Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 

Sözüm meclisten dışarı

Dünden bu güne hala bu bir yeniçeri zihniyeti olan “Söyletmen vurun”  yerine, “Hele bir dinleyelim” zihniyeti hâkim olmayan ülkelerdeki yönetimler eksiktirler, yanlıştırlar.

Farkında olmadan birkaç gerçek suçlunun yanında binlerce sağlıklı, yurdunun kalkınmasında büyük katkıları olabilecek, üreten, beyni çürütmüş olursunuzcezaevlerinde.

Yetmedi Bu insanları ürkütürsünüz, ülkeden kaçmanın yollarını aramaya başlarlar.

Daha düne kadar, ta ülkenin içlerine kadar gelim eğitim kurumlarından üreten beyin arayanların ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.

Kendi gelen misali. Ürkenler kendi giderler. Kendiliğinden büyük bir “üreten beyin” ihracı olur.

Böylece, şükürcü, biatçı, sorgulamayan, daha doğrusu sorgulamaktan korkan, olan biteni umursamaya, karın tokluğuna önem veren bir toplum yaratmış olursunuz.

Geçici olarak belki bir işe yara yönetenler için.

Ancak, farkında olmadan su alan, kaptanı ne yaptığını bilemeyen, dalgalara kapılmış batmak üzere olan bir gemiye çevirmiş olursunuz ülkeyi.                   

Ve gemidekiler, birbirlerine sarılarak kurtulmaya çalışır, ne yazık ki hepsi birbirini boğar. Pekte kurtulan olmaz.

Düşünen insanları susturmaya çalışır, çözümü mahpuslarda ararsanız,

Ülke hapishaneye döner.

Gün gelir adalet sarayları, hapishaneler yetmez olur.

Sonuç;

Büyük düşünür, filozof Şeyh Edebali, Batı dünyasında devlet anlayışının oluşmasından iki yüz elli yıl, üç yüz yıl önce, Osman Gazi'ye "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" diye öğüt vermiş.

Bunu aklımızdan çıkarmayalım.

Nokta

                                    

                                       &

 

Hoşuma giden sözler

"Sıradan hırsız paranızı, cüzdanınızı, bisikletinizi çalar.

Politik hırsız ise geleceğinizi, hayallerinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı, gülümsemenizi çalar.

İkisi arasındaki fark; sıradan hırsız sizi seçer, siyasi hırsızı ise siz seçersiniz."

François Marie Arouet (Voltaire)

Küçük hırsızları dövüyorlar, 

Büyük hırsızları ÖVÜYORLAR!

                                       …

"Bizler aynı denizin dalgaları,

          Aynı ağacın yaprakları,

          Aynı bahçenin çiçekleriyiz." Seneca

Ben de Nazımın bir deyişi ile katkıda bulunayım;

“Yok öyle, umutları yitirip, karanlıklara savrulmak.

 Unutma! Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.

                                       …

Oyların kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir.

Josef Stalin

 

                                         &

Hiç sevmediğim bir söz

 

 BANAYASAL

 SANAYASAK   

                                              …

 “Söyletmen vurun.” Yeniçeri zihniyeti…

                  

&

Sayın Valime arzımdır.

Karaman’ın ilçesi Ermenek’te Belediye tarafından baraj gölünde yüzer havuzu yapılmış. Eğil ilçemizdeki baraj gölünde de böyle bir tesis neden olmasın?

 

&

 

Kirveme öğütler

Dövemeyeceğin rakibine, el kaldırma. 

 

&

 

 E Tipi Kapalı Cezaevi Müdürü Yunus Bozan “Bilindiği gibi Anı ve Etnografa Müzesi olarak planlanan Cezaevi Bakanlığımıza devredilmiş yakın zamanda restorasyonu yapılmak üzere, dedi.

Aman ha demekle kalmaz dilerim.

    

                                        &

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;    

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.  

Dostça kalın.