“Yarısı buradaysa kalbimin Yarısı Çin'dedir, doktor Sarınehre doğru akan Ordunun içindedir Sonra, her şafak vakti, doktor Her şafak vakti kalbim Yunanistan'da kurşuna diziliyor Sonra, bizim burada mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince Kalbim Çamlıca'da harap bir konaktadır…”
diyen Nazım Hikmet,kalbinin yarısını,yaşadığı zaman da dünyanın diğer yanındamücadele edenlere bırakırken,
Onun burada da kalbinin yarısı, çöplükte beslenenlerleydi.
Sigortasız, güvencesiz, sağlıksız çalışanlarlaydı.
Birkaç fakülte bitirmiş ama işsiz ama hala bir umut var diyen gençlerleydi.
Uyuşturucu bağımlılığına sürüklenmiş çocuklarlaydı.
Hapis cezası iyi halli olmadığı için uzatılan müebbetliklerleydi.
Resmi dille konuşamadığı için hastane kapılarında acı çekenlerleydi.
Hastanelerde randevu bulamayan, tedavisi ertelenen parasızlarlaydı.
Protesto hakkı var diye soluğu duvarlar ardında alanlarlaydı.
Ve kalbinin yarısı, hüznü isyan edenlerleydi.
Ve kalbinin yarısı,kaf dağının ardında, barışı ve eşitliği arayanlarlaydı.
O kalbinin yarısını emanet ederken diğer yarısı
“Her gece, doktor
Sonra, şu on yıldan bu yana
Benim fakir milletime ikrâm edebildiğim
Bir tek elmam var elimde, doktor
Bir kırmızı elma
Kalbim…” diyordu.
Belki kalbi kriz geçiriyordu.
Belki de yaşamsal krizler kalbe dokunuyordu.
Ve belki de sadece “Ne arteryoskleroz, ne nikotin, ne hapis
İşte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
Bende bu AnginaPektoris” ti.
Ve karar verildi. Kalp damarlarından birine stend denen tıbbı bir malzeme takılacaktı.
İşlemler başladı.
Ama bir şeyler yolunda gitmiyordu.
Çünkü,stend damarı yırtarak ilerliyordu.
Çünkü, pazardan en ucuzu ve en uzun olanı alınmıştı.
Çünkü, her şeyin en kalitelisi olduğu gibi stendin de en kalitelisi vardı.
Çünkü, o kaliteli stendlerparası olan özel insanlar içindi ve kamu hastanesinde lükse giriyordu.
Stendlerin alımında hiç bir rolü olmayan, ama o stendi damara yerleştirmek zorunda olan genç kalp doktoru üstün beceri ve emeğiyle stendi tuttursa da kalbi tutamadı.
“Bakıyorum geceye demirlerden
Ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen
Kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyo”
Suçlanacağını bildiğinden değil artık uzak yıldızlarla çarpan kalbi burada tutamadığı için kahroluyordu.
Biliyordu, stendlerbu piyasa da tutturulamazdı. Çünkü, her şeyin daha çok kar etmeye bağlandığı piyasa da en ucuzlarına razı olunuyordu.
Ama bir yarısı böyle mısralarda kendini ifade etse de, diğer yarısı hala canlıydı. Onlar bir yandan emeğiyle yaşamaya tutunuyor bir yandan da bezirganlarla, herkese eşit ve ücretsiz, anadilinde sağlık hakkı için mücadele ediyordu.