Haftayı öğretmen olan Başak Demirtaş’a sosyal medya üzerine yapılan çirkefçe saldırıyı ve buna yönelik ortaya konulan tepkilerle geçirdik. Tepkiler, profilini Başak Demirtaş resmini koyarak ortaya koyan duyarlı insanlar, konuyla ilgili tutumlarını da çeşitli yorumlarla somutlaştırdılar. Buna karşın çirkefçe saldırıda bulunan mahluk, yetkililer tarafından tespit edilerek gözaltına alındı, dileriz ve umarız hakkettiği cezayı görecek.

Başak Demirtaş, bir ana ve bir öğretmen. Yaşananlara karşı hassasiyetine güvendiğim ve inandığım Milli Eğitim Bakanı sayın Ziya Selçuk çok üzülmüş olmalı ve Başak Hoca’ya yapılanlar kendilerini derinden sarsmıştır, hissiyatını duymaktayım.

Bu notu düştükten sonra Başak Hoca’nin, Selahattin Demirtaş’ın eşi olması sebebiyle de kendisine yapılan iğrenç ve gayri ahlaki saldırıyı protesto eden ve bu anlamda sahip çıkanlar da mevcuttur. Ama daha çok Başak Hoca bir ana ve bir öğretmen. Hem evde çocuklarla muhatap, hem okulda.. Asıl bu yönüyle beni çok ilgilendiriyor yaşadıkları.

Mustafa Kemal’in bir sözü vardır, cumhuriyetin kuruluş ve kurumsallaşama sürecinde:

“Muallimler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” Eski tabirle bir muallime olan Başak öğretmen, kendisine sosyal medyada hakaret eden mahlukat bir öğretmenin bir eğitimcinin eseri olamaz. Belki bir okul okumuştur ve bir diploma da almıştır; ama kendisine öğretilenlerden nasibini alamadığı apaçık ortada. Okullarda toplumumuzun temeli olan aile ilgili, ahlakla ilgili çok değerli bilgilerin okutulduğunu hepimiz yakından biliyoruz. Milli eğitim sistemimizin ana amacı sosyal değerlere saygılı bir birey yetiştirmektir. Ama gel gör ki bazen çuvalın içinden çürük elma çıkıyor ne yazık ki! Bu noktada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın da rahatsızlık duyduğunu belirtmek isterim.

Aşırısına Başak Öğretmen de Rahatsız!

Başak Hoca ile bir tanışıklığımız yok, ama öğretmen olduğu okullarda kimi mesai arkadaşıyla bir ara onu konuşmuştum. Mesleğini çok sevdiğinin ve bu bağlamda yaptığı işe saygı duyan biri olduğunu aynı zamanda sakin ve gösterişten uzak bir hayat tarzına bağlığını belirtmişlerdi.

Eşi Selahattin Demirtaş’ın popülaritesinin çok arttığı bir dönemde yine gösterişten uzak medyada yer almayan bir Başak Hoca örneğini yaşadık.  Zaten böyle bir yapısının olduğunu tahmin etmek de zor değildir, yaşadıklarına bakılırsa.

Son yerel seçimlerde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı kendisine HDP tarafından teklif edildiği ancak, HDP’nin bu yaklaşımını reddettiği iddia edilmişti. Bu iddia doğru ise, aktif bir politik yaşamdan da uzak durduğu anlaşılmaktadır.

Başak Hoca bugüne kadar, siyasetten uzak ama eğitim ve öğretim alanında nitelikli, değer sahibi bireylerin yetişmesinde rol sahibi olmaya çalıştığını gözlemek de zor değildir. Bakın eşi, cezaevinde ve çocuklarına bakmayı tercih eden bir yaşam tarzı ortaya koyuyor. Bu anlamda yaşadıkları kolay değildir. Ama buna rağmen bir kez dahi eşi ile ilgili medyada şu veya bu şekilde bir açıklamada bulunmamış bir tutuma sahip Başak Hoca. Ve biliyor ki bu konuda sarf edeceği bir açıklama kimi medya kuruluşlarında manşet de olacak. Buna rağmen kendini eğitime adamış, ailesiyle ilgili yaşadıklarını da deyim yerindeyse içine gömmüş durumda.

Amaaaaaaa!

Tahmin ediyorum ki, kendisinin resmini profil yapan ve bazılarında o iğrenç cümlenin yer aldığı görüntüden çok rahatsız. Bu anlamda tepkinin aşırısı yaşanmakta ve o, bu durumdan hoşnut değil. Elbette ki, insani olarak, ev bark sahibi insanlar olarak onun şahsında yapılan bütün iğrenç paylaşımlara karşıyız ve tepkiliyiz. Cumhurbaşkanımızın ailesini hedef alarak hakaret edenler nasıl çirkef ve ahlaksızsa, Başak Hoca’ya çirkefçe yaklaşımda bulunanlar da o kadar ahlaksız ve edepsiz. Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan hakaretler nasıl cezai durumla neticelenmişse Başak Hoca’ya yapılan hakaretin sahibi de hakkettiği cezayı çekmelidir. Ama sırf HDP Eşbaşkanın eşidir diye Başak Demirtaş’a yapılan iğrenç saldırıyı protesto edenlere de diyorum ki, hakaret bu kadar ahlaksızlıksa, ki böyledir, bundan sonra Cumhurbaşkanı dahil, her kim olursa, aynı hassasiyet gösterilmelidir.

Ana ve anaç olan kadınlarımıza, aile değerlerimize her zaman sahip çıkalım, gereken değeri gösterelim. Ahlaklı bir toplum olma yolu buradan geçtiğini unutmayalım.

Öncelikle adı Başak olan bütün muallimelerimiz olmak üzere kadın öğretmenlerimizin tamamına saygıdan kusur etmeyelim. Onların çocuk gelişimimizde ve zihinsel aydınlanmamıza büyük emekleri vardır.

Yaşamımızda ahlaki değerlerimizi korumanın, işimizde ve mesleğimizde etik kuralarına bağlı olmanın temennisiyle…

Saygıyla…