Kürt Milli Müziği’nin deneyimli son temsilcisi Said Gabarî, geçen hafta ebediyete intikal etti. 4 Mayıs 2020 tarihinde Kürt ulusal hareketinin kalbi olan Hewlêr’de akciğer kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Ünlü sanatçının ölümü milli duygular taşıyan bütün Kürtlerin üzüntüsüne yol açtı.

Saîd Gabar’i, Suriye’nin Amude kentine bağlı Bêzara Köyü’nde 1956 yılında dünyaya geldi. Bebek Gabarî, daha doğuşunda ailesini üzdü çünkü doğuştan bir gözü kördü. Diğer göz de sorunluydu. Bu nedenle tedavisine başlandı. Ne yazık ki yetişkin çağda olan Gabarî, 12 yaşında iken, doktorunun yanlış iğne yağması nedeniyle diğer gözünü de kaybederek ailesini bir kez daha üzdü.

İlerleyen yaşlarda Gabarî’nin yetenekleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Gençlik yaşlarında, o dönem birçok Kürt genci gibi, Irak’ta devam eden Kürt Milli Hareketi’nden çok etkilendi. 1970’lerde Kürt Ulusal Mücadelesi’nin eşsiz önderlerinden Mustafa Barzani’nin yürütmüş olduğu hareket başarılara imza atıyordu. Hareket tabiri caizse, sadece siyasal anlamda değil, sosyal ve kültürel bağlamda da Türkiye, Suriye, İran’daki Kürtleri de etkisi altına almıştı. 1974’lerde hareket özerklik anlaşması yapacak olgunluğa erişmişti. Cephelerde Kürt Peşmergeleri’nin kahramanlıkları destansı türdendi. İşte Genç Gabarî, artık bir sanatçı olarak hem bu coşkuyu yaşıyor, hem de sanatıyla peşmergeleri coşturuyordu.

Artık ünü Kürt coğrafyasının diğer parçalarını etkiliyor, diaspora Kürtleri dahil olmak üzere Gabarî’nin ve diğer Kürt sanatçılarının müziğiyle uyanıyor, milli uyanış dalga dalga yayılıyordu. 1970-80 yılları arasında da Türkiye Kürtleri de bu dalganın etkisi ile heyecanlanıyor, gözler gazetelerde, kulaklar radyolarda ve yasak kasetlerde… Kürt sanatçılarının peşmergenin cesaretini yansıtan müzikleri ile adeta kendilerini cephelerde hissediyorlardı milli hisler taşıyan Kürtler. Bu yıllarda ben, milli hislere sahip bir aile ortamında büyüyen yetişkin bir Kürt bireyi olarak Saîd Gabarî’nin müziğiyle tanıştım. Ey Bülbüle Dilşadî diye başlayan o ünlü parçasıyla tanıştım. Beni derinden etkileyen bu parçanın birçok kıtasını ezberledim. Hatta bunun etkisiyle saz çalma merakım başladı.

Saîd Gabarî ise yetişkinlik yıllarında ünlü Kürt şairlerinden Cegerxwîn ve Seydayê Tîrêj’den etkilenmiştir. Hem müziğe olan ilgisi bu şekilde başlamış, hem de kendisinde uyanan bu milli duyguların temelinde bu büyük şairlerimizin yaratımları mevcuttur. Gabarî’yi Kürt Pêşmergeleri’nin savaştığı mevzilere götüren de, onu Kürt Milli Hareketi’nin sanatçısı, ozanını yapan da işte bu güçlü temel olsa gerek.

Gabarî, ilerleyen yaşlarında Kürt coğrafyasının tamamını gezdi, Kürt folklorunu içselleştirdi ve bu değerlerle hem müziğini genişletti, güçlendirdi, hem de neredeyse Kürtlerin tamamıyla canlı bağlar kurmayı başardı. Zeki, akıllı ve nüktedan bir kişiliğe sahip olan Gabarî ile Kızıltepe’de düzenlenen bir program vesilesiyle tanıştım, sohbet etme fırsatım oldu. Çok içten olan bu sanatçımızdan tabi ki Bilbilo parçasını istedim, kırmadı ve incelik göstererek isteğimizi yerine getirdi. Mütevazi olan Gabarî, sonraki yıllarda bazı dostlarının düğünlerine de katılarak onlarla sevinç ve coşkuyu paylaştı.

Yaklaşık 50 yıl Kürt Müziği’ne hizmet etti, siyaseten farklı anlayışlara sahip bütün Kürtlerin sevgisini kazandı desek abartı olmaz. Zaten sanatçıyı sanatçı yapan milli duygulara dönük olan üretimidir ve bu da Gabarî’de çok mevcuttu.

Kürt Siyasi Hareketi’nin trend yakaladığı ve de farklılaşma gösterdiği 2000’li yıllardan sonra Saîd Gabarî, sanatçı olma özelliğinden asla taviz vermemiştir.  Bu yıllarda Kürt Siyasi Hareketi dar siyasi anlayışların ve ideolojik yaklaşımların etkisi altına girmiştir. Adeta buna hizmet etmeyen her Kürt, ister sanatçı ol, ister sıradan biri ol, “hainlik” ile damgalanırdı. Bunun örneği Şıvan Perwer’dir. Başına gelmeyen kalmadı. Fakat Saîd Gabarî, ideolojik siyasetten uzak durdu ve ömrünün sonuna kadar Kürt Ulusal Sanatçısı olmayı başardı. Daha doğrusu Kürt Ulusal Sanatçısı olma özelliğinden hem taviz vermedi, hem de gelebilecek tehditlere boyun eğmeyecek bir yapıya sahipti.

Mayıs 2020’nin ilk haftasında hastalığını ağırlaşması üzerine vefatı ile ilgili haberler ve paylaşımlar dolaşmaya başladı sosyal medyada. İnanın ben de paylaştım vefat haberini ama elim ve parmaklarım titreyerek, kalbimden gelen derin üzüntü duyarak!..

Mekanın cennet olsun Kek Saîd, ruhun şad olsun ölümsüz sanatkarımız! Zaman zaman deniliyor ya ‘Unutulmayacaksın, kalbimizde hep yaşayacaksın!’ Evet, gerçekten milli duygulara sahip her Kürdün kalbinde yaşayacak ve unutulmayacaksın Kek Saîd! Yüce Rabbim sana Firdevs’i cennetinde yer ayırsın inşallah! Warê te bihuşt be hêvîdar ım.

Saygıyla…