Günümüzde ekranlar hayatımızın her köşesine sızmış durumda. Sabah uyanır uyanmaz telefona uzanıyor, işe ya da okula giderken gözümüzü tablet veya dizüstü bilgisayara dikiyoruz.

Akşamları ise televizyonun karşısında zaman geçiyoruz.

Zamanı harcıyoruz demek daha yerinde bir ifade olur bence.

Teknoloji şüphesiz hayatımızı kolaylaştırıyor ama bu kolaylıklar, ekran bağımlılığı adı verilen görünmez bir tehlikeyi de beraberinde getiriyor.

‘Ekran bağımlılığı’, dijital cihazların – özellikle telefon, tablet, bilgisayar ve televizyonların – aşırı ve kontrolsüz kullanımıyla gelişen psikolojik bir bağımlılık türüdür.

Tıpkı bir madde bağımlılığı gibi.

Kişi ekran başında geçirdiği zamanı azaltmakta zorlanır, günlük yaşamını aksatacak boyutta dijital içerik tüketir.

Araştırmalar, uzun süre ekrana maruz kalmanın dikkat eksikliği, hafıza sorunları ve öğrenmenin yanı sıra obezite, duruş bozuklukları, uyku düzensizlikleri gibi fiziksel sorunlara neden olabildiğini gösteriyor. Özellikle çocuklar ve gençlerde bu etkiler daha yıkıcı olabiliyor. Ruhsal olarak ise anksiyete, depresyon, sosyal fobi ve dikkat eksikliği gibi sorunlarla karşılaşılabiliyor.

Bir kafede yan yana oturup birbirine değil de telefonlarına bakan insan manzaraları artık hepimize tanıdık.

Ekran bağımlılığı, bireyleri yalnızlaştırıyor. Aile içi iletişim azalıyor, gerçek dostlukların yerini sosyal medya takipçileri alıyor.

Bu konuda paylaşımlar artarken, duygusu dediğimiz o en insani durum azalıyor. Bu vesile ile sosyal ilişkiler, dijital ilişkilere yenik düşüyor.

Bu sorunun çözümü nedir?

Ekranları tamamen hayatımızdan çıkarmak mümkün değil. Onları bilinçli ve kontrollü kullanmak mümkün ve çözüm için en iyi duruş.

Günlük ekran süresini sınırlamak, özellikle yatmadan önce ekran kullanımını sonlandırmak, sosyal medya detoksları yapmak ve yüz yüze iletişime zaman ayırmak atılabilecek etkili adımlar arasındadır.

Bir de, ‘şuna da bir bakayım sonra kapatırım’ gibi aslında zehirli bu cümleyi hayatımızdan çıkartmak.

Ayrıca, Özellikle yemek masasında ve ailece geçirilen zamanlarda ekran kullanımından kaçınılmalı. Ebeveynler, bu konuda çocuklarına rol model olmalı. Kitap okuma, açık hava etkinlikleri ve oyunlar gibi alternatif aktivitelerle dijital dünyadan uzak kalma desteklenebilir.

Teknoloji bize hizmet etmeli, biz teknolojiye değil.

Bunu çok net anlamalı ve hayata geçirmeliyiz.

Ekranların esiri olmak yerine, onları akıllıca kullanarak hem ruhsal hem bedensel sağlığımızı koruyabiliriz.