Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin soğuk taşları üzerinde sabaha karşı bu haftaki yazımın notlarını alıyorum. Annem çok zor bir operasyon geçirdi. Birkaç gündür de yoğun bakımda.
Gazetecilik hayatım boyunca sağlık yatırımlarını defalarca haberleştirdim ama bu kez masa başında değil, hastane bahçesinin sert rüzgarı içinde gözlem yapıyorum.
Türkiye'nin son yıllardaki sağlık yatırımı hamlesi göz kamaştırıyor. Her şehirde yeni kamu hastaneleri, Sağlık Bilimleri Üniversitelerine bağlı eğitim ve araştırma merkezleri, devasa şehir hastaneleri…
Fakat bu binaların gölgesinde bekleyen insanlar, yatırımların kağıt üzerindeki rakamlardan ibaret olmadığını bize hatırlatıyor.
Türkiye genelinde toplam bin 555 hastane var; bunun 915’i kamuya, 572’si özel sektöre, 68’i üniversitelere bağlı. Diyarbakır'da 18 kamu, 1 üniversite, 9 özel hastane hizmet veriyor. Van'da 11 kamu, 1 üniversite, 3 özel hastane mevcut.
Rakamlar ilk bakışta umut verici. Ancak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinde her bin kişiye 3,7 doktor düşerken, Türkiye'de bu rakam sadece 2,2. Hekim başına düşen yıllık hasta başvurusu OECD ortalamasının yaklaşık üç katı. Diyarbakır’da bazı branşlarda randevu bulmak hala aylar sürüyor; Van'da da tablo farklı değil. Hatta ülke genelinde maalesef tablo bu…
HASTANE BAHÇESİNDE BEKLEYİŞ
Annemin ameliyatını beklerken hastane bahçesinde tanıştığım insanlar, istatistiklerden çok daha fazlasını anlatıyor. Hakkari’den gelen bir baba şöyle dedi:
‘Doktor yokluğundan kendi ilimizde ameliyat olamadık, Van’a geldik. Burada da sıra bulmak için 3 ay bekledik. Şimdi de otel parasına gücümüz yetmediği için burada sabahlıyoruz.’
Yanımızda bekleyen genç bir anne ise elindeki battaniyeye sarılı iki çocuğuna bakarak içini döktü:
‘Randevu günü gelene kadar her gün Van'a gidip geldik. Hastamız şimdi ameliyat oldu ama kalacak yerimiz yok. Kış bastırmadan bir çözüm bulsak…’
YOĞUN BAKIM KAPISINDA DÜŞÜNÜRKEN
Ben ve kardeşlerim günlerdir aynı bahçedeyiz. Her kapı açıldığında hepimizin yüreği aynı anda hopluyor; içeriden gelecek tek bir ‘iyi’ haber için gözlerimiz kapıda.
Annemizin ameliyatı bitti ama bekleyişimiz sürüyor. Soğuk havada, banklarda otururken fark ettim: Sağlık sistemi rakamlardan ibaret değil. Yeni binalar, parlak tabelalar, açılış törenleri…
Hiçbiri, yoğun bakım kapısında bekleyen bir ailenin çaresizliğini unutturamaz. Asıl mesele, bu bekleyişlerin daha insanca, daha kısa ve daha güvenilir olmasını sağlamak
Sağlık yatırımı elbette önemlidir. Fakat insan kaynağı olmadan, sosyal destek sağlanmadan dev binalar yalnızca beton yığınıdır. Belediyeler ve merkezi yönetim, hasta yakınları için ücretsiz veya düşük maliyetli misafirhaneler kurmak zorundadır.
Doktor sayısını artıracak, beyin göçünü durduracak politikalar gecikmeden hayata geçirilmez ise, yapılan her yeni hastane yalnızca istatistik tablolarını süslemekten öteye geçemeyecek. Çünkü son 12 yılda 15 bin dolayında doktor yurtdışına gitti.
Sevgiyle kalın