Ticaret başlı başına bir bilim dalıdır sanırım. Herkes ticaret yapamaz dersek yeridir.

Alışı bilmek gerektiği gibi satışı da bilmek gerek. Arasında nasıl bir denge ve düzen olmalı çok iyi irdelenmeli. Yoksa maazallah, elde avuçta bir şey kalmayacağı gibi, itibar zedelenmesi de yaşanır.

Eskiden, birkaç parça eşya satışı ile, hayat idame edilebiliyordu. Yaşamın şartları da bu kadar ağır değildi.

Ama dünya değişti, her şey teknolojiye bağlandı ve baş döndürücü bir hızda önümüzden akıp gitmeye başladı hayat.

Tutsan tutamazsın, klasik şekilde koşsan yakalayamazsın.

O yüzden yeni şeyler yapılmalı, yeni işlere alan açılmalı.

Bu yeni alanların başında da turizm gelmektedir. Eskiden ayda yılda bir ‘turistlerin’ yolları kesişirdi bizim buralarla.

Ama artık öyle mi? Tabi ki de değil.

Artık herkes, kendini, ürününü, kentini ve kalitesini pazarlar oldu.

Bunun en iyi alanı da turizmdir.

Yıllarca çatışmalı bir duruma ev sahipliği yapan bölgemiz, ‘ölüm-hak ihlalleri, çatışma, yaralanma ve huzursuzlukla’ anılırdı.

Allaha şükür son yıllarda bunları çok az duyar olduk.

Bu da beraberinde bazı değişiklikleri ve yenilikleri getirdi.

Mesela ticari olarak teknolojik gelişmelere ayak uydurma ve ciddi bir potansiyel olan turizme yatırım yapmak.

Bunun meyveleri son birkaç yıldır bölgemizde ve kentimiz Diyarbakır’da toplanır oldu.

En son Kurban Bayram’ında, Diyarbakır’ın bazı bölgelerinde tabiri caiz ise ‘iğne atsan yere düşmezdi’.

Bu da esnafın da, esnafla ilişiği olanların da yüzlerinin gülmesine neden oldu.

Nasıl olmasın ki, düşünün 4 günlük Bayram tatilinde Diyarbakır’da 16 ton ciğer tüketildi.

Bu kayıtlara geçtiği kadarı olan. Bir de kayıtlara geçmeyenleri eklesek, 20 tonu bulur sanırım.

Hediyelik eşya satan dükkanlar, takı ve aksesuar satışı yapan stantlar doldu taştı.

Esnafın yüzünün gülmesi demek, kentin yüzünün gülmesi demek.

Şimdi kentteki her kesin ve kesimin turizmi nasıl daha çok canlandıracaklarını, nasıl 12 aya yayacaklarını düşünme zamanı.

Sadece 3-4 aylık bir zaman dilimi değil, mevsim turizminin de daha gelişmesi için ellerini taşın altına koyma zamanı.

Tarihi, turist alanları, mimarisi ve gastronomisi ile hatırı sayılır bir yerlerde olan Diyarbakır’ın daha çok tanıtılması ve daha çok turist çekmesi için bir şey yapmalı.

Evet bir şey yapmalıyız.

Hepimiz.

Buradan yetkililere bir çağrı olsun, toplanın ve toparlanın. Ve şehrimizin daha çok turist çekip bunu 12 aya yaymak için çabalayın, çabanıza biz de omuz olalım.