Saç, dünyanın birçok kültür ve inancında da büyük bir öneme sahiptir. Saçın inanç ve kültürel boyutuyla, estetik, güzellik ve spritüel yönüyle insanların psikolojik ve sosyolojik yaşamında önemli bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Saç uzatma, kısaltma, şekillendirme, örme gibi birçok farklı kültürel yaklaşıma değinmeye çalışacağım.

Uzun zamandır saçın insan yaşamındaki yeri ve kültürel önemi ile ilgili bir yazı kaleme almak istiyordum. Bu yazıda da çeşitli kültür ve topluluklarda saçın öneminden bahsedeceğim. 
Öncelikle Kürt kültüründe saçın önemine değinerek başlamak daha yerinde olur diye düşünüyorum. Kürt kültüründe saç, genelde kadın için önemli bir noktaya sahip olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Özellikle Êzidi Kürt kültüründe saçın farklı inançsal boyutlarını görebiliyoruz. Ve tabi ki Êzidilik daha eski bir inanç olduğundan sonradan İslam’a geçiş veya başka inançlara yönelişlerde bile Kürtlerde hala izini sürdürmüş kimi kültürel ve inançsal yaklaşımlarını, farkında olmadan da olsa sürdürülen kimi eski geleneklerde yaşattıklarını görüyoruz. Êzidi Kürt ailelerinde çok sevilen yada daha ömrünün baharında dünya zevklerinden mahrum kalmış, muradına ermemiş gençler öldüklerinde, yas tutmanın sembolik görüntüsü olarak, kız kardeşleri yada sevdikleri, kendileri için en kıymetli olan şeyi; yani örgülü saçlarını kökten keserek, mezar taşına bağlarlarmış.

Günümüzde de devam eden bu geleneğin daha çok Şengal, Laleş gibi yerlerde yaşamaya devam ettiğine tanık olabiliyoruz. Bu davranışla yaşamı tanıdığı, gidişiyle de yaşam kapılarının tümden kapattığı anlamına da gelen bu inanışla, Êzidi Kürtlerde kişinin ölümünden sonra da ailenin ona yönelik sevgi bağlarının ne denli güçlü devam ettiğini anlayabiliyoruz. Ayrıca bunun yanı sıra Sünni Müslüman Kürt olan benim ailem gibi birçok ailede de sürdürülen bir diğer saç geleneği daha var. Annem küçükken çok uzayan veya kesilmesi gereken saçlarımızı kestiğinde asla çöpe atmazdı. Saçları bir beze sarıp ya toprağa gömerdi yada evimizin duvar taşları arasına bırakırdı. Yani annem için saç çöpe atılmayacak kutsal bir nesneydi. 


Saçın öneminden bahsetmeye devam ederken çoğumuzun bildiği ve sosyal medyada gördüğü gibi lise yıllarında saçımızı ‘balıksırtı’ şeklinde örüyorduk. Hatta şimdi de popülerliğini koruyan bir saç modeli olduğunu söyleyebilirim. Afrika kültür ve geleneğinde de olduğu bilinen ‘balıksırtı’ saç modelinin siyahi kadın ve erkeklerin özgürlük mücadelesi döneminde ortaya çıktığını öğrendiğimde şaşırmıştım. Evet, insanlar saç modelleriyle de özgürlük yürüyüşündeki yerlerini almışlar, üstelik başarılı da olmuşlar. 16-19. yüzyılları arasında sömürgeciler tarafından topraklarından koparılıp Amerika’ya ucuz iş gücü amacıyla götürülerek zorla köleleştirilen Afrikalıların daha temiz ve düzgün görünmeleri için saçlarını traşlamaları, böylece gelenek ve kültürlerinden uzaklaştırılmaları istenmiş. Buna karşı çıkan bazı Afrikalı kadınlar, saçlarını derilerine yapışacak şekilde balıksırtı şeklinde örerek saçlarının kesilmesinin önüne geçmiş. Bu arada Benkos Bioho adında bir lider, köleleri kurtarmanın yollarını arıyor. Ama bütün yolların çok tehlikeli olduğunun farkında. Ve inanılmaz bir şey yapıyor. Eşsiz saç örgüleriyle haritalar örüyor. Bunu fırsat bilen Afrikalı diğer köleler, özgürleşmek için saçlarını haritaya benzeterek ‘balıksırtı’ tekniğiyle örüyor ve böylece özgürlük mücadelesindeki yerlerini alıyorlar. 
Gelelim Amerika’nın yerli halkı Kızılderililere. Birçok kadim halk gibi Kızılderililer için de saçın manevi bir anlamı ve kutsal bir önemi vardır. Kızılderililer, uzun saçların, gücün kaynağı olduğuna inanıyor. Onlara göre saç, ruhun bir uzantısıdır.

Saçları uzun olan kabile üyeleri genellikle saçlarını iki yandan örüyorlar veya sadece saç uçlarını bağlayarak serbest bırakıyorlar. Bir Kızılderili için saçının kesilmesi onurunun kırılmasıyla eş değer olarak kabul ediliyor. Huron, Mohawk, Pawnee gibi kabileler, savaşı kaybetmeleri ve esir düşmeleri durumunda düşmanları tarafından kafa derilerinin yüzülmemesi için saçlarının yan taraflarını kazıyarak saç stillerini değiştirmişler, böylelikle sadece üst kısımda bir tutam saç bırakmışlar. Apacheler ise saçlarına kırmızı veya sarı bant takarak saçlarını serbest bırakıyorlarmış. Kızılderili kültüründe sevilen birinin ölümü veya dramatik bir olay sonrasında yas belirtisi olarak saçlarnı kesiyorlarmış. Bu davranış kişinin yas tuttuğu anlamına geliyormuş. Ayrıca Kızılderililer saçlarına spritüal anlamlar da yüklüyorlarmış. Uzun saç manevi yönünün gelişmesi anlamına geliyormuş. Onlara göre saç ne kadar uzunsa altıncı his o kadar güçlü oluyormuş. 


Çin kültüründe de saçın önemi belirgin olarak öne çıkıyor. Milliyet gazetesindeki bir habere göre, birçok Çin köyü gibi, haber konusu olan Hunagluo'da da çok çekici doğal güzelliklere sahip olup köyü ziyaret eden yabancıların ilgisini çeken saç geleneği yaşanıyormuş. Köyün en dikkat çekici özelliği, kadınlardaki uzun saç saplantısıymış. Kızıl Yao kadınları için saçın çok büyük bir rolü varmış. Onlar sahip oldukları uzun saçın, uzun ömür ve zenginlik getirdiğine inanıyorlarmış. Huangluo'da 120 kadının ortalama saç uzunluğu 1.7 metre, hatta aralarında ortalaması 5.5 metre olan bir azınlık grup bile varmış.

Bu Çinli kadınlar hayatlarında sadece bir kez saçlarını kesebiliyorlarmış. On altı yaşında, kendilerine bir eş aramaya başlamadan önce bunu yapabiliyorlarmış. Huangluo’da tüm kadınların saç şekli bir tepsi gibi örülüyormuş. Bu saç stili onlar hakkında bazı ayrıntıları da ortaya koyuyormuş. Örneğin, saç sadece başında sarılı ise o kadının evli ama çocuk sahibi olmadığı anlaşılıyormuş. Kadınların önden ufak bir topuzu varsa hem evli hem çocuk sahibi, saçına bir başörtüsü takıyorsa bekâr ve sevgili arıyor anlamına geliyormuş. Anlaşıldığı gibi saç deyip geçmemek gerekiyor, kimi kültürler için aynı zamanda bir iletişim biçimi olduğunu da söyleyebiliriz.