Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

Bu yazın son sıcak gününde siz okurlarımı fazla terletmek yerine gül yüzünüze bir minikte olsa gülücük kondurmak ve de birazcık olsun düşündürmeyi uygun gördüm.

Birlikte okuyup, gülüp gülerken düşünelim ne dersiniz?

Şöyle başlayalım.

Baba oğluna dedi ki: üniversiteden üstün başarı ile mezun oldun oğlum, işte yıllar önce senin için alıp garajda sakladığım arabanın anahtarları burada…

Ama sana vermeden önce onu şehir merkezindeki kullanılmış araç parkına götür ve onlara satmak istediğini söyle ve sana ne kadar teklif edeceklerini öğren.

Oğlu kullanılmış araba parkına gitti, babasına geri döndü ve dedi ki: ” Bana 10.000 lira teklif ettiler çünkü araç çok yorgun ve eski imiş.”

Baba dedi ki: ” Şimdi onu piyasada satılığı çıkar.”

Oğlu piyasada satılık dedi sağa sola sordu ve babasına geri döndü ve dedi ki: ” 12 bin teklif ettiler çünkü çok eski bir araba olduğunu söylediler.”

Baba bu kez oğlundan şehir merkezindeki klasik araba satıcılarına arabayı göstermesini istedi.

Oğlu arabayı götürdü, geri döndü ve babasına dedi ki:

Baba buna çok şaşıracaksın araba için 100.000 lira teklif ettiler, çünkü bu bir Nissan Skyline R34 müş, dünyada sadece 27 tane kalmış ve kolleksiyonerler bu araca çok değer veriyormuş.

Baba oğluna dönüp dedi ki: ” Doğru yerin seni doğru şekilde değerlendireceğini görmeni istedim.”..

Takdir edilmiyorsan sakın üzülme, bu sadece yanlış yerde ve yanlış insanların arasında olduğun anlamına gelir.

Değerini bilen, seni anlayan ve fikirlerine önem veren kişiler varsa doğru yerdesin demektir, asla kimsenin değerini anlayamadığı bir yerde gereğinden fazla zaman geçirme oğlum…

Kralın biri Sarayında otururken, pencereden sesler gelmiş.

- Güzel elmalarım vaaaaaar!

Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler. Kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış;

- Al sana 5 altın, koş bana elma al.

Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;

- Al sana 4 altın, koş elma al.

Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;

- Al sana 3 altın, koş elma al.

Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;

- Al sana 2 altın, koş elma al.

Komutan nöbetçiyi çağırmış;

- Al sana 1 altın, koş elma al.

Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve

- Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum.

Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş ve iyi dalavere çevirdim;

- İşte, 1 altına yarım araba elma.

Komutan saray görevlisine dönmüş;

- İşte, 2 altına bir çuval elma.

Saray görevlisi vezire dönmüş;

- İşte, 3 altına bir torba elma.

Vezir, baş vezire dönmüş;

- İşte, 4 altına yarım torba elma.

Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;

- İşte, 5 altına beş elma aldım kralım. Aynen emrettiğiniz gibi.

Kral oturmuş ve şöyle bir düşünmüş ''Beş elma - Beş altın. Bir elma-bir altın ve halk elmalara hücum ediyor. Demek ki vatandaşın durumu çok iyi.

Vergileri hemen artırmak lazım!.. demiş.

Belki bazılarımızın aklını başına getirir diye paylaştım.

Baba oğluna dedi ki: üniversiteden üstün başarı ile mezun oldun oğlum, işte yıllar önce senin için alıp garajda sakladığım arabanın anahtarları burada…

Ama sana vermeden önce onu şehir merkezindeki kullanılmış araç parkına götür ve onlara satmak istediğini söyle ve sana ne kadar teklif edeceklerini öğren.

Oğlu kullanılmış araba parkına gitti, babasına geri döndü ve dedi ki: ” Bana 10.000 lira teklif ettiler çünkü araç çok yorgun ve eski imiş.”

Baba dedi ki: ” Şimdi onu piyasada satılığı çıkar.”

Oğlu piyasada satılık dedi sağa sola sordu ve babasına geri döndü ve dedi ki: ” 12 bin teklif ettiler çünkü çok eski bir araba olduğunu söylediler.”

Baba bu kez oğlundan şehir merkezindeki klasik araba satıcılarına arabayı göstermesini istedi.

Oğlu arabayı götürdü, geri döndü ve babasına dedi ki:

Baba buna çok şaşıracaksın araba için 100.000 lira teklif ettiler, çünkü bu bir Nissan Skyline R34 müş, dünyada sadece 27 tane kalmış ve kolleksiyonerler bu araca çok değer veriyormuş.

Baba oğluna dönüp dedi ki: ” Doğru yerin seni doğru şekilde değerlendireceğini görmeni istedim.”..

&

Kirveme öğütler

Kirvem sana diyeceğimi dedim. Başka söze ne gerek…

&

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.