Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 

Bugün ben demiştim demeyeceğim.

Ama ben yazmıştım hem de yutkuna yutkuna ben yazmıştım, diyeceğim.

Ve bayağı eleştiri de almıştım.

Neden öyle yazıyorsun.

Senin 6’lı masayı dağıtmak mı istiyorsun?

Bu masanın başarıya ulaşmasını istemiyor musun?

Bu iş bitmiştir.

Boşuna ortalığı karıştırma…

Ne mi yazmıştım?

İşte size 23 Ocak 2023 tarihli yazımın ilgili bölümü.

 

SÖZÜM MECLİSTEN ÖTE

Düne kadar, HDP’nin olduğu yerde biz olmayız denildi ve bir anlamda HDP dünkü deyişle “altılı masanın”  bugünkü söyleyişle “Millet İttifakının”  dışına itildi mi, itildi.

Halbuki sağır sultan da biliyor ki HDP’siz bu seçim kazanılmaz.

Yetti mi, yetmedi.

Bu kez de tabanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu istemiyor.

Yani bu masanın kurucusu, en çok oyu ve en çok milletvekili olan ve bence bu masanın ayakta durması adına her türlü fedakârlığı yapan, gerek masanın, gerekse dışarda kalan diğer partilerce kabul görmüş bir insan olan Kemal Kılıçdaroığlu’nun Cumhurbaşkanlığı adayı olmasını istememek ne anlama geliyor?

Ben bir yanıt bulamadım. Cevabı olan varsa bana yazsın. Bu köşemde yayınlayacağım vallahi.

Sormazlar mı adama,

Kardeşim sen kimden yanasın?

Sonra demezler mi kardeşim senin partinin bir adayı varsa söyle. Komşunun evinde ne işin var.

İnsanın aklına onlarca soru daha geliyor, hadi neyse yutalım.

&

YAŞAMAN LAZIM;

KİŞ GELDİ;

MASKE TAK,

MESAFEYE ÖZEN GÖSTER,

KENDİNİ ve ÇEVRENİ TEMİZ TUT.

Hurafelere kulak asma.

MASKE TAKMA ALIŞKANLIĞINA

DEVAM ET.

Çünkü

Geçmiş bir şey yok.

 

&

Yetmişlerden bugüne ben ve diğer dava arkadaşlarım bu zihniyettekilerle mücadele ettik.

Biz 68’liler bu gibileri iyi tanırız.

Ne zaman ne yapacaklarını iyi öğrendik.

Tabi dövüle dövüle, itile kakıla…

O yazımda daha çok şeyler yazılırdı ancak…

Zaten son cümlemde;

“İnsanın aklına onlarca soru daha geliyor, hadi neyse yutalım.” diye yazmıştım. Anlayana sivrisinek saz misali.

&

Hani Temel hastalanır fakat kimseye inandıramaz ve bir gün Hakkın rahmetine kavuşur.

Ve mezar taşına şunları yazdırır.

Hastayım dedim inanmadınız.

Hastayım dedim inanmadınız.

Bak şimdi ne oldi.

 Bakın 6’lı masada ne oldi.

“Altılı masayı devirmem. Millete ihanet etmem.” diyenler en önce masayı terk ettiler.

Son olarak şunu söyleyeyim.

Benim için hiç de sürpriz olmadı. Çünkü zaten olacağı buydu bence.

Ve sonunda oldu.

 Şunu da söyleyerek yazıma son vereyim.

Bence Kemal Kılıçdaroğlu’nun eli rahatladı.

Sayın Valim,

Barışın şehri Diyarbekir’in

tarihi köşklerine bir el atın.

Sahip çıkın.

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;         

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerinin aynısı/tıpkısı bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.