de başarılı, Türkiye’de ilk dereceye giren isimler.

Yatılı okudukları için hafta sonraları için okul yetkilileri sorumluluğu üzerinden atmak için ailelere belge imzalatmış.

O gün o çocuklar bu belgeye istinaden okul dışına çıkmışlar, bir süre gezindikten sonra nehrin diğer kıyısından 3 kilometrelik yolu yürümemek için kestirme diye Dicle Nehri’nden karşıdan karşıya geçmeye çalışmışlar.

Sonrası malum…

Yöre halkının “Ölüm Girdabı” diye tanımladığı bir bölgeden geçiş yaparken, boğulup nice hayallerle geldikleri bu Diyar’dan ebediyete göç ettiler.

Olaydan bir gün sonra bir meslektaşımla birlikte olay yerine gittik ve bizzat şahitlik ettik!

Bir dönem vatandaşın traktörlerle karşıdan karşıya geçtiği, bir metrelik derinliği bulunan nehirdeki derinlik nasıl oluştu?

Onu da Paşa Turan’dan dinleyelim;

“Biz burada doğduk. Mahallemizi, mahallemizin kıyısından geçen Dicle Nehri’ni bizden daha iyi kimse bilemez. Eskiden bir metreyi aşmayan nehirde serinler, bazen de traktörlerle karşıdan karşıya geçilirdi. Ama ne olduysa 6 yıl önce oldu. Kimi zaman belediyeden, kimi zaman Çevre ve Şehircilik’ten geldiklerini söyleyen kişiler, buradan hem çakıl hem de kum çıkardılar. Nehrin dengesiyle oynayıp, söz konusu bölgede 3-5 metreyi bulan çukurların oluşmasına neden oldular. Bu bölgeler, zaman zaman girdaplar oluşuyor. Son beş yılda beş gencimiz aynı yerde girdaba kapılıp hayata veda etti.”

Mahallenin her sorununa koşturan başarılı bir muhtar Paşa Turan.

Belediyeden talep ettikleri uyarı levhalarının da bir türlü nehir kıyısına asılmadığını vurguluyor.

Şimdi esas mesele AFAD’ın gecikme iddialarının çok ötesinde ve de çok vahim.

Birincisi; söz konusu bölgede kim veya kimler, hangi kurumdan izin alarak nehirden kum ve çakıl çıkardı?

İkincisi; Belediyeye müracaat varken neden oraya uyarıcı levhalar asılmadı?

İsmi sıkça geçtiği için AFAD için de birkaç kelam edelim.

Merkezi Diyarbakır’da olan ve bölgenin pek çok iline hizmet eden kurumun başında İl Müdürü İlami Çakmak bulunuyor.

Dalgıçlık sertifikası bulunan ve “Kurbağa Adam” ünvanı alan kentteki üç kişiden biri.

Kendisiyle hem konuştum hem de makamına gidip ziyaret ettim.

Hizmet binasının kentin 13 km uzaklıkta olması, üç gencin boğulma vakasının hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle izinli olan dalgıç ekibinin toparlanmasının ve olay yeri uzaklığının 30 kilometreyi bulmasına rağmen olay yerine 42 dakika ulaştıklarını söylüyor.

Bir nevi günah keçisi ilan edildiklerini ve bu durumun personel moralini oldukça bozduğunu anlatıyor.

Boğulma vakalarında nefessiz kalan bir kişinin 3 dakika içerisinde hayatını kaybettiğini ifade eden İlami Çakmak, “Bizim temel felsefemiz ve görevimiz can kurtarmaya yöneliktir. Her ölüm canımızdan bir parça alır” diye konuşuyor.

Tüm iddialara karşın bina içerisindeki mobesse görüntülerinin, resmi yazışmaların ilgili makamlara ulaştırdıklarını aktaran Çakmak, alnımız açık diyor.

Tüm anlatımlar ve eldeki bilgiler ışığında esas odaklanması gereken nokta, Dicle Nehri’nde 4 metreyi bulan çukurların oluşmasına sebep olanların açığa çıkarılması ve yeni ölümlerin yaşanmaması için etkin tedbirlerin alınmasıdır.

Hayatını kaybeden üç gencimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerini sabırlar diliyorum.