Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

Bence bugünkü krizin çözümü için yalnızca kişileri eleştirerek yola koyulursak hiçbir yere varamayız. Çözüm sistemde, çözüm bu sistemde ısrar eden beyinlerde. Bunu tabana anlatmadıkça, bir yere varılmaz.

Sistemi anlatmasak, sistemin yanlışlarını dile getirmezsek, hiçbir zaman çözüme ulaşamayız. Eleştirdiklerimizi mazlumlaştırmaktan başka bir işe yaramaz kişi eleştirileri.

Yanlışlık sistemde beyler, ana sorun sistem. Sistem yanlış, gerçek yanlışlık sistemde…

Ve bu sistemi; çaresizlikten mi, inattan mı, yoksa ideolojik nedenlerden mi ısrarla sürdürmek isteniyor bilemem.

İdeolojik nedenlerden mi dedim ya… Faiz olayını ‘hocaya sorun’ söyleminden yola çıkarak yazdım. Dilerim yanılıyorum.

Ekmiyorsun, biçmiyorsun, üretmiyorsun. Şımarık zengin bebeleri gibi hazır yemeye çalışıyorsun. Adeta Osmanlı dönemindeki gibi saray harcamalarından geri durmuyorsun. Ey yönetenler hele onların babaları var zengin. Babam sağ olsun diyorlar.

Ya bu ülkenin nesi var…

Çözüm insana doğru yatırım ve ülkede üretim, üretim, üretim.

Bu krizin nedeninin üretimsizlik, beceriksizlik olduğunu öğrenmek için ekonomist olmaya gerek var mı?

Ne haldeyiz diye sormuyorsun. Tarım ürünlerinin çoğunu düne kadar üretirken; bugün dışardan alıyorsun, umurunda bile değil.

Adam bana “Vallahi beyim, artık hanıma ya bugün dinlen lahmacun yiyelim akşama, diyecek cesareti bulamıyorum. Ekonomik gücüm buna el vermiyor.” diyor.

Artık buna da;

“Lahmacunu dolarla mı alıyorsun kardeşim demeyin.

Çünkü etin kilosu beli,

Yemin kilosu belli. Dışarıdan alınıyor.

Şekeri Ukrayna’dan ithal ediyorsun,

Mesela;

Gübre fiyatlarına 16 ayda %293 oranında zam geldi.

Onları bile dövizle almıyor muyuz?

Ve bu krizin bir başka nedeni de;

Bence tarihi bir yanılgı olan;

İtibarda tasarruf olmaz tespitidir.

Savaş sonrası Almanya ve Japonya’nın ve halkının neleri göğüslediklerini lütfen okuyun.

“Asla İtibarda tasarruf olmaz.” dememişler.

Neyi ürettilerse onu giymişler o gün…

2. Dünya Savaşı bittiğinde; Almanlar bir taraftan molozlar arasında ölmüş at eti yerken, bir yandan da yeni bir sisten hakkında düşünmeye başladılar.

Conrad Adenaur bu manzara karşısında şöyle der;

Umarım bir daha İsa bile gelse, tüm yetkiyi bir kişiye verecek kadar aptal olmayız.

Erken seçim, erken seçim diye tutturuyoruz.

Çok ama çok güçlü bir hükumet gelmedikçe.

Ucuz çözüm yollarında vaz geçilmedikçe,

Her parti ayrı bir ideolojinin peşinden koştukça,

Benim ideolojim yurtta hâkim olsun direttikçe,

Hele bu gitsin de Allah kerim dedikçe,

Yurt ve yurttaş önceliği kulak ardı edildikçe, bu krizde bir arpa boyu yol alınmaz.

Kim gelirse gelsin bu kafayı değiştirmedikçe, değiştirilmesi düşünülmedikçe ve ben doğruyum inadı yenilmedikçe, bertaraf etmek düşünülmedikçe değişen bir şey olmaz.

Baksanıza muhalefet tarafı bile bu olan bitenlere karşı bir araya gelemiyor.

Onlar varsa ben yokum anlayışı sürdürüldükçe…

Siz neden bahsediyorsunuz.

Sonuç;

Bence yaşanan bu krizin çözümü var o da muhalefetin muhalefeti değil, çözüm vicdan sahibi yurtsever Ak Partililerin aklıselim davranışlarından geçer.

Umut sizde sevgili vicdan ve izan sahibi Ak Partili kardeşlerim.

Siz seçmenlere ve de milletvekillerine sesleniyorum. Bu güzelim ülke ve insanları daha fazla zarar görmeden; lütfen şapkanızı önünüze koyun ve biraz da ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını düşünün.

Yazık oluyor geleceğimize.

Gelin kavgaya, patırtıya prim vermeden bu güzelim ülkeyi düze çıkaralım.

&

Bir bakalım kimler ne demiş.

AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ, ekonomik sıkıntıya karşı çareyi bulmuş:

“Normal şartlarda 2 kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi 2 kilo yerine iki tane alırız. Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil.”

&

Kulağa hoş gelen sözler

O kadar kulağa hoş gelen söz var ki yazıp da başıma iş almak istemiyorum! Önümüz kış, çekilmez oralar.

&

Bir söz de benden

Ben dediğimi yukarıda dedim.

&

YAŞAMAN LAZIM;

MASKE TAK,

MESAFEYE ÖZEN GÖSTER,

KENDİNİ ve ÇEVRENİ TEMİZ TUT.

AŞI OL KARDEŞİM

AŞI OL!

&

Türkiye Ne Zaman düzelir?

TBMM’ndeki milletvekilleri; iktidarı ve muhalefetiyle ellerini vicdanlarına koydukları zaman Türkiye düzelir.

&

Ulu Camiye;

Engelli insanların da girebilmesi için

Rampa yapılmalı...

&

Şimdi de sıra haftanın öğüdünde

Kirveme öğütler

Bak kirvem bugün sana benim bir sözünü anımsatacağım. İyi dinle;

Kendi kıymetini bilmeyenin, kıymetini bilmezler. RY

&

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.