Yazının tümünü okumadan hemen bir yargıya varmayın derim. Doğrusunu söylemek gerekirse başlığa bir de gülücük emojisi eklemek istedim ama olmazdı.

Herkesin bir mahallesi, bir seven-sayanlar grubu ve taraftarları vardır. Ve bu kişiler çoğunlukla kendi mahallelerinde hem gezer hem de onlarla ilgilenir.

Siyasette ise bu çok daha genel geçer bir şey.

Her siyasi şahsiyet kendi mahallesinin ve sevenlerinin derdi ile hemhal olur. Haklı.

Her siyasi şahsiyet, kendi taraftarlarının taleplerini dinler ve ona göre hareket alır çoğu defa. Haklı.

Her siyasi şahsiyet, genellikle partisinin il-ilçe teşkilatlarının programlarına bağlı kalır. Haklı.

Burada haksız olan kim diye bir arayışımız yok.

Arayışımızı hakikatin kendisidir.

Yıllarca uzağında yaşadığım Diyarbakir’e taşınmazdan evvel de bu kentin dertleri ile dertlenmeye çalışırdım.

Ama taşındıktan ve gazetecilik yapmaya çalıştıktan sonra, bizzat dertlerin içinde yaşayarak dertlenmeye başladım.

2023 yılında yapılan Türkiye genel seçimlerinde Diyarbekir’in payına 12 vekil düştü.

Çok acı bir ifade ama sokakta gezip herhangi birine sorduğunuzda alacağınız cevap “Allah vekildir, vekillerin çoğunu tanımıyorum” olacaktır.

Çok hazin ve içler acısı bir cevap.

Sevgili vekillerimizin çoğu sokakta yoklar.

Taziyeleri, düğünleri, nikahları, yürüyüşleri, kutlamaları, protestoları saymazsak vekillerimizi göremeyeceğiz.

Ama bu kentin, bahsettiğim konular dışında da talep, dert ve sevinçleri var.

Çare arayan sorunları var.

Emin olun, sokaklarında, esnaflar arasında, taziye evlerinde, pazarlarda çok daha başka şeyler konuşuluyor. Çok daha fazla sorunlar ve dertler.

Ekonomi konuşuluyor, rant konuşuluyor, çarpık kentleşme konuşuluyor, iktidarın ilgisizliği konuşuluyor, uyuşturucu kullanım yaşının düştüğü, iş bulamama ve iş bulup çalışanların yaşam koşullarının zorluğu konuşuluyor.

Bu kentin tarihinde susmak hiç olmadı.

Susmak, en çok bu kente yakışmıyor zira.

Vekillerimizin durumuna tekrar gelelim.

Evet maalesef her politik şahsiyet kendi politik camiasına göre hareketlenir.

Ama bu kent farklı olmalı, çok yönlü acılara kucak açan bir kent zira.

Hiçbir vekili özelde eleştiriye almıyorum.

Kimsenin üzerine alınmasına gerek yok. E ben de “şunları şunları yaptım” diye bir listeye de gerek yok. Ben sadece sokağın gördüklerini yazıya dökmeye çalışıyorum.

Başta da dediğim gibi muhtemelen tüm vekillerimiz kendi cenahlarında çalışıyor ve çabalıyorlardır. İşte sorun ‘kendi cenahları’ dediğimiz yerde.

Bir siyasetçi için, “Halk-Hak ve Hukuk” başat bir cenah olmalı.

Bir de gazetecilerin “şucu-bucu” etiketi ile meşgul olma durumu var.

Hiç kimseci değilim.

Diyarbekirciyim. Net …

Şimdi gelelim yazının başlığına.

Sezgin Bey ile toplamda, 2 ya da 3 defa aynı ortamda bulunmuş değilim. Bir iki etkinlikte selamlaşıp tokalaşmışızdır. Bir de bizim gazeteyi ziyarete geldiğinde aynı fotoğraf karesinde bulunduk.

Ama arkadaş, bu kentte menfi-müsbet ne olsa Tanrıkulu orada bitiyor.

Çiftçilerin desteğe ihtiyacı mı var?

Çiftçi borçlarının ertelenmesini mi istiyor?

Bir yerde hukuksuzluk mu var?

Sistematik ya da bir işkence mi var bir yerlerde?

Gazeteciler hukuksuzlukla mı karşı karşıya kalıyorlar?

Anadilde eğitimin hak olduğuna dair bir talep mi var?

Bir yerlerde rant ile alakalı bir durum mu söz konusu?

Trafiğin çekilmez bir çile mi dönüşmüş?

Atamalarda hukuksuzluk ve liyakatsizlik mi var?

Kurumlar arası düzensizlik mi var?

Kürt sorununun çözümüne dönük bir düşüncesi mi var?

Çevre ve doğa ile alakalı bir katliam ya da rant çabası mı var?

Diyarbakır’da kaç ihale yapıldı, yapılanlarda usulsüzlük var mı yok mu?

Kentte elektrik kesintileri ile alakalı şikayet mi var?

Hayvancılık ile alakalı gizli-saklı kalmış sorunlar mı var?

Tüm bu soru işaretlerinin olduğu alanlarda birden Tanrıkulu beliriyor ve yazılı ya da görüntülü açıklama yapıyor. Meclis’e soru önergesi veriyor. Edirne’yi ziyarete gidiyor.

Ve ve ve …

Kabul edelim ki, bu kentin sokak ve caddeleri en çok Sezgin Tanrıkulu’nu görüyor.

İşte, başlıktaki sorunun cevabı çıktı.

‘Sezgin Tanrıkulu, ben kente dokunuyor. Kentin sorunlarını konuşuyor ve konuşulmasını sağlıyor’.

Sokaklar ve caddeler ve sorunlar ve çözümler ve de kentim adına bir teşekkürü hak ediyor bence.

Eksik olmayın Sezgin Bey …