Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 Kedi uzanamadığı ciğere mundardır dermiş.

Çoğu kez HDP ile işbirliği için canhıraş çalışıldı. Ancak nafile başarılamadı. HDP kendi özgür iradesi ile bir seçim yaptı. Buna kimsenin söyleyecek bir sözü olmamalı diye düşünüyorum.

Çünkü ülkede aynıların bir yana bırakalım, yakın anlamda düşünen partiler bile yok.

Doğaldır ki her parti kendi amacına ulaşan en yakın düşünceyi savunanlarla iş birliği yapar.

Ben HDP ile altılı masanın yani Millet İttifakının yakınlaşmasını da AKP ile HÜDA_PAR yakınlaşmasını da doğal buluyorum.

Çünkü artık revaşta olan, “hedefe ulaşmak için her türlü yol mubahtır “anlayışı ne yazık ki ülkede hâkim kılınmış.

HDP TBMM de gurubu olan, ülkede altı milyonu aşkın oy almış, milletvekilleri TBMM de başkanvekilliği yapan, TBMM kürsüsünde birçok milletvekilinden daha çok söz almış, önergeler sünmüş, doğru bulduğunda o parti, bu parti demeden önergeler lehinde oy kullanmış bir parti.

Artık, bizden değilse tu ka ka anlayışını bir tarafa bırakalım diye düşünüyorum.

Bırakalım savaşa gider gibi olmayı, seçime gidelim.

Bırakalım karalamayı, çamur aymayı birbirimize,

Bırakalım düşmanca tavır almaları,

Bırakalım karşımızdaki partiyi ağır bir dille suçlamayı.

Biz ne yapmaya çalışacaksak onu seçmene anlatalım.

Vaad ettiklerimizi ne zaman, nasıl, hangi parayla yapacağımızı anlatalım seçmene.

Bu vaad ettiklerimizi yapmak için parayı nasıl ve nereden bulacağımızı, anlatalım seçmene.

Bizler bu ülkenin insanlarıyız. Gidecek bir yerimiz yok. Ülkemizden beyin göçünün durabilmesi için yollar arayalım.

Bize bizden başka dost yok.

Vurmadan, kırmadan bir seçim yaşayalım diyorum.

Sonuç;

Kızdıklarımıza inat, her güzel özelliği sevdiklerimize ait kıldık. Böyle davranarak bilgiçlik taslayıp, Rand elde etmeye çalıştık…

Doğrulardan uzaklaştık.

Artık yakınlaşalım ne olursunuz.

 Aklımın almadığı bazı şeyler oluyor

  Kendi partisinde görüntü verebilecek hiç mi kimse yok gidip ana muhalefet partisinden CHP’li iki büyükşehir belediye başkanı ile parti reklamlarında görüntü vermek.

Nasıl bir iştir anlamış değilim.

Ayrıca bu iki belediye başkanı neden bu işte kullanılmış olmayı sineye çekebiliyor. Bence hiç de etik değil.

    Belediye başkanları için; neden kendi kümesinizde değilsiniz diye sormazlar mi? 

Ayrıca sizin başka bir partinin partilileri ile ne işiniz var demezler mi?                  

                                      &

DEPREM SONRASI

Depremden sonra alınan ilk kararlardan biri de yurtların boşaltılarak depremzedelere tahsis edilmesi ve üniversitelerin kapatılarak uzaktan eğitime geçilmesi oldu.

Alelacele, önü arkası düşünülmemiş diye düşünüyorum.

&

Dronla deprem bölgesi ekranda gösteriliyordu. Binalar çökmüş, ancak ağaçlar depreme inat dimdik  ayaktaydı. Hatta yuvarlanan büyük taşların daha ileriye gitmesini önlemek için  gövdesini adeta germişlerdi.

Ama biz hala ormanları yakıyor ve de yerleşim alanları haline getiriyoruz.

                                     &

Bir şey de ben söyleyeyim

Sayın Valim halk ağzıyla; bu kış kıyamette olacak şey mi demeyecekseniz bir istekte bulunacağım.

Defalarca yazdım;

İnanın ki turizme olduğu gibi ekonomiye de hiç bir katkısı olmayan Ulu Cami önüne çok da gereksiz bir nedenle yapılan bu ucube yapı olan Yeraltı Çarşısını yıktırın, Ulu Cami’nin gözü gönlü açılsın.

                                            &

          Kirveme öğütler

 Kirvem bak Cesare Pavese ne diyor.

“Hızlı ve uzun yol almak istiyorsanız, üstünüzdekileri çıkarıp hafifleyin. Tüm hınçlarınızı, kıskançlıklarınızı, hoşgörüsüzlüklerinizi, bencilliklerinizi ve korkularınızı atın üstünüzden.”

Kulak vermek gerek bu söze…

                                        &

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;         

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.