Birkaç gün önce Galatasaray – Konya Spor U-19 (PAF) ligi maçını izledim. Öncelikle U-19 ve PAF’ın kelime anlamlarını açmaya çalışayım. U harfinden kasıt Under yani İngilizce “Altında” demek U-19’un Türkçe karşılığı 19’un altında demek, bu sene için 2007-2008 ve daha küçük doğumlular bu ligde oynayabiliyor. Ayrıca takımlara on birde 2 tane de yaşı daha büyük oyuncu oynatma kontenjan hakkı veriliyor. PAF’ın açılımı ise “Profesyonelliğe Aday Futbolcu” demek, bu ligde oynayan futbolcular potansiyel
Şimdi bu açıklamalardan sonra bu maçın özelinde tespit ettiğim noktalara değinmeye çalışayım. Galatasaray U-19 takımı kendi sahasında rakibine 3-1 mağlup oldu. Ezeli rakibi Fenerbahçe U-19 takımının da durumu farklı değil. Bu işte ne gariplik var, bu tür sonuçlar normal denilebilir, ben de aynı düşüncedeyim, benim itirazım skora değil. Maçı izlerken Galatasaray gibi Türk futboluna yön veren bir takımın profesyonelliğe en yakın futbolcularının seviyesinin bu kadar altta olmasına vurgu yapmaya çalışıyorum. 90 dakika boyunca Konya Spor takımını da katarak yazıyorum maçta futbol adına herhangi bir şey maalesef yoktu. Malzeme bu deyip işin içinden çıkabiliriz ancak, bu iş bu kadar kolay değil. Dünya’da genç nüfus potansiyeli yüksek olan ülkelerin başında geliyoruz. Ancak gurbetçi ve devşirme sporcular olmasa ülke sporunun ne halde olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Tesisleşme, teknoloji ve bilimden faydalanma, planlama vs. etkenlerden dem vurarak işin kolayına kaçabiliriz ancak öyle değil. Bu ülkenin en büyük problemi maalesef ahlak ve liyakat problemi ve bu sorun futbol dünyasının en büyük problemi haline geldi. Önceki dönemlerde maddi durumu daha düşük olan çocuklar alt yapılarda ve haliyle A takımlarında oynayıp başarı sağlayabiliyorlardı, şimdi pasta büyüyünce güçlüler ona da göz dikti. Geldiğimiz noktada bazı takımlar hariç (Trabzon, Kasımpaşa, Göztepe gibi takımlar), tüm takımlarda maddi durumu daha iyi olan veya “sahibi” olan sporcular genelde tercih ediliyor ve Türk futbolu hak ettiği seviyeye ulaşamıyor. Geçen sezon Trabzon U-19 takımının Barcelona ile final oynayıp UEFA Gençlik Liginde Avrupa 2. olup muhteşem bir başarı göstermesi tesadüf olmadığı gibi, Galatasaray U-19 takımının Şampiyonlar Ligi ve U-19 PAF ligi maçlarında ağabeyleri gibi farklı mağlup olması da tesadüf değil. Türk futbolunun kurtuluşu, hakkaniyetli kulüp yöneticileri ve altyapı hocaları ile mümkün olacaktır. Yöneticilerin ve alt yapı hocalarının liyakati esas alarak hakkı teslim etmeleri gerekmektedir. Alt yapı hocaları da maddi ve manevi olarak güvence altına alınmalı. Liyakatten bahsederken diğer etkenler de (tesisleşme, teknoloji ve bilimden faydalanma, planlama vs.) göz ardı edilmemeli. Ülke olarak “güçlünün hukuku değil hukukun güçlü olması” lafını içi boş slogan halinde kullanmaktan vazgeçmeliyiz.