Türkiye’de tarihi geçmişi bu kadar derin olan, onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yapmış başka bir memleket yoktur. 9 bin yaşına kadar kavgaların, sevdaların diyarı olan Türkiye’nin en kalabalık nüfusuna sahip 12’nci kenti Diyarbakır, son birkaç yıldır eski duyarlılığını ve toplumsal refleksini neredeyse kaybetmiş durumda.

Komşusu açken rahat uyumayan, bir derdi varsa gidip dinleyen, çözümüne ortak olan eski duyarlılık neden buharlaştı?

Mesela son 6 ayda Emniyet Asayiş kayıtlarına göre Diyarbakır’da işlenen cinayetler ve kavgalar da tırmanış var. Her tartışma neredeyse kavgaya dönüşüyor, ardından silahlar patlıyor ve nice canlar toprağa düşüyor.

Yitirdiklerimizin ismini buraya yazmaya kalksak, köşemize ayrılan yere sığmaz. Şimdi bu konu sadece son iki ayda iki değerli üyesini yitiren Diyarbakır Barosu’nun sorunu mu?

Geçen hafta Baro Başkanımız Cihan Aydın, bireysel silahlanma nedeniyle yaşanan bu ölümlere dikkat çekerek, “silahlanMA” adlı bir kampanya başlattıklarını duyurdu. Basın toplantısının olduğu gün konuşuldu; ertesi gün 2-3 gazete yazdı ve kampanya başlattığı gibi bitti!

Diyarbakır’ın en büyük diğer sorunlarından biri de uyuşturucu ve madde bağımlılığı konusu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin, madde bağımlılığıyla mücadele konusunda hizmet veren HEVRA Danışmanlık ve Destek Merkezi, 15 yıldır çalışmalarını sürdürüyor. Sonuçlar vahim! 10 yaşına kadar düşmüş uyuşturucu kullanımı. Bu mesele sadece belediyelerin veya bazı siyasi partilerin sorunu mu?

Yine yakın zamanda aylarca sokaklarda beyaz tülbentlerini göstererek, cezaevlerinde açlık grevi yapan çocukları için “ne olur bir ses verin” diyen anneler… Bu coğrafyada beyaz tülbentin manası barıştır; sükunettir. Yaşanan toplumsal duyarsızlık, annelerin kutsal saydığı o beyaz tülbenti ne yazık ki başlarından yere atmasına sebep olmuştur.

Bireysel silahlanma korkunç boyutta. Kayıtlara göre Türkiye’de son 10 yılda ruhsatlı veya ruhsatsız silah sayısı en az 10 kart arttı. Umut Vakfı’nın hazırlamış olduğu ‘Türkiye’de Silahlı Şiddet Haritası-2018’ raporuna göre, günde 6 kişi, yılda 2 bin 187 kişi bireysel silahlanma sebebiyle hayatını kaybetti.

Uyuşturucu bir toplumu yozlaştıran en önemli faktörlerden biridir. Çocuklarımızı zehirleyenlerden uzak tutalım; buna çanak tutanları teşhir edelim, lanetleyelim.

Diyarbakır’da bir dönem toplumsal sorunlara sessiz kalmayan, çözümü için elini taşın altına koyan STK’lar, ölü toprağını artık üzerinizden atın. Halkın sorunlarına, taleplerine kulak verin!

Valilik kayıtlarına göre bin 500’den fazla olan dernekler, tabela derneği görünümünden artık çıkın ya da tabelanızı indirip kentteki görüntü kirliliğine son verin!

Aksi halde sosyal deney yapan internet fenomenlerinin “ yerim yok deyince, gel bizde kal” diyen, yere düşürülen parayı koşarak sahibine geri verenlere de haksızlık yapmış oluruz.