Sayın Münir Karaloğlu, sayın valim, evvel emirde size hoş geldiniz diyorum.

Diyeceksiniz “Geç olmadı mı?

Doğru. Ama ben hep böyle yaparım.

Hele bir nefes alsın. Rahat etsin. Hele bir onu çevreleyenler az da olsa dağılsın. Sonra elbet bir ara görüşürüz. Hoş geldiniz. Safalar getirdiniz, derim diye düşünürüm hep.

Eh sırasıdır sanırım.

O halde;

Diyarbekir sevdalısı ve Diyarbekir köşe yazarı, hani derler ya ben kargadan başka kuş tanımam, ben de Diyarbekir’den başka pek bir şey yazmam. Tabi kırılan oluyor, gücenen oluyor, arada “Haklısın” diyen de oluyor. Ama ben dil, din, mezhep gözetmeksizin, etnik ayırım yapmadan her şeyi göze alarak Diyarbekir’i yazarım, Bazen satırlarda, bazen dizelerde.

Dinleyene yararım, kulak asmayana da yeri geldiğinde sorarım.

Bu yazımda size Diyarbekirlinin şifrelerini vereyim. Dilerim yararlı olur.

Diyarbekirliler; “yapacağım, yerine getireceğim, üstesinden geleceğim…” gibi sözleri pek sevmezler. Çünkü öyle çok duydular ki bu ve benzeri sözleri. Artık kulak asmıyorlar bu sözlere ve bu sözleri söyleyenlere.

Ya peki ne söyleyeyim, diyecek olursanız, diyeceğim şudur ki önce yapın, sonra söyleyin. Ki söylemenize hiç gerek kalmayacak. Çünkü Diyarbekirli hatırşinastır, siz yaptıkça onlar cümle aleme duyururlar.

Siz hiç merak etmeyin.

Peki, neler yapayım diyecek olursanız sayın valim ben Diyarbekirin “Pandoranın kutusuyum.” Aç kapağımı size bir ah diyeyim, bin ah dökülsün dillerimden misali anlatayım.

Niceleri geldi Diyarbekirliye neler söylemedi ki… Sonradan söyledikleri ile birlikte çekip gittiler.

Uğurlar ola…

Diyarbekirli gidenin arkasından teneke çalmaz, dedikodusunu yapmaz, ancak “Keşke giderken aha şunu ben yaptım dedirtseydi” der.

Siz giderken Diyarbekirliye böyle dedirtmeyin ne olur.

Siyasilerin değil halkın isteklerine kulak verin. Çünkü bugüne kadar siyasiler Diyarebekir’e pek bir şey kazandırmadılar.

Biraz “Hep bana rab bana”cıdırlar. Kendilerinden başka kimseye hayırları dokunmaz pek.

Halkın isteklerine kulak verin derken de geldiğiniz ilk günden çevrenizi saran, yazılı ve sözlü olarak henüz fol yok yumurta yokken, kandilde yağ bırakmayanları kast etmiyorum.

Hani Vilayet Binasının önündeki caddeyi trafiğe açmanız çok olumlu. Ama Siz de takdir edersiniz ki çarşaf çarşaf yazmaya, günlerce tekrar etmeye, ağız dolusu kamyonlarca laf etmeye de gerek yoktu. Bu tür yazılar yarın sizin önünüze bir şeyler istemek için çıkabilecek yazılardır.

Sakın ha…

Twitterınız da “Diyarbakır için görüş ve düşüncelerinizi, aşağıdaki adreslerden benimle paylaşırsanız sevinirim” demişsiniz. Ben hep bu köşeden size sesleneceğim. Dünya âlem bilsin diye.

İsterseniz, buyurursanız gelir makamınızda sizinle yüz yüze görüşürüz, bir acı kahvenizi içeriz. Diyarbekirlinin yüreğini size açar, birlikte merhem ararız...

Ha unutmadan söyleyeyim o da kayyumdu ama dediğini yaptı. Kırklar Dağını o heyula görünümden kurtardı. Aslında zor bir karardı. Ama o başardı.

Beynine silah dayayıp unut deseler bile Diyarbekirli onu unutmaz.

O Diyarbekir’i bir pislikten kurtardı. Dahası var tabi… Ama bu çok mu çok önemliydi.

Diyarbekirlinin kutsalına gerekli değer verilmiş oldu.

Onun adı Diyarbekir Büyükşehir Belediye Başkanı Kayyum Cumali Atilla, biliyor musunuz sayın valim.

O’nu saygıyla, sevgiyle anıyorum.

Diyarbekir O’nu unutmayacak.

Benim için unutulmazlar listesinde yerini almıştır.

Dilerim Siz de bu listede yer alırsınız.

Diyarbekirlinin vazgeçilmez isteklerinden bir kaçı aşağıdadır.

Yenisi ve en önemlilerinden birisi;

Balıkçılar Başından On Gözlü Köprüden sonraki Yeni Köprüye kadar hatırı sayılır bir bulvar yapılamasıdır.

Çoğuları söyledi, söyledikleri ile kaldılar.

Şimdi sıra kirvemde.

Biraz gülelim,

Kirveme öğütler;

Kirvem, Tilkiye bir slogan at demişler;

Tilki; “Kahrolsun kümesler, yaşasın tavukların özgürlüğü” demiş.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.

2021 yılı DİYARBEKİR YILI olsun

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.