“Bölgesel sorun haline gelmiş olan DEDAŞ’ın ‘nazik’ dönemde çiftçinin elektriğini kesmesi artık Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın gündemine almasının zamanı gelmiştir”

Yıllardır çözülemeyen elektrik sorunu orta yerde dururken, alacaklı pozisyonunda olan DEDAŞ uygulamalarının adı artık zulüm! Bölgede sıcaklığın 50 dereceye vardığı ve kasıp kavurmaya yol açtığı riski ve ihtimali ile yaşandığı gerçeği dikkate alarak konuşulduğunda, bu kurumun çiftçiye reva gördüğü muamelenin tek kelime ile karşılığı insanlık dışı! Ne demek ya insanların, çoluk çocukların, kırsal kesimdeki öğrencilerin suyunu kesmek? Sayın Fahrettin Koca, size sesleniyorum: Bu pandemi sürecinde takdire şayan uygulamalar yaptınız, ama DEDAŞ bu uygulamaları yaptığınız çalışmaları yok edip gidiyor! Sayın Ziya Selçuk size sesleniyorum: Eğitim tarihinde eşine ender rastlanan bu pandemi sürecinde eğitimin sürekliliğini sağladınız; ama DEDAŞ bütün çabanızı boşa çıkartıyor. Sorarım size ve ilgili bakanlara: Sizin içme suyunuz kesilirse ne yaparsınız?!

DEDAŞ’ın yaptığı çiftçinin dahası insanların psikolojisi ile oynamak, kişilik sınırlarını zorlamaktır. Şüphesiz çiftçinin elektriğini kesmek halkın önemli bir bölümüne ceza vermek demektir. Çünkü halkın önemli bir kesini bundan etkileniyor. Çok sayıda hasta insanlar var ki bunlar cihazlara bağlı bir şekilde tedavi görmektedir. Bu hastalar aç ve susuz nasıl yaşayacaklar?

Tek Çare Cumhurbaşkanı Erdoğan!

DEDAŞ diyor ki alacaklıyım, alacaklı isen senin borcunu ödemeyen her kimse mahkemeye ver. Niye devletin verdiği desteğe el koyma, hesabını bloke etme yoluna gidiyorsun? Bu da yetmiyor, ziraatın suya ihtiyaç duyduğu bir dönemde elektriği kesiyorsun? Yetmiyor, içme suyunu da kesiyorsun!

Geçenlerde bankaya gittim, eşime ait ATM kartını bana vermediler, imzası gerekiyormuş. Peki, imzası olmadan ey banka neden çiftçinin desteğini DEDAŞ’a veriyorsun?

Bu DEDAŞ’da ne güçlü imiş. Kimseden ses çıkmıyor, herkes sus pus, milletvekillerimizin bu kuruma karşı boyunları kıldan ince imiş. Ağızları bıçak açmıyor!

Sorun sorun olmaktan çıkmış, zulümkar bir hal almış. Tek çare ve çözüm adresi Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan kalmış. Çiftçinin gözü, kulağı Sayın Erdoğan’da. Sayın cumhurbaşkanı bu sorunu gündemine alırsa ancak bir çözüm ortaya çıkar, inancı ve umudu çiftçiyi ve buna bağlı insanları sarmış durumda.

DEDAŞ uygulamalarını ve elektrik sorununu gündemine alan Kızıltepe Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi’nin çabaları değerli ve önemlidir. Kendi olanakları ile sorunu hem gündemde tutuyor, hem de kamuoyu oluşturmaya çalışıyor bir anlamda. Tabi burada ilgili STK’lar da zaman zaman destek veriyor, tepki ortaya koyuyor, çözüm istiyor. Mesela Mardin Barosu’nun önderliğinde 25 Mayıs’ta yapılan basın açıklaması buna örnek olarak gösterilebilir. Aşağıda bu açıklamanın tam metnini vereceğim, zira sorunun anlaşılması bakımından açıklayıcıdır.

DEDAŞ’a bazı önerilerim olacak.

1-Çiftçi, senin velinimetindir. Onu koru, ezme! Ödeyebilecek fatura hazırla. Çiftçinin deyimiyle 100 dönüme 70 bin TL yazma, ödeyemez ki adam!

2- Şeffaf ol çiftçiye karşı, müşterindir o. Borcunu ödemeyen varsa ki vardır diye tahmin ediyoruz, Köy köy ve isim vererek onları açıkla, liste olarak as, basınla paylaş. Yani böylelerini afişe edebilirsin.

3- Çiftçiye bir fiş veriyorsun, üstünde bir iban hesabı var. Git buna borcunu yatır ve bir dekontu bana getir, düşeyim borcunu, diyorsun. Bu şeffaf değil, para senin hesabına yatırıldıktan sonra görmen lazım kimin borcunu yatırdığını. Niye geri dekont istiyorsun?! Böyle yaptığında çiftçi acaba nereye para yatırdım şüphesini yaşıyor.

4- Yüzlerce abonesiz olan kuyudan söz ediliyor. Niye bunların abonesini yapmıyorsun EY DEDAŞ? Jandarma eşliğinde kuyulara giderken neden böyle olanları kayıt altına almadın? Bunlardan farklı bir şekilde yararlandığın iddiaları doğru mudur?

Son önerim şu olsun, DEDAŞ sana diyorum bu sorun senin ve çözümü için zorbaca yöntemler yerine iktidarı yasal ve makul sınırlar çerçevesinde devreye koy. Çözümü senin bulman lazım.

Eğer bunu yapmazsan mesele şöyle bir hal alır: Bizbize Yeteriz! Son dönemi yansıtan felsefi bir söz ile konuşursak, çiftçiye ‘ben tek başıma size yeterim’ dersen bunun adı hukuk olmaz. Hukuk devletinde bunun yeri yoktur. Bir gazeteci refleksi ile şöyle söyleyebilirim ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan artık çiftçinin feryadını duyacak, DEDAŞ beceriksizliği ile ortaya çıkan zulmü de görecek. Arık düğüm bu noktada çözülecek.

Sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesi için başta çiftçi temsilcileri olan STK’lar olmak üzere baroların, milletvekillerinin de katılacağı bir “DEDAŞ-Çiftçi Elektrik Kesintisi Sorunu”  konulu bir çalıştay düzenlenmelidir.

Evet, şimdi aşağıda Mardin Baro’nun yaptığı basın açıklamasının tam metnini köşemde duyurmak istiyorum. Sebebini yukarıda açıkladım. Başta Mardin Baro olmak üzere ilgili STK’larımızı duyarlılıktan dolayı kutluyorum.

“Mardin ilimizde DEDAŞ (Elektrik) sorunu giderek bir çığ gibi büyümektedir. Uzun zamandır süregelen bu sorun son zamanlarda çiftçilerimiz açısından tahammül edilebilir bir hal olmaktan çıkmıştır. Bu sorun sadece çiftçilerle de sınırlı olmayıp esnaf, zanaatkâr, üretici ve tüketiciler gibi geniş bir kitleyi etkilemektedir.

DEDAŞ, Fırsatçılık Yapıyor!

Bu yıl mevsimin yağışlı geçmesi nedeniyle çiftçilerimiz ekinlerini pek sulama ihtiyacı hissetmediğinden elektrik kullanımı da az oldu. Ancak havaların ısındığı ve ekinlerin sulanmasının çok önemli olduğu bir zaman dilimine girmiş bulunuyoruz. Bunu çok iyi bilen DEDAŞ, bu durumu kullanarak çiftçiler üzerinde baskı kurmaktadır.

14 Mayıs tarihinden beri, birçok köyün sulama ve yerleşim yerlerinin elektriğini kesmiştir. Dünyanın hiçbir sosyal hukuk devletinde bir kurum alacağını bu yöntemle tahsil yoluna başvurmamıştır. DEDAŞ’ın varsa bir alacağı, hukuk yollarına başvurmak kaydıyla tahsil edebilecektir. Bu başvuruların nasıl olacağı yasada açıkça düzenlenmiştir. Hukuki yollar dışında kimse alacağını tahsil edemeyeceğine göre bu kural DEDAŞ için de geçerlidir. DEDAŞ kanunların üzerinde bir yerde değildir.

DEDAŞ’ın kestiği faturaların miktarları fahiş düzeyde olup çiftçimizin ödeme gücünün çok üstündedir. Borcunu öğrenmek için DEDAŞ şirketine giden vatandaşlarımıza, resmî bilgi belge vermek yerine, hesap numaraları yazılarak, kim tarafında yazıldığı belli olmayan rakamın elle yazıldığı kurum açısından bir bağlayıcılığı da bulunmayan küçük bir kâğıt parçası verilmektedir.

Bu uygulama devletin yapacağı denetimlerin sonucunu etkileyebileceği gibi vatandaşlarımız açısından belirsiz ve güvensiz bir durum oluşturmaktadır. Vatandaşlarımız açısından doğrulanması mümkün olmayan çok yüksek faturaların yüzde 55’ini devlet ödemekte yüzde 45’ni ise abone sahibi ödemektedir. Bu astronomik rakamlar hem devlete hem de vatandaşa büyük bir yük bindirmektedir. Bu nedenle DEDAŞ’ın devletin ilgili kurumları tarafından denetlenmesi ve bunun sonucundan hazırlanan raporların halkla paylaşılması şeffaflık gereğidir.

14 Mayıs 2020 tarihinden bugüne Mardin ilimizin Kızıltepe İlçesi'ne bağlı Alakuş, Arıklı, Akköy, Gökçe, Eskin, Bozhöyük, Başak, Çiçekli, Yumurcak ve Derik İlçesi'ne bağlı, Aşağı Menteşi, Alanlı, Atlı, Kocatepe, Kızlar, Beşbudak, Denktaş, Diktepe, Gündoğdu, Günbatı, Hayırlı, Soğukkuyu, Çadırlı, Kuyulu, Tepecik, Kovalı, İncesu Yaylalar, Yukarı Menteşi, Yıldızlı, mahallerinde ve bunlara bağlı mezralara elektrik verilmemektedir. DEDAŞ şu ana kadar 40’tan fazla köyün ve bunlara bağlı mezraların elektriğini kesmiş ve diğer köylerin de elektriğini kesmeye devam etmektedir.

DEDAŞ Uygulamaları Üretime Darbedir!

Kesinti sonucu çiftçilerimiz olgunlaşma döneminde olan ekinlerini sulayamadığından üretimde kalite ve verim ciddi manada düşmektedir. Bununla birlikte elektrik kesintisi nedeni ile binlerce insanın yaşadığı adı geçen ve bunların dışında birçok köyde yaşamsal öneme sahip içme suyu bulunamamaktadır.

DEDAŞ sadece elektrik borcu olanları değil yerleşim yerleri dâhil olmak üzere bu bölgelerdeki tüm alanın elektriğini kesmiş olduğundan, İnsanlar içme ve kullanma suyu bulamadıkları gibi hayvan sahipleri de hayvanları için su bulamamaktadırlar. Sosyal medya ve haber kanallarına yansıyan fotoğraf karelerinde görüldüğü gibi, insanlar, belediyelerden ve civar köylerden taşıma su ile ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadır. Bu sağlıksız suyun insan sağlığına zararları ve ayrıca bu suya ulaşmaya çalışan insanların sosyal mesafeyi koruyamadığı, bunun pandeminin yayılmasını tetikleyeceği de unutulmamalıdır.

Ramazan ayının son günlerine doğru sıcaklık artmış ve Ramazan Bayramı yaklaşmıştır. Ülke genelinde bayram nedeni ile 4 gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Pandemi ile mücadelede etkin bir yol olan sokağa çıkma yasakları Mardin ilinde de uygulanacaktır. Elektriklerin kesik olması nedeni ile içme suyu bulamayan vatandaşlarımız, 4 gün sokağa çıkma yasaklarında içme ve kullanma suyunu taşıma yolu ile bile temin etmeleri imkânsız olacaktır. Bu sorun Covid-19 kadar tehlikeli bir hal almıştır.

Yetkilileri derhal konuyla ilgili girişiler yapmaya ve DEDAŞ’ın hukuka ve vicdana uymayan bu davranışlarına son vermek üzere göreve çağırıyoruz.

Bu metin aşağıda adı geçenler tarafından ortak bildiri olarak kaleme alınmıştır kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Yazılı metin aşağıdaki kurumlar tarafından imza altına alınmıştır.

Mardin Barosu

Mardin Ziraat Mühendisleri Odası

Mardin Tabipler Odası

Kızıltepe Ticaret ve Sanayi Odası

Kızıltepe Çiftçiler Derneği

TMMOB

Not: Açıklamadaki arabaşlıkları biz oluşturduk.