İnsanı insan eden değerler vardır, bu değerleri kutsamak, sahip çıkmak temiz bir toplum için gerekli değerlerdir. Bunlardan sadece bir tanesi olan “Erdem” sahibi olmak, çok iyi bir başlangıçtır.

Herkesin bildiğini tekrar etmek gerekirse; dürüstlük, iyi ahlak, hangi dine tabi olursanız olun, hakkın olmayan şeylerden uzak durmak, bilgelik, ölçülülük gibi nitelikler, iyiye güzele dair ne varsa… en az bunlar kadar kıymetli olan sosyal sorumluluk sahibi olmak ve saymaya çalıştığım değerleri çiğneyerek temiz bir toplum emanet etmek ile yükümlü olduğumuz çocuklarımızın geleceğini kirletenlere karşı duyarsız kalmamak.

Birkaç kelime ile temiz bir toplum inşası mümkün iken, toplumun içinde kullanmaya dahi utandığımız ancak yaşam çarkının kalıcı dişlilerine dönüşmüş rüşvet ve rüşvetçilere aracılık eden insani değerlerden yoksun o kadar çok “insan” var ki, yaradılış gereği aynı nitelikte (fiziksel olarak) olmaktan utanç duyuyoruz.

Neredeyse hangi kurumun kapsını çalarsanız çalın, burada ağlarını örmüş birileri mutlaka vardır. Ve ne yazık ki; bu kurum ve kuruluşların alt kademelerinden en üst kademesine kadar neredeyse büyük bir kısmı bu çirkin yapılardan haberdardırlar, hatta bu çirkinlikleri iş halletmek için adres olarak göstermektedirler.

Kimileri hakkı olmayanı almak için bu ağlara başvurur, kimileri de hakkını zamanında alabilmek veya işlerini çarçabuk yürütebilmek adına.

Ancak bu çarklar öyle bir hal almış ki, hakkın zamanında tesisi bir yana ve  çarbucak hal olabilecek işler bile ağır çekim moduna alınarak bir şekilde bu çarkın dişlilerine mahkum bırakılmaktadır.

Eskiden rüşvet çarkına sadece karanlıklar peşinde olanlar dahil olurken, yeni trend hakkın olmasına veya olmamasına bakılmaksızın işin yürümesi adına bir şekilde bu rüşvet standına uğrayıp fiş kesmek zorunda bırakılıyorsunuz.

Yani tam tabiri ile kokuşmuşluk kol gezmekle kalmıyor, suratımıza çarpa çarpa iyiliğin baskılanabileceğine dair neredeyse meydan okumaktadır.

Bu ağın sosyal yaşama da etki ettiği söylemek abartı olmasa gerek, hal böylesi bir tabloda, bu erdem yoksunluğunda sağlıklı aile ilişkilerinden de söz etmekte mümkün görünmemektedir. Yani bu ateş ocaklarımıza doğru ilerlemektedir.

Bu yazıyı okurken bir çoğunuzun evet ben de bunlara tanıklık ediyorum, dediğinizi duyar gibiyim.

İşte tam bu noktada karşılaştığınız bu kötü ve çirkin muameleyi ifşa etmek, temiz topluma katkı sunmak, haksızlığa meydan okumak için iyilik çemberinin bir dişlisi olmaya davet ediyorum.

Temiz insan temiz toplum için, bu sürecin bir köşesinden tutmak, iyiliğin kötülüğüne baskın gelebileceğine inanmak, inandırmak adına çevremizde yaşananları deşifre etmekle başlayabiliriz.

Unutmayalım ki onurlu insanlar inançları ve idealleri için mücadele eden insanlardır.