Söyleşi türüne oldum olası meraklı ve yakın zamanda 55 yazar ve sanatçıyla oylumlu bir söyleşi kitabı da çıkarmış biri olarak “İsyan Sürgünleri” kitabına bigâne kalamazdım.

Bu kitap hakkında düşünüp yazmak/konuşmak aklımdaydı haylidir.

Yazar Şeyhmus Diken; sağ olsun, kitabını imzalı olarak takdim de etti; harika el yazısıyla: “İsyanlardan, sürgünlerden, iskânlardan bugüne kalandır.” notunu düşerek.

Kitabında Cumhuriyetin ilk dönemleri, Şeyh Said İsyanı ve sonrasında yaşayan dram ve tahribat, “Şehir İnsanlarının şehirden uzaklaştırılması” anlatılmakta.

1925’ten 2025’e uzanan, 100 yıllık tarihi bir arka planı var…

Söyleşi kitabının ilk basımı (İletişim Yayınları, 2005) yapıldığında görüşülen isimlerden biri dışında hepsi hayattayken; 2025 itibariyle söyleşisi yapılan isimlerin hiçbiri yaşamıyor artık.

Bu hususiyet; tarihe tanıklık etmiş bu kişilerle yapılan söyleşilere daha bir anlam kazandırıyor.

Yaşanan trajediler ölenlerle birlikte kaybolmadı çünkü.

Bir bellek (bilinç) yaratmak adına büyük bir hazine değerinde söylenenler...

Bu kıymetli eser; Yazar Şeyhmus Diken’in, “söz uçar yazı kalır” diskuruna iman ettiğinin nişanesi...

Diyarbakır’dan sürgün gönderilenlerin yaşam öyküleri anlatılmış…

“Sözlü Tarih Üçlemesi” olarak düşünülmüş üç kitabın ikincisi İsyan Sürgünleri…

Diğer iki kitap, “Diyarbekir Diyarım Yitirmişim Yanarım” ve “Amidalılar: Sürgündeki Diyarbakırlılar” isimleriyle okurla buluştu.

“İsyan Sürgünleri” ile söyleşiler yapıldığında 70 ile 80 yaşlarındalar...

Söyleşiler 11 kişiyle ve iki yıldan fazla sürede yapılmış...

Meşakkatli bir süreç; ciddi bir emek ve büyük bir duyarlılık çıkıyor karşımıza.

Söyleşideki “Anıları okurken, sürgün yolculuğuna olduğu kadar, sürgünde doğmanın psikolojisine; yaban ellerdeki dostluklar kadar önyargılara, zorluklara ve bir dönemin tarihine not düşen kalkışmanın (Şeyh Said İsyanı’nın) bir yaşam boyu insanları nasıl etkilediğine, bu derin izlere tanıklık ediyoruz.”

1917 ile 1937’de, Mustafa Kemal Diyarbakır’a gelir, 1920’deki ilk meclisin oluşumunda, özellikle “Kürt ve Türk kardeşliğinden” bahseder...

Bu meclisin beşte biri (72 mebus) Kürtlerden oluşmaktadır.

Meclis albümünde, bu mebusların konuştukları dil hanesine de Kürtçe yazdırılır…

Artık ne oluyorsa o yıllarda oluyor: Merkezi Erzurum olan Azadî örgütü (1923) kuruluyor.

Azadî’nin ilk kongresine Şeyh Said katılır.

İkinci kongre (1925) sonrası yaşanan gelişmelerle, “isyan beklenen tarihten önce başlamış olur.”

Diyarbakır kuşatılır ama ele geçirilemez.

Hülasa: İsyan sonuç almaz; Şeyh Said ve arkadaşları yakalanır.

Aynı tarihlerde Şark İstiklal Mahkemesi kurulur ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılır: Şeyh Said ve 46 arkadaşı idam edilir.

Tam da “Bundan sonrası Sürgünler ve İsyanlar dönemidir.” diyor Yazar Şeyhmus Diken.

İsyancılar için sert kanunlar çıkarılır; bu çıkan kanunlar (sürgünler için) büyük bir yıkımdır.

(Sürgünlerden) Felat Cemiloğlu, o dönemi şöyle tasvir edecektir: “Adeta bir tespih ipinden nasıl kopar da her bir tanesi darmadağın ayrı yerlere dağılırsa… …Hem de bir gecede, hiçbir hazırlık yapmamıza fırsat vermeden.”

*

Yazar Şeyhmus Diken; kitabın yeni baskısı için, 15 Şubat 2025 tarihli kaleme aldığı önsözünde: “…Evet, tarihimiz, Kürt tarihi, acılı tarihimizin bir dönemi tanıklıklar ışığında paylaşılsın, unutulmasın istedik. İsyanın 100. yılında bir daha gündeme düşüp okunsun isterim. Çünkü biliyoruz ki: Unutan, unutulur.” diyor.

Sayın Diken’in söyleşi kitabının meramını anlattığı önsözün ışığında, “İsyan Sürgünleri” kitabındaki her söyleşi hakkında bir “sonsöz” niyetine, Diyarbakır Kitap Fuarı’nın son gününde (26 Ekim 2025, Pazar), enine boyuna konuşacağız.

Yazar Şeyhmus Diken ile yer alacağımız “İsyan Sürgünleri Konuşuyor” başlıklı söyleşide (Fırat Salonu, 14.00 – 14.45) buluşmak umuduyla diyorum.

Vakit bulursanız buyurun gelin; biz de orada olacağız çünkü.

1-294