Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

Bunları yazdığım için biliyorum bazı Okurlarım bile bana kızacaklar. Sevgili Okurlarım yine de hoş görünüşe sığınarak yazacağım. Bu benim naçizane fikrim. Lütfen kimse benden küsmesin. Beni yargılamasın, hatta yadırgamasın bu günkü yazım için.

Birçok şeyi yazdım; önce kızanlar, olumsuz bulanlar, hatta çok daha fazlasını söyleyenler oldu. Sizlerin de tanık olduğu gibi sonunda haklı olduğum ortaya çıktı.

Ben Kılıçdaroğlu'nun son dönemeçte takındığı tavırdan, gösterdiği sabırdan dolayı takdir edenlerdenim.

Ancak Akşener'in masadan ayrılıp kendisi dahil diğer liderlerin elini rahatlattığı, HDP seçmeninin Millet İttifakı’na gönül rahatlığıyla oy vereceği bir hal aldığı ,fırsatı iyi değerlendirmediği kanaatindeyim.

Çünkü Akşener'in Millet İttifakı içinde bir çıban olduğunu düşünenlerdenim.

Hem de her koşulda çok rahat kaşına bileceği bir çıban  diye düşünüyorum.

Türkiye'nin demokratikleşmenin önünde bir engel olduğunu düşüncesindeyim. Dilerim yanılırım…Bınu yalnız ben mi diyorum?

Hayır.

Dobra gazeteci Barış Yarkadaş’a kulak verelim;

“Doğrusu Akşener ne yapmaya çalışıyor, neyi hedefliyor anlamış değilim…

Ancak gördüğüm bir şey var ki; Meral Akşener’in son altı aydır izlediği çizgi ‘Altılı Masa’ya zarar vermekten ve insanların umudunu kırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.”

Söz konusu kişi iyidir ya da kötüdür diye bir iddiam yok. Ancak anlayış olarak kan uyuşmazlığı giderilebilecek gibi değil.

Hele 5'li masaya dönüşün yürekte bıraktıklarını bir düşünsenize.

Bir darb ı mesel yılan der ki "Bende bu kuyruk acısı, sende bu evlat acısı varken biz asla dost olamayız. Bu nedenle sen yoluna, ben yoluma..."

Bu yara asla kabuk tutmaz.

Çünkü onarılmaz bir anlayış farklılığı var.

Yetmedi iki saat önce topluca alınan karara imza at, iki saat sonra ağza alınmayacak, asla hoş görülmeyecek hakaretlerde bulun ve masadan ayrıldı. Bir gün sonra İmamoğlu ve Yavaş’ı cumhurbaşkanı yardımcısı yaparsanız geri gelirim diyen anlayıştan ne beklenir bilemiyorum.

         Hele düne kadar ya İmamoğlu ya da Yavaş olsun diyen anlayış, sonunda 'pantolon uyduramadık, gömlek verelim abi.' misali bunlardan birini cumhurbaşkanı adayı yapmadınız  bari cumhurbaşkanı yardımcısı yapalım direnmesi ne anlama geliyor, bir türlü akıl erdiremedim. Lütfen yaşlılığında verin. Dilerim siz bir anlam vermişsinizdir.

Arkadaş CHP İstanbul ve Ankara'daki belediye başkanlığını AKP'ye bırakmayalım diye bu başkanlara görevinize devam edin denilmemiş miydi?

Peki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Ve hiç ama hiç anlamadığım bir şey, hem cumhurbaşkanlığını kazanalım diyeceksin hem de en az altı milyon oyu cepte HDP 'ye hayır diyeceksin. Ben onların olduğu masada olman restini çekeceksin. Tekrar geri döneceksin.

Sen kimden yanasın diye sormazlar mı?

Sen HDP'siz nasıl seçim kazanacaksın demezler mi arkadaş?

Neyse konumuza dönelim.

Aslında Akşener, Millet İttifakı’ndan ayrılarak bir şans vermiş odu ittifaka(!)

Bence Millet İttifak’ı hangi akla hizmet ederek bu şansı değerlendiremedi bilemem.

Dilerim yarınlarla ilgili düşüncelerimde yanılırım.

Yanılmayı çok isterim.

&

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;         

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.