Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

      Bizim gibi değerlerini bozuk para gibi harcayan kaç ülke var dünyada acaba?

      Hiçe saymak,  ne kadar kolay bizim ülkemizde.

      Amerikalı arar bulur devşirir, götürür ülkesinde değerlendirir. Üretken yapar, kazanır. Avrupalısı, Japon’u Çinlisi... öyle…

      Ya bizde… Hiçe saymak ne kadar kolay. Ne kadar kolay, bir çırpıda silip atmak.

      Senin gibi düşünmüyorsa, verdiğin bülteni eksiksiz okumuyorsa, sana dört dörtlük biat etmiyorsa,  vur abalıya.

      Okumuşmuş, düşünürmüş, yazarmış, çizermiş, sanatçıymış, ülkeye yararlı bir insan mıymış, profesörmüş, öğretim görevlisiymiş ne yazar. Ya içeri atacaksın ya da hiç sayacaksın.

      Nasıl olsa süper güçler buluyor yapıyor, üretiyor. Sana yalnızca almak, tüketmek kalıyor. Ne kadar kolay…

      Sözde vatan, millet Sakarya…

      Özetle istediğin gibi değil, istediği gibi olmak. Ötesi fasarya.

      Dünyada var oluş nedenini bu kadar kolay yok sayan bir kişi, bir kurum, bir kuruluş, ya da bir ülke var mıdır acaba?

      Halbuki ben yoksam sen de yoksun, yok olursun. Ben varsam sen varsın, daim olursun. Bunu bilmek bu kadar zor mu?

      Sen beni var sayacaksın ki var olasın.

      Beni,  üretebildiği kadar emek üretsin ama kıt kanaat tüketsin diye zorlarsan yok olmaya mahkum olursun.

      Gücün yetiyorsa git dışarıda hakkımızı ara, bul getir.  Tepeme vurup başımı yere eğeceğine, koluma girip beni dik tutmayı yeğle.

      Başarımı kıskanıp iftira edeceğine ''Arkadaş çalışmanın daha verimli olması için sana nasıl bir katkım olabilir'' diye sor. Bana destek ol.  Çünkü benim kazancım senin cebini de şenlendirecektir. Seninki de benim cebimi…

      Bir elin nesi var, iki elin sesi var dostum.

                                        &

Bir söz de benden

Sayın Valim,

Barışın şehri Diyarbekir’in

tarihi köşklerine bir el atın.

Sahip çıkın.

 

&

Kirveme öğütler

Kirvem; sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme, yorulursun.

                                          &

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;         

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.