Okullar ile ilgili belirsizliklerden dolayı bir süre yazı yazamadım. Ortamın biraz sakinleşmesini bekledim ve bu süreçte detaylı araştırmalar yaptım bunları siz kıymetli okuyucularımla paylaşmak için sabırsızlanıyordum. Bazı üniversiteler yaklaşık iki haftadır açılmış vaziyette. Bende bu iki haftalık sürede yüz yüze eğitimin tam merkezinden gözlemlediğim durumları siz okuyucularıma ileteceğim.

Öncelikle yüz yüze ve online olan derslerin mevcut olduğunu hatırlatalım. Çoğu fakültede uygulamalı ders olmamasına rağmen derslerin bir kısmı online bir kısmı ise yüz yüze böyle bir ayrımı neye göre yaptılar üzerinde tartışılacak bir konu, yüz yüze yapılan dersler ile online dersler arasında ne fark olduğunu üniversite kampüsünde bir öğrenci arkadaşla yaptığım röportajda tam da bu soruyu sordum ve aldığım cevap “Böyle bir ayrıma gidilmesine ne gerek vardı. Hepsi ya online ya da yüz yüze olması gerekirdi. Eğer okula gidiyorsak tüm dersleri yüz yüze verin yok eğer pandemi var ise bizi haftanın 2 günü için riske atmanıza ne gerek var hepsini online yapın.” Şeklindeydi

Öğrenciler tepkiliydiler, tedirgindiler kendi istekleri yöneticilere ulaşmıyor diye sitemliydiler. Derslerin kalabalık olduğu ve bu derslerin dileyen öğrencilere online de verilebileceğini dile getiriyorlardı. Yurtlar da kalan öğrenciler için durum daha da tehlikeli bir halde. Dünyanın dört bir tarafından gelen yabancı öğrencileri de işin içine katarsak tehlikenin ne kadar büyük olduğu görünecektir. Toplu taşımalardaki yoğunluğa değinmiyorum bile.

Sonuç olarak toparlayacak olursak, öğrenciler ülkenin geleceğidir, sağlıklarını düşünmek devletin birinci önceliğidir. Yüz yüze eğitime çeşitli kronik hastalığı olan veya eğitimine online devam etmek isteyen öğrencilere eğitimi online bir şekilde vermek üniversitelerin görevidir. Aksi taktirde meydana gelecek her bir pozitif vakadan üniversiteler ve yüz yüze eğitimi şart koşan diğer kurumlar sorumludur.