Aralarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya ve Fransa'nın yanı sıra Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda10 ülkenin büyükelçileri iş adamı Osman Kavala'nın serbest bırakılması için 19 Ekim 2021 tarihinde ortak bir bildiri yayınladılar. Kamuoyunda tepkilere yol açan bildiri “Diplomatik Muhtıra” olarak nitelendi ve bu yönüyle Türk Siyasi ve diplomatik tarihine geçti.

Peki Büyükelçiler bildiride ne demişlerdi.

Bildiride ne denmişti?

Bildiride "Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz" ifadesine yer verilmişti.

Ayrıca Kavala'nın dava sürecinin farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davalar yaratılması yoluyla sürekli geciktirildiğine işaret edilerek bu durumun "Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelediği" belirtilmişti.

Kamuoyunda Büyükelçiler İstenmeyen Adam ilan Edilecekler Mi?

Büyükelçilerin bu girişimlerine yönelik sert tepkiler devam ederken Türkiye’de kalıp kalmayacakları ve  PeronaNonGrata ‘İstenmeyen Adam’ ilan edilip edilmeyecekler mi soruları da gündeme geldi ve tartışılmaya devam etti.

         Dışişleri Bakanlığına Çağrıldılar

Büyükelçilere ilk tepki dışişleri bakanlığına çağılmaları oldu. ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara büyükelçileri Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı ile görüşmek üzere bakanlığa geldi. Görüşmede, Kavala'nın yargılandığı davayla ilgili açıklamalarına duyulan rahatsızlığın ve tepkinin iletilmesi oldu.

        

Osman Kavala ile ilgili hukuki süreci kısaca hatırlayacak olursak;

Osman Kavala’nın kişi hürrüyeti ve güvenliğinin ihlali konusunda başvurusunu Anayasa Mahkemesi reddetmiş ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tutukluluğun hak ihlali olduğunu ve derhal serbest bırakılmasına hükmetmişti.

         Büyükelçiler Neden Toplu Halde Tepki Ortaya Koydu?

Büyükelçilerin bu girişiminin planlı ve programlı olduğu apaçık ortada zaten. Hükümete politik bir hatırlatma amacını taşımaktadır. Osman Kavala Davası ile ilgili adı geçen ülkelerin devlet başkanları ve dışişleri bakanları değerlendirmelerde bulunmuşlardı daha önce. Elçilere ne gerek vardı?Bunun arkasında ABD Başkanı Joe Biden olduğu söyleniyor. Besbelli Türkiye’ye yeni bir oyun tezgahlanıyor!

Bütün bunlar olurken Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan Eskişehir konuşmasında büyükelçilerin PersonaNonGrata yani ‘İstenmeyen Adam’ ilan edilmeleri için ilgili bakanına talimat verdiğini açıkladı. Bu açıklama gelince bu kez böyle bir ilanın olması halinde önümüzdeki sürecin Türkiye için nasıl geçeceği sorusu ve kaygısı beraberinde tartışılmaya başlandı.

Büyükelçilerden Geri Adım Geldi

ABD Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada Viyana Sözleşmesi'nin 41. Maddesi'ne riayet edilerek Türkiye'nin iç işlerine karışılmayacağı iletildi. Ayrıca büyükelçilerin, ülkelerin iç işlerine saygı duyduğu hatırlatıldı. Almanya ve Fransa da ABD ile aynı noktada olduğu belirtildi.

Fakat bundan önce Abdullah Gül’den dikkat çeken bir açıklama geldi. Gül, “büyükelçilerin istenmeyen adam ilan edilmeleri halinde başka krizlerin önünü açılacak” dedi. Halbuki bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış olan Gül, kaygısını açıklayacağı yerde büyükelçilerin ülkelerinin içişlerine karıştığı ve bunun suç olduğu mealinde tepkilerin gelmesi bekleniyordu.

Bu konuda iki görüş vardır; Biri, Cumhurbaşkanının bu talimatından vazgeçmesi gerektiği yönünde, çünkü bu olursa Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkilerinde zor süreç beklediği ve Türkiye’nin bunu ne kadar taşıyacağı endişesi. Diğer  görüş ise Cumhurbaşkanının bu talimatından vazgeçmemesi gerektiği aksi halde Türkiye’nin içişlerine karışmaya devam edeceklerini ve bu konuda çifte standart davrandıkları ortada.

Bize göre iki görüş de doğrudur, çünkü büyükelçileri İstenmeyen Adam ilan edildikleri taktirde başka girişimlerde bulunacakları ve hatta Türkiye’yi daha da zora sokacak teşebbüslerde bulunacakları açık. Sessiz kalsanız kalmasanız da Türkiye konusunda ABD’nin de AB Ülkeleri de her zaman çifte standart davrandıkları bilinir. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, Libya’da yolaçtıkları insan hakları ihlalleri dev boyutlarla ortada ama söz konusu Türkiye olunca “hassasiyet” istenmektedir. Elbette Türkiye bu konuda hassas olmalı ve demokrasisi konusunda olan eksiklikleri gidermeli. Bunun için de her türlü çabalar ortaya konmalı.

Büyükelçilerin açıklamalarından bir anlamda vazgeçmeleri olumlu bir tutum olarak karşılamak gerekmektedir.

Saygıyla…