Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 Yaşlanmayı gör kardeşim. Kıçı kırık bir grip bile yakandan tutup sarsıyor, günlerce yatağa mahkûm ediyor insanı.

 77 yılı geride bırakmış ben gibi birini günlerce yatakta tutuyor. Yalnız grip mi? Kalp, tansiyon, şeker, kolesterol, koah…

Bunların hepsi bir araya gelmeyi versin. Aman Allah çekilir gibi değil.

Her biri bir başka yerden vuruyor. Bir araya gelerek saldırdıklarında abandone ediyor insanı. Yatak döşek yatırıyor.

Ve elinden hiçbir şey gelmiyor.

Ancak hastane, doktor…

Uzatmaları oynayanlara pekte bir şey yapabildikleri yok.

Neyse uzatmayayım.

Ben on beş gün oldu bu acımasızlarla boğuşuyorum. Kâh hastane kâh evde. Ve hala bu acımasızları yenmiş değilim.

Bu da geçer diyelim.

Vallahi pek geçmiyor. Yakaladı mı bırakmıyor.

Aman kendinize dikkat edin.

İşte bütün bu nedenlerle geçtiğimiz pazartesi sabahı karşınızda olamadım. Yeni yılınızı kutlayamadım.

2024’te siz sevgili okuyucularıma geçte olsa; sağlık, mutluluk, huzur diliyorum.

 

Daha üzücü olan ne biliyor musunuz?

Söyleyeyim.

“Benden yana, senden yana”lık hastanelere bile sirayet etmiş.

                                  &

GÜNÜN SÖZÜ Savaş savaşmayana güzeldir.

                                      &

Bakalım kimler ne demiş

“Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?” -Aurelis Augustinus

                                …

“Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikayet eder, alt sınıf ise şükreder.”  Einstein

                                …

Dincilerin elinden cinselliği alın, anlatacakları bir şey kalmaz.

Siyasetçilerin elinden dini alın, aldatacakları kimse kalmaz. Ömer Hayyam

 

 

                                 &

Bir söz de benden

Ben asla, siyasi kabile aidiyetiyle davranmadım.

 

                                 &

 

Türkiye ne zaman düzelir

İnsanları düzelirse Türkiye düzelir.

 

                                      &

 

Kulağa hoş gelen sözler

Bu da geçer.

Rahmetli babam derdi; oğlum geçiyor geçmesine ama delip de geçiyor.

&

Ey Halkım;

Surların etrafını,

Tarihi özelliği olan çevreleri

Özetle

Diyarbekir’i

Temiz tutalım.

 

&

Kirveme öğütler

Kirvem ne olursa olsun, hiçbir şeyi içine atma; ne varsa dök ortaya. Herkes payına düşeni alsın. Kimseyi hayatında tutmak için kendini yorma. Bırak birazda onlar senin hayatında kalmak için çabalasın.

                                        &

 

Ve yazıma çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.

SICAKLIĞIN

Karda, kışta

Soğukta, ayazda.

Bardaktan boşalırcasına

Yağan yağmurda,

Seni anımsarım.

Zozanda

Dişler birbirine vurur,

Vücuda elektrik çarpmış gibi olur

Titrer durur.

Ben Seni anımsarım.

Mangal ısıtmaz,

Yorgan kar etmez,

Sobaya odun yetmez,

Isınmak bir hayal gibidir.

O zaman seni hatırlarım.

Ne yapayım

Ancak sıcaklığın ısıtabiliyor beni… R.Y

                                                    &

 

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;    

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.