Geçmişi M.Ö.’ye uzanan ve bağrında onlarca medeniyeti barındıran kadim kent Diyarbakır, Sur’ları, tarihi mekanları kadar Hevsel Bahçeleri ile de Dünya Mirası Listesi’nde.

Kentin tek ormanlık alanı olan Hevsel, aynı zamanda Diyarbakır’ın akciğeri, oksijen deposu. 184 kuş türüne ev sahipliği yapan HevselBahçeleri’nin 2 bin 800 dekarlık kısmında tarımsal faaliyetler yapılıyor. Ve bu alanda yetiştirilen ürünler; marul, maydanoz, ıspanak, tere, patlıcan, biber, domates, elma, kayısı, kiraz, vişne gibi sebze ve meyvelerdir. Ve kentin bir kısım ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor.

Peki, bu ürünleri kimler üretiyor?

Tabiki de tarih boyunca toprakla ilişkileri geliştiren kadınlar yapıyor çoğunlukla. Daha çok Fiskaya ve Köşkler Mahallesi’ndeki emekçi kadınların çalıştığı bereketli HevselBahçeleri’nde, kadınlar ürünlerini pazarlarda da satıyorlar.

Yılın farklı zamanlarında farklı ürünler yetiştiren kadınlar, sabahın erken saatlerinde bahçeye inip, tazeürünlerini toplayıp Suriçi’ne getiriyor.

Mardinkapı, Melikahmet ve Gazi Caddesi’nde tezgâhlarını kurup aile ekonomisini ayakta tutuyorlar.

Sürekli Gazi Caddesi’nde yeşillik satan anne ve kız var. Annenin işi olduğunda veya gelemediğinde 20 yaşlarındaki kızı geliyor. Kendisiyle az da olsa sohbet etme imkânım oldu. “Neden gitmedin okula” diye soruyorum.

Yanıtı çok kısa ve net: Uzun hikâye.

Eminim yaşından daha büyüktür hikâyesi.

Belki de umutlarını önündeki tezgâha koydu.

Kim bilir?

Ama çok dik bir duruşu vardı.

Çok güzel bir genç kızdı.

Mücadele etmeye devam ediyordu.

Belki ailesine karşı, belki topluma, zihniyete…

Ve binlerce, milyonlarca uzun hikâyeler var.

Toprağı, toprağın bereketini keşfeden, ehlileştiren ve yerleşik hayatın öncüleri olan kadınların 12 bin yıllık uzun hikâyesi vardır bu topraklarda.

Tıpkı yeşillik satan 20 yaşındaki kız gibi.